Avukatla çalisma zorunlulugu
Dünya Gazetesi / 2.6.2016
Avukatlik
mesleginin amaci, hukuki iliskilerin düzenlenmesini, her türlü hukuki sorun ve
anlasmazliklarin adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk
kurallarinin tam olarak uygulanmasini her derecede yargi organlar, hakemler,
resmi ve özel kisi, kurul ve kurumlar nezdinde saglamaktir. Avukatlar, bu
amaçlari avukat sifati ile gerçeklestirmeye çalismalarinin yani sira zaman
zaman hukuk müsaviri olarak da hizmet verirler. Aslinda bu iki hizmet
birbirinden ayri hizmetler olmayip, bir çok halde birbirlerini tamamlayici niteliktedir.
Avukatlik
ile hukuk müsavirliginin farkina iliskin genel kaniya göre, avukatlik hizmetine
sorun çikmasindan sonra ve genellikle dava asamasinda müracaat edilmesine
karsilik, hukuk müsavirine daha sorun çikmadan, bir hukuki iliski
olusturulurken, örnegin bir sözlesme yapilirken, bir sirket kurulurken müracaat
edilmesi seklinde açiklanabilir.
Nitekim bir
sözlesmenin veya bir hukuki iliskinin, daha baslangiçta, kurulus asamasinda bir
hukukçunun süzgeçinden geçmesi ve taraflarin istek ve iradelerinin sözlesmeye
hukukçu tarafindan çesitli ihtimaller de nazara alinarak aktarilmasi, ileride
ihtilaf çikmasi ihtimalini azaltmaktadir. Zira hukukçu, hazirladigi sözlesme
metinlerinde, taraflar arasindaki iliskinin önce hukuk kurallarina ve
hakkaniyete uygun olmasina çalisacak, sonra o iliskide çikabilecek sorunlara ve
taraflar arasindaki olasi menfaat çatismasinin getirebilecegi ihtilaflara
iliskin önleyici veya giderici düzenlemeleri sözlesmeye koymaya çalisacaktir.
Bu davranis ise, mikro bazda ihtilaf sayisinin azalmasi ve giderek makro bazda
toplumsal baris ve huzurun saglanmasi yönünde bir islev ifade edecektir.
Bu nedenle
ev kiralamaktan kredi almaya, is yeri açmaktan sirket kurmaya kadar her türlü
hukuki iliskilere giren kisilerin, daha baslangiçta avukatlik veya hukuk
müsavirligi hizmeti almalarinin kendilerine saglayacaklari yarar, tartisilamaz.
Hele bu yararin, hizmet verene ödenen bedeli, uzun vadede çok asacagi hiç
tartisilamaz. Ancak biz toplum olarak, bu tür hizmetler almayi pek sevmiyoruz.
Davamiz olmadan bir hukukçuya müracaat etmeyi, bir vergi incelemesi veya vergi
idaresinin zorlamasi olamadan bir mali müsavirle çalismayi, bir yerimiz
agrimadan doktor kontrolünden geçmeyi, disimiz çürümeden disçiye gitmeyi pek
istemiyoruz. Ancak bu davranis biçimi, uzun vadede sagliksiz yahut sorunlu bir
toplumu veya toplumsal iliskileri ortaya çikartiyor.
Hukuki
alanda çikan ihtilaflar da zaten bunu göstermektedir. Davalarin pek çogu,
baslangiçta bir hukukçu ile birlikte davranilmamis olmasindan kaynaklanmaktadir.
Vergi ihtilaflari da ayni sekilde. Pek çok dava aslinda, mali yükümlülükler ve
vergi mevzuati konusunda bir hukukçudan veya mali müsavirden yeterince hizmet
alinmamis olmasinin sonucu. Bütün bu gerçekler, ayni zamanda yargininda is
yükünü arttirmakta, davalarin geç sonuçlanmasina yol açmaktadir.
Avukatlik
Kanunu’nda bu sakincalar giderilmeye çalisilmis ve Ticaret Kanunu’nda öngörülen
asgari sermayenin bes katindan fazla, bir baska deyisle bu gün için 250 bin
liradan fazla sermayeli anonim sirketlerle, üye sayisi yüz veya daha fazla olan
yapi kooperatiflerine sözlesmeli bir Avukat bulundurma zorunlulugu
getirilmistir.
Bu
zorunluluk, 10.5.2001 tarihli Resmi Gazete’de yayimlanan ve Avukatlik
Kanunu’nda çesitli degisiklikler öngöre 4667 sayili Kanun’la ihdas olunmus ve 6
Kasim 2001 tarihi itibariyle yürürlüge girmistir.
Bu tarihten
itibaren bu zorunluluga uymayan sirketler ve kooperatiflere sözlesmeli avukat
tayin etmedikleri her ay için, fiil tarihinde geçerli asgari ücretin iki aylik
brüt tutari kadar para cezasi uygulanmaktadir. Bu ceza uygulamada, genellikle
Barolarin bildirimi ile mahallin en büyük mülki amiri veya Cumhuriyet Savcisi
tarafindan kesilmektedir. Bu ceza bir idari para cezasi niteligindedir.
Dolayisiyla tahsili konusunda, 6183 sayili Amme Alacaklarinin Tahsil Usulü
Hakkinda Kanun, uygulanmaktadir.
Burada
yükümlülügün sadece sermayeye iliskin rakamsal sinira baglanmasinin yerindeligi
tartisilabilir. Sirketlerin yapilari veya nitelikleri nazara alinarak ölçütler
olusturulsa, daha yerinde olurdu. Örnegin, ortak sayisi, toplu is sözlesmesi
kapsaminda is yerine sahip sirketler veya halka açik anonim ortakliklar veyahut
bagimsiz denetime tabi sirketler gibi ölçütler, her zaman için daha saglikli
sonuçlar vermektedir.
Öte yandan
yasal düzenlemenin açik olmamasi ve bu konuda Barolar Birligi veya Adalet
Bakanligi’nca açiklayici bir alt düzenlemenin yapilmamis olmasi da, uygulamada
pek çok soruna yol açmaktadir.
Is
dünyasinin karmasik hukuki ve mali iliskileri ve ayni oranda uzmanlik
gerektiren mevzuat kümeleri karsisinda avukat istihdami için getirilen bu
yükümlülügün mali müsavir istihdami için de getirilmesi, saglikli bir is
dünyasi için bence bir zorunluluktur.
Avukatlik
Kanunu ile getirilen bu yükümlülügün sermaye sirketleri yönünden Anayasa’ya
aykiriligi ileri sürülmüsse de Anayasa Mahkemesi E.2010/10 K.2011/110 sayi ve
30.6.2011 tarihli Karari ile yükümlülük oybirligi ile Anayasa’ya uygun
bulunmustur.
Sirketlerin
ve kooperatiflerin ileride cezali duruma düsmemeleri için bu yükümlülüge dikkat
etmeleri gerekmektedir.