HAKSIZ VERGI VE MÜLKIYET HAKKI
Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ
Bir çok temel hak ve özgürlük Devletin vergilendirme yetkisinin sinirlarini
çizer. Bu sinir çizen haklarin basinda ise mülkiyet hakki gelmektedir. Mülkiyet
hakki temelde Insan Haklari Sözlesmesine ek 1 no’lu protokol ile ve
Anayasamizin 35. maddesi ile güvenceye alinan bir temel hakdir.
Haksiz ve yersiz vergilendirmenin, belirli
bir meblagdan yararlanma hakki engellenen kisinin ekonomik durumunda önemli ve
kesin zarar meydana getirdigi açiktir. Bu durum sürdürülmesi gereken genel
yarar ile kisi yarari arasindaki dengeyi bozar ve kendisine bu mahrumiyet
sebebiyle asiri yük yüklenen bu kisinin mülkiyet hakki ihlal edildiginden
haksiz alinan verginin iadesinde de faiz ödenmesi gerekir.
Verginin geri ödenmesinde faiz de ödenmesi
geregine de isaret eden bir düzenleme Vergi Usul Kanununun 112. Maddesinde yer
almissa da, bu düzenleme son derece eksik ve haksizliklar içeren bir
sekildedir. Madde adeta haksizliga ugrayanin zararini gidermekten ziyade,
hazine menfaatlerini koruma ve kollama amaciyla yazilmis gibidir. Zaten ne
yazik ki; bu konudaki düzenlemeler mevzuatimiza hukuku gerçeklestirmekten
ziyade gerek IHAM gerek Danistay Kararlari zorlamalariyla girmektedir.
Ben kösemin sinirlari itibariyle fazla ayrintiya
girmeden bu konudaki Danistay 4. Dairesinin E. 2012/5692 K. 2016/1792 sayi ve 25.4.2016
günlü Kararini aktarmak istiyorum. Karar, kendisinden fazla kesilen verginin
iadesi istemi ile açilan davada yerel mahkemenin verginin iadesi faiz talebinin
reddi” seklindeki karari üzerine verilmis bir bozma kararidir.
“Anayasanin 2.
maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, insan haklarina saygili, demokratik, laik
ve sosyal bir hukuk Devleti oldugu; Yargi Yolu baslikli 125 nci maddesinde,
Idarenin her türlü eylem ve islemine karsi yargi yoluna basvurulabilecegi ve Idarenin
kendi eylem ve islemlerinden dogan zarari ödemekle yükümlü bulundugu hükme
baglanmistir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir hukuk devleti oldugu yukarida
belirtilen anayasal kurallarla düzenlenmistir. Hukuk devleti; insan haklarina
saygili, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her türlü eylem ve islemi
yargi denetimine açik olan, hukuka aykiri durum ve tutumlardan sakinan, hukuku
devletin tüm organlarina hakim kilan, Anayasa ve hukukun üstün kurallariyla
kendini bagli sayan devlettir.
Avrupa Insan Haklarinin ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasina Iliskin
Sözlesme'ye ekli 1 No lu Ek Protokol'ün 1 inci maddesinde; her gerçek veya
tüzel kisinin mal ve mülk dokunulmazligina saygi gösterilmesini isteme hakkinin
bulundugu, herhangi bir kimsenin, ancak kamu yarari sebebiyle ve kanunda
öngörülen kosullara ve uluslararasi hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal
ve mülkünden yoksun birakilabilecegi hususu düzenlenmistir.
Anilan sözlesme hükmü geregince, bir kisinin mülkiyet hakkindan mahrum
birakilabilmesi, bu durumun, uluslararasi hukukun genel ilkelerine aykiri
bulunmamasi, kamu yararina ve kanunun açik hükmüne uygun olmasi sartlarinin bir
arada gerçeklesmesine baglidir. Dolayisiyla, Anayasal ve kanuni dayanagi
bulunmayan bir sekilde kisilerin mülkiyet hakkindan mahrum birakilmasi mümkün
olmayip, aksi durum, yukarida sözü edilen ve Anayasa ile kanun hükmünde oldugu
belirtilen sözlesmeye de aykirilik teskil edecektir.
Ekonomilerde degisim vasitasi olan para, çesitli ticari, sinai, zirai vs.
faaliyetlerde kullanilmakla, sahibine, kazanç, kira, nema vs. adlari altinda
kimi yararlar saglayan ekonomik bir degerdir. Faiz ise, Anayasa Mahkemesinin
10.2.2011 günlü E:2008/58, K:2011/37 sayili kararinda da belirtildigi gibi,
ekonomik açidan paranin fiyatidir. Herhangi bir kisinin kendisine ait olmayan
parayi belirli süre kullanmasi, asil para sahibinin bu ekonomik degerden mahrum
birakilmasi sonucunu doguracagi gibi, enflasyona maruz kalan ekonomilerde,
paranin degerini, yani alim gücünü enflasyon oraninda yitirmesine de neden
olacagindan, parasi uhdesi disinda kalan ve mülkiyet hakki ihlal edilen bu
kisiye haksiz kullanim karsiliginda faiz ödenmesi gerekmektedir.
Nitekim, Avrupa Insan Haklari Mahkemesinin 9.3.2006 günlü ve 100162/02
sayili Eko-Elda Avee/Yunanistan kararinda da, haksiz olarak tahsil edilen
verginin bes yil bes ay sonra iade edilmesinin; belirli bir meblagdan
yararlanma hakki uzunca süre engellenen kisinin, ekonomik durumunda önemli ve
kesin zarara neden oldugu, bu durumun, sürdürülmesi gereken genel yarar ile
kisi yarari arasindaki dengeyi bozdugu, dolayisiyla, 1 No lu Protokolün 1 inci
maddesi ihlal edilerek kendisine asiri yük yüklenen bu kisinin mülkiyet
hakkinin ihlal edildiginden bahisle faiz ödenmesi gerektigine karar
verilmistir.
Bu nedenle hukuka aykiri bulunarak tahakkukun iptal edilmesi durumunda, 1
no lu Ek Protokolün 1 inci maddesi ve Avrupa Insan Haklari Mahkemesinin
yukarida bahsi geçen karari uyarinca mülkiyet hakki ihlal edilmis olacagindan
haksiz tahakkuk ettirilen verginin davaciya faizi ile birlikte iadesi
gerektiginden aksi yönde verilen Mahkeme kararinda hukuka uyarlik
bulunmamaktadir.”
Bu karar bence, sadece davaci taleplerinde ve mahkeme kararlarinda degil,
yasal düzenleme tasarilari hazirlanirken de dikkate alinmasi gereken önemli ve
güzide bir karar.