Iç kaynakli sermaye artirimlarinda bedelsiz hisseler

14.12.2009 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 3123 görüntülenme YAZDIR

Iç kaynakli sermaye artirimlarinda bedelsiz hisseler
14 Aralik 2009, A.Bumin DOGRUSÖZ

Yil sonlarinda sermaye sirketlerinde sermaye artirimi gerekliligine iliskin yazimdan sonra sermaye artirimi ve özellikle iç kaynaklardan yapilacak sermaye artirimlarinda paylarin dagitimina iliskin pek çok okur sorusu geldi. Bunlari ayri ayri yanitlamak yerine bir bütünlük içerisinde tekrar bir yazi olarak irdelemenin daha yararli olacagi düsüncesindeyim. Bu nedenle bu günkü yazim, bu konuda. 
Sermaye sirketlerinde esas sermaye, pay sahiplerinin sirkete getirmeyi taahhüt ettikleri malvarliginin nakit olarak ifade edilmis toplamidir. Bu toplam veya nakdi deger, sirket ana sözlesmesinde ve bilançosunun pasifinde sabit bir rakam olarak yer alir. Dolayisiyla sirketin bu esas sermayesi, ana sözlesmesinin degistirilmesi suretiyle artirilabilir. Ticaret kanunumuz, her bir sermaye sirketi için genelde ana sözlesme degisikligi, özelde sermaye artirim usulünü ayri ayri düzenlemistir. 
Sermaye sirketlerinin sermaye artirimlarinda basvurabilecekleri baslica -iç ve dis kaynaklar olmak üzere- iki kaynak söz konusudur. 
Sermaye sirketlerinin, paydas olan veya olmayan kimseler tarafindan yeni malvarliginin getirilmesi suretiyle dis kaynak kullanarak yapacaklari sermaye artirimlari baslica, yeni paylarin ihdasi veya mevcut paylarin itibari degerlerinin artirilmasi yoluyla gerçeklestirilebilir. Dis kaynakli sermaye artirimi, iç kaynakli sermaye artirimindan ayri olarak yapilabilecegi gibi, birlikte de yapilabilir. 
Sermaye sirketlerinde iç kaynakli sermaye artirimi ise belli nitelikteki yedek akçelerin, -henüz dagitilmamis safi kârin ve/veya özellikle vergi kanunlarina göre olusturulan bazi fonlarin ana sözlesmede degisikligi suretiyle- sermayeye eklenmesi seklinde tanimlanabilir. 
Sirketin iç kaynakli sermaye artirimi, sirketin kâr oraninin veya hisse senetleri kurunun düsürülmek istenmesi, sirketin kredisinin artirilmasi, sermaye ihtiyacinin karsilanmasi, kâr dagitiminda istikrarin hedeflenmesi gibi çesitli sebeplere dayanabilir. Özellikle bankacilik, finansal kiralama veya faktoring gibi özel konulu iktisadi isletmelere sahip sirketlerde, islem hacmi veya sinirlari sermayeleri dikkate alinarak belirlendiginden, bu sirketlerde sermaye artirimi bazen ticari faaliyetin idame ettirilebilmesi için bir zorunluluk halini de gösterebilmektedir. 
Burada, iç kaynakli sermaye artirimindan dogan bedelsiz hisselerin kime ait olacagi sorunu, bir baska deyisle iç kaynagin olusumu sirasinda pay sahibi olanlara mi, yoksa sermaye artirim tarihinde pay sahibi olanlara mi ait olacagi sorunu ortaya çikmaktadir. Sermaye artiriminin iç kaynaklardan yapilmasi ile birlikte ortaya çikan yeni hisselerin veya hisse senetlerinin, sermaye artirim tarihinde hissedar olanlara, mevcut sermayedeki paylari oraninda bedelsiz olarak dagitilmasi bir zorunluluktur. Yargi kararlari da bu bedelsiz hisselerin sermaye artirim tarihinde hissedar olanlara ait olacagi yönündedir. 
Öte yandan, iç kaynakli sermaye artiriminin dis kaynakli sermaye artirimi ile birlikte yapildigi hallerde hissedarlara bedelsiz hisse verilmesi, dis kaynakli sermaye artirimina katilma, bir baska deyisle yeni malvarligi taahhüdü sartina baglanmasi da mümkün degildir.
Burada, esas hak sahiplerinin sermayeye eklenen iç kaynagin olustugu dönemde pay sahibi olanlar oldugu ve bedelsiz hisselerin onlara verilmesi gerektigi savunulabilir. Ancak, payin bahsettigi haklarin bir bütünü ifade ettigi ve payin verdigi haklardan, haklarin kullanilacagi tarihte o paya malik olanin yararlanacagi nazara alinirsa, bu görüsü kabule olanak yoktur. Öte yandan, iç kaynakli sermaye artiriminin tescili ile her bir payin yerine, bedelsiz gelen yeni paylarda eklenmis sekli ile yeni sermaye payi kendiliginden yerlesir. Ancak bu durumda, iç kaynagin olusumu sirasinda hissedar olanlarin bu tarihteki pay oraninin daha sonra dis kaynakli sermaye artirimlari ile azaltilabilecegi ve iç kaynagin gerçek malikine ulasmayacagi söylenebilir. Bu sekilde ortaya çikabilecek adaletsizliklerin giderilme yolu ise dis kaynakli sermaye artirimlarinin emisyon primli olarak yapilmasidir ve hatta birçok halde bu bir zorunluluk olarak karsimiza çikar. Bu zorunluluga uyulmamasinin müeyyidesi ise ancak, dis kaynakli sermaye artirimina istirak etmeyen ve bedelsiz hisse alma olanagi kisitlanan pay sahibinin, Türk Ticaret Kanunu’nun 381. maddesine dayanarak iyi niyet kurallarina aykirilik gerekçesi ile açacagi iptal davasi ile saglanabilir.
Bilindigi gibi Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre örtülü sermaye, kurumlarin dönem basi özsermayelerine göre hesaplanmaktadir. Özsermayenin hesabinda iç kaynaklar zaten nazara alindigi için, iç kaynaklardan yapilacak sermaye artiriminin özsermayeyi artirici bir etkisinin olmadigi da unutulmamalidir.

14.12.2009 | Referans Gazetesi