Varlik Barisi’nin sorunlari ve çözüm

21.12.2009 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 3622 görüntülenme YAZDIR

Varlik Barisi’nin sorunlari ve çözüm
21 Aralik 2009, A.Bumin DOGRUSÖZ

Ilk önce 5811 sayili Varlik Barisi Kanunu çikarildi. Yurtiçinde ve disinda bulunan ancak kayit altina alinmamis varliklarin, yüzde 2, yüzde 5 gibi belli oranlarda vergi ödenerek kayda alinmasi olanagi getirildi. Ancak kanun, kayit disi varliklari kayit altina alma amacinin disinda, ayni zamanda Hazine açisindan mali amaç da tasidigindan, bir tesvik unsuru olarak, ileri dogru bir “vergi kalkani” ihdas etti. 
Kanunun sagladigi önemli avantajlar, mükelleflere bildirilen veya beyan edilen varliklar nedeniyle 1.1.2008 öncesi dönemlerle ilgili olarak vergi incelemesi veya vergi tarhiyati yapilmayacagi güvencesinin verilmesi ile 1.1.2008 tarihinden önceki dönemlerle ilgili olarak kanununun yürürlüge giris tarihinden sonra yapilacak vergi incelemelerinde gelir, kurumlar veya katma deger vergileri için tespit edilecek matrah farklarindan 5811 sayili kanunla kayit altina alinan degerlerin mahsubu suretiyle tarhiyat yapilmasi olanaginin getirilmesiydi.
Bu kanun yeterince tanitilamadi. Eksiklikleri ve sagladigi güvenceler yetersizdi. En önemlisi, yayimindan sonra yapilacak vergi incelemelerinde gelir, kurumlar veya katma deger vergilerine iliskin koruma kalkanini Katma Deger Vergisi’nde tespit edilecek vergi farklari için saglamamasiydi. 
Neticede kanunun yararlanma ve basvuru süreleri doldu. Ancak kanundan yararlanmayi tercih edenlerin ve dolayisiyla Hazine’ye saglanan gelirin tahmin edilenin altinda olmasi sebebiyle kanunun uygulanma süresinin dolmasindan sonra eski kanunu canlandirmaya yönelik olarak bir süre uzatimi kanunu çikartildi. 
Ancak süre uzatimina iliskin 5917 sayili kanunun bu defa, sadece süre uzatimi amaçli çikartilmasi, bu konudaki sorunlari çözmemesi ve düzenlemelerin ortaya çikardigi esitsizlikler ve anayasaya aykirilarla sorunlar büyüdü ve kanununun basari sansi yine olumsuz etkilendi. Kisaca bunlara bir göz atalim. 
* 5917 sayili kanunla süre uzatilirken artik 2009 yilina girildigi ve 2008 yili gelirlerinin beyan döneminin geçtigi unutuldu. Bu nedenle bu kanun kapsaminda uzatilan süre içerisinde beyan edilecek varliklarin 2008 yili nemalarinin da sorgulanmayacagi düzenlemesi kanunda yer almadi ve mükellefler için risk dogdu. 2008 yili incelemeleri sonucunda bulunacak matrah farklarinda da bu kanuna göre beyan olunacak tutarlarin dikkate alinmasi saglanamadi ve kanunun koruyuculuk kalkani 2004-2007 yili için bulunacak matrah farklari ile sinirli kaldi.
* Bazi ülkelerde bulunan ve bu kanuna göre getirilmek istenen varliklarla ilgili olarak kanunun aradigi tarihlerde söz konusu varliga sahip olunduguna iliskin belgeleme sorunu ortaya çikti. Maliye Bakanligi, bu sorunu basin açiklamasiyla çözmeye çalisti. Basin açiklamalarinin hukuki degere haiz olmadigini pek çok kere yazilarimizda belirtmemize ragmen, mükelleflere bu konuda hukuki bir güvence saglanamadi.
