OVERBOOKING
(23.7.2015 tarihli DÜNYA Gazetesinde yayimlanmistir)
Overbooking, yani Türkçesi ile, “fiilen var olandan fazla yer satma”.
Böyle bir uygulamaya en fazla turizm (otelcilik) sektöründe ve havayolu
tasimaciliginda rastlamaktayiz. Otellerde her odanin oldugu gibi, uçaklarda da
her koltugun bir maliyeti vardi ve hiçbir isletmeci odasinin veya koltugunun
bos kalmasini istemez. Çünkü böyle bir durum digerlerinin maliyetini arttirir
ve dolayisiyla da isletmenin kârini olumsuz etkiler.
Günümüzde bütün havayolu firmalari
kapasitelerinin üzerinde, yani ‘overbook’ bilet satisi yapabilmektedir. Bu durum tamamen "yasal" olup
havacilik sektörü açisindan "uluslarasi" bir standarttir. Dedigim
gibi, hiçbir havayolu isletmecisi, uçagin bos koltukla gitmesini istemez.
(Hatta havayolu sirketleri uçustan belli bir süre önce alanda bulunup check-in
islemini yaptirmanizi ister. Süresinde gelmeyenlerin yerlerini ise alanda yedek
yazilanlara satar.)
Her bir koltugun sadece havayolu isletmesine
kâri veya zarari yoktur. Uçagin hepimizi etkileyen dissal maliyetleri de
vardir. Uçak yolcugu, digerlerine göre çok daha az riskli ama karbondioksit
emisyonu açisindan en zararli ulasim türüdür. Avrupa’dan Amerika’ya giden
siradan bir uçusta koltuk basina 2,5 ton karbon dioksit ortaya çikar. Koltugun
kapladigi yer dikkate alinirsa bu rakam business class uçusta 4 tona çikar(1). Karbon
dioksiti de dünyaya bos koltuk için yaymamak gerek.
Havayolu sirketleri overbooking uygulamasini
hiç süphesiz, kendi kafalarina göre, keyfi sekilde yapmazlar. Havayolu
sirketleri, yolcu yogunluk istatistiklerinin yardimi ile yaptiklari
hesaplamalar isiginda, bilet alip uçaga binmeyen yolcularin oranini da dikkate
almak suretiyle fazladan bilet satilip satilmayacagina veya ne oranda
satilacagina karar verirler.
Yeterince gelmeyen olursa fazla
bilet satisi sorun olmaz. Denge saglanir.
Aksilik, o belirlenen saatten önce biletli
tüm yolcularin gelmesidir. Bu durumda bazi yolcularin uçaga binemeyecegi ve
uçamayacagi asikârdir. Önce kontuarda bir tartisma koparsa da, hava yolu
sirketleri bunu önlemek için çesitli yollara basvururlar. Örnegin bir sonraki
uçusta yer teklif ederler. Hatta bazen ilave olarak bir ücretsiz açik bilet bile
verebilirler. Arada geçen zaman için bedava ikram hizmeti sunarlar, sonraki
uçus izleyen günse ücretsiz konaklama, konaklanacak yere ücretsiz ulasim teklif
ederler vs. Eh biraz da yolcunun pazarlik gücü önem tasir. Ne koparabilirse.
Benim de basima geldi. Esimle Antalya’ya
gitmek için binis karti almak amaciyla kontuara gittigimizde görevli,
“yanlislikla” fazla bilet satildigini, tüm yolcular gelirse, kabul etmemiz
halinde hem bir sonraki uçaga aktarmayi hem de bir yil süreli tek yön açik
bilet teklif ettiler. Gidis dönüs olursa, kabul dedik. Kabul ettiler. Bizde
tabii ki kabul ettik (Uyanigiz ya) (Ama havamizi aldik, çünkü gelmeyenler oldu,
teklif düstü, beles bilet yandi).
Neyse, konumuza dönelim. Bu uçamama
dolayisiyla maddi (tabii ki ispatlanabilir, belgelendirilebilir) zarariniz
varsa yargi yolu ile bunu talep edebilirsiniz. Peki, hiçbir maddi zarariniz
olmasa da manevi tazminat talep edebilir misiniz?
Bu konu geçtigimiz günlerde
Yargitay’in huzuruna geldi. Yargitay 11.
Hukuk Dairesi 23.12.2014 tarih ve E. 2014/13992, K. 2014/20286 sayili karari
(2) ile konuyu tartistiktan sonra dedi ki;
“Somut
olayda, önceden bir alman havayolunun yolcu tasima biletleri kapsaminda, davacilar
gerekli hazirliklari yapmak suretiyle Ankara Esenboga Havalimanina gitmisler
ancak davalinin yaptigi fazla bilet satisi nedeniyle yolculuk yapmaksizin
havalimanindan ayrilmak durumunda kalmislardir. Her ne kadar davali tarafça,
“overbooking” isleminin olagan bir uygulama oldugu savunmasinda bulunulmussa
da, birtakim islem ve uygulamalarin
zaman içinde olagan hale gelmesi, o islem ve uygulamanin dogru oldugu anlamina
gelmeyecegi gibi kisiler üzerindeki olumsuz etkinin de ortadan kalkmasini
gerektirmez.
Bu hali ile yukarida yapilan tanimdan da anlasilacagi
üzere, yolcu adaylarinin üzerlerine düsen tüm edim ve özeni yerine
getirmelerine karsin uçaga alinmamalari olgusu, basli basina manevi zarara
neden olabilecegi gibi söz konusu uygulama, uçaga alinan ve alinmayan kisiler
arasinda ayrimciliga yol açabilen ve Anayasa ile korunan esitlik ilkesini
zedeleyici bir potansiyel tasimaktadir. Kaldi ki, davali basiretli bir tacir
gibi hareket etmek durumunda olup, havayolu tasimaciligi, basli basina özel bir
izni gerektiren, kendine has mevzuati ve genisletilmis sorumluluklari olan bir
ticari faaliyettir.
Bu durumda, yukarida açiklanan ilke ve esaslar isiginda,
davacilarin salt “overbooking” uygulamasi nedeniyle uçaga alinmamak suretiyle
manevi zararlarinin olustugu göz önüne alinmak ve gerekirse davali kurumun
yapmis oldugu konaklama, bir sonraki uçusta yer temini gibi teklifler de
degerlendirilmek suretiyle davacilar yararina uygun bir manevi tazminata
hükmedilmek gerekmektedir”.
Yargitay 11. Hukuk Dairesinin bu karari,
yolcunun magduriyetinin manevi zarar boyutuna ulasmasi halinde tazminin
gerekecegini söylüyor.
Ama bana kalirsa siz siz olun, adliyelerde
ugrasacaginiza biraz erken gidin hava alanina.
-----------------
1. Brian
Clegg, Uçusun Bilimi, (Çev. Emrah Bilge), Istanbul 2011, MediaCat & TAV
yayini, sf: 36
Bu Karar, Banka Ve Ticaret Hukuku Dergisi c:31 s:1
(Mart 2015) sf: 304 vd.’inda yayinlanmistir.