ELEKTRONIK TEBLIGATTA DURAKSAMALAR

05.01.2016 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 4800 görüntülenme YAZDIR

ELEKTRONIK TEBLIGATTA DURAKSAMALAR

 

(5.1.2016 tarihli DÜNYA Gazetesinde yayimlanmistir)

 

Vergi Usul Kanununun 93. maddesinde “teblig esaslari”; “ Tahakkuk fisinin disinda, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bütün belgeler ve yazilar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kisilere posta vasitasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ise ilan yolu ile teblig edilir” seklinde hükme baglandiktan sonra tebligin, daire veya komisyonda ancak ilgililerce kabul edilmesi halinde yapilabilecegi de belirtilmistir. Öte yandan Kanuna sonradan 6009 sayili Kanunla eklenen (bir fikrasi da  6637 sayili Kanunla degistirilen) 107/A maddesinde ise; “teblig yapilacak kimselere, aktardigimiz 93. maddede sayilan usullerle bagli kalinmaksizin, teblige elverisli elektronik bir adres vasitasiyla elektronik ortamda teblig yapilabilecegi hükme baglanmistir. Maddede ayrica Maliye Bakanligina, elektronik ortamda yapilacak tebligle ilgili her türlü teknik altyapiyi kurma veya kurulmus olanlari kullanma, teblige elverisli elektronik adres kullanma zorunlulugu getirme ve kendisine elektronik ortamda teblig yapilacaklari ve elektronik teblige iliskin diger usul ve esaslari belirleme yetkisi de verilmistir.

            Maliye Bakanligi bu yetkisine dayanarak gerekli alt yapi çalismalarini tamamlamis, elektronik tebligat yapilabilecek kisileri belirlemis, bu konuda yükümlülükler de ihdas etmistir. Bakanlik bu konudaki açiklamalarini 27 Agustos 2015 tarihli Resmi Gazetede yayimladigi 456 sira no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebligiyle yapmistir.

            Anilan Genel Teblig ile teblige elverisli elektronik tebligat adreslerinin internet vergi dairesi bünyesinde olusturuldugu, Vergi Usul Kanununa göre tebligi gereken elektronik imzali evrakin, bu sistem kullanilarak muhatabin bu elektronik tebligat adresine teblig edilecegi açiklanmistir.

Teblig ile teblige elverisli elektronik adres kullanma zorunlulugu getirilenler ve kendisine elektronik ortamda teblig yapilabilecek olanlar, kurumlar vergisi mükellefleri, ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlar (Kazançlari basit usulde tespit edilenlerle gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler hariç) ve istege bagli olarak kendilerine elektronik tebligat yapilmasini talep edenler seklinde belirlenmistir.

Elektronik teblig sisteminin isleyebilmesi için kapsama giren mükelleflere önce 31.2.2015 tarihine kadar vergi dairesine müracaatla elektronik tebligat adresi alma yükümlülügü getirilmis, daha sonra 467 no’lu Genel Teblig ile bu süreyi 1.4.2016 tarihine kadar uzatmistir. Bu arada da gerek Gelir Idaresinin web sayfasinda, gerekse televizyonlarda, dersini çalismamis, alanini izlemeyen bir ögretim üyesi tipi ile de konunun reklâmi yapilmaya çalisilmistir.  

Bu geçen süre zarfinda olusan bir gelisme ve davayi bu yazimizda aktarmak istiyoruz.

Elektronik tebligat sistemine karsi, bu sistemi uygulamaya koyan Genel Teblig aleyhine Türkiye Barolar Birligince iptal davasi açilmis ve bu dava da ayni zamanda yürütmeyi durdurma karari verilmesi de talep edilmistir.

Dilekçede Türkiye Istatistik kurumunun verilerinden hareketle Türkiye’deki hanelerin % 37,4’ünün sabit genisbant baglanti ile internete erisim olanaginin mevcut oldugu, hanelerin % 52,2’sinde masaüstü bilgisayar bulundugu, kimsenin vergisel yükümlülükler için bilgisayar edinmeye ve ögrenmeye zorlanamayacagi vurgulanmis, bu veriler karsisinda elektronik tebligatin hak kayiplarina yol açacagi vurgulanmistir.

Konuya Anayasa açisindan da yaklasan Türkiye Barolar Birligi, bu konuda Vergi Usul Kanununun 107/A maddesi ile idareye sinirsiz düzenleme yetkisi verildigini vurguladiktan sonra, hukuk güvenligi ilkesinin bu düzenlemelerle ihlal edildigini, herkesin yargiya erisim hakkina ve bu hakkin dogal uzantisi olan iddia ve savunmada bulunma ve adil yargilanma hakkina sahip oldugu, elektronik tebligat sisteminin bu haklari zedeleyebilecegi, sinirlarinin belirsiz oldugu, oysa düzenlemenin toplumun büyük kesimini ilgilendirdigi belirtilmistir.

Bence buradaki temel sorun, elektonik tebligat sisteminin en büyük açigi, tebligat sorunlarini ortaya koyabilecek bir üçüncü sahis (veya kurumun) ortada olmayisidir. Bir davada tebligatla ilgili sorun yasandiginda, mahkemenin bu konuda bilgi alabilecegi tek kurum, yine davali konumunda olacak olan idaredir. Tebligat islemi ve teblig tarihi ile ilgili yasanabilecek olasi bir ihtilafin akibeti, davalinin, yani idarenin dürüstlügüne terk edilmis durumundadir. Böyle bir durumda mahkemeler, her defasinda idarenin bilgisayar sistemlerinde ve kayitlarinda bilirkisi incelemesi yapmak durumunda kalacaktir.

Yürütmeyi durdurma talebi ile ilgili bir karar henüz, Danistay’dan çikmamistir. Bu konudaki gelismeleri izleyip kösemizden duyurmaya devam edecegiz.

Ancak mükellefleri elektronik tebligat sistemine ceza tehdidi ile katilmaya zorlayan düzenlemelerin uygulama süresinin uzatilmasinda, sanirim bu davadaki yürütmeyi durdurma talebinin akibetinin bekleniyor olmasi da bir etken oldu.