* Konunun ticaret hukuku boyutu bastan beri hiç düsünülmemisti. Bu kanunlara göre beyan edilen varliklarin sermayeye eklenmesinde sirketin pay sahipligi oranlarinda yaratacagi degisiklikler nazara alinmadigindan ve bir düzene baglanamadigindan, sirketler veya bazi ortaklar bu kanundan yararlanmak istemelerine ragmen, genel kurul engeline takildilar. Sirket içindeki diger gruplarin veya azinlik pay sahibinin muhalefeti ile karsilastilar. 
* Bu arada Varlik Barisi Kanunu ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ndeki 2008/116 sayili iptal davasi da çesitli tereddütler yaratti.
* En önemlisi, süre uzatimi ile birlikte yaratilan esitsizlikler anayasaya aykirilik boyutuna ulasti. Bakin anlatayim. Ama biraz karisik. Ayni kanununun ilk sekline ve süreleri uzatilmis sekline göre ayni vergiyi ayni oranda ödeyenlerden biri KDV farkinda kanunun vergi kalkanindan yararlanabilirken digeri yararlanamiyor. Ayni vergiyi ayni oranda ödeyen iki mükelleften biri 2008 dönemi disinda 22 Kasim 2008’den sonra baslayan incelemelerinde kanunun vergi kalkanindan yararlanabilirken, uzatim sonrasi ayni kanundan ayni vergileri ödeyen diger mükellef 19 Haziran 2009 sonrasinda baslayan incelemeler için bu kanundan yararlanabiliyor. Ancak önceki kanuna göre beyanda bulunanlar, KDV farki çikarsa vergi kalkanindan yararlanamiyorlar. Yararlanmak isterlerse bu kanuna göre yeniden beyanda bulunmak ve vergi ödemek zorundadirlar. Ancak yeniden bu ödedikleri para için KDV farklarinda vergi kalkanindan bu defa 19 Haziran öncesi için yararlanamiyorlar. Bu tarih karmasasina da hukuk deniliyor. 
* Yararlananlar da her neden yararlanirlarsa yararlansinlar, sahte veya yaniltici belge kullanimlarinda suç duyurusu riski tasimaya devam ediyorlar. 
Bu gariplik ve esitsizliklerin sebebi de mükellefler degil. Süre uzatimina iliskin 5917 sayili kanununun 5811 sayili kanununun yararlanma süresinin bitiminden önce çikartilamamis olmasi. Eger 5917 sayili kanun 2 Mart’tan önce çikartilsaydi, bu esitsizlikler olmayacakti. Hem 5811’den yararlananlar KDV farklarinda da kalkandan yararlanabileceklerdi, hem süre uzatiminda yararlananlar da 19 Kasim 2008’den önce baslayan incelemelerde de vergi kalkanindan yararlanabilecekti. 
Simdi bu esitsizliklerin tek giderilme yolu, ya birileri basvurdugunda Anayasa Mahkemesi’nin 19 Haziran tarihini iptal etmesi ya da önceki kanunun müracaat süresinin doldugu 2 Mart ile 19 Haziran 2006 tarihi arasinda baslayan incelemelerinin de bir kanunla vergi kalkani kapsamina alinmasi. 
Kanun bazi garip uygulamalara da yol açti. Kanununun amacinin kayit disi ekonomiyi kavramak oldugu unutuldu, Hazine’ye gelir saglama amaci öne geçti ve mükellefler kod listesi sopasiyla korkutularak beyanda bulunmaya zorlandi. 2004 yili incelemelerinin zamanasimi süresi ile kanundan yararlanma süresi çakisinca 2004 yili için inceleme elemanlarinin eli de baglandi. Inceleme elemanlari 2004 yili incelemelerinde matrah farki bulma yerine 2004 yili için Vergi Barisi Kanunu’na göre beyan edilmesi gereken tutarlari hesaplamakla ugrasmaya basladilar. 
Benim asli çözüm önerimi ise herkes yazilarimdan biliyor. 4811 sayili Vergi Barisi ile 5811 sayili Vergi Barisi’ni karistirip, 6811 numarasini beklemeden yeni bir kanun çikartilmasi. Bu yolla hem mükelleflerin hem Hazine’nin hem de yarginin rahatlatilmasi.

21.12.2009 | Referans Gazetesi