GEREKÇE VE YASALARIN
YORUMU
Dr.
A. Bumin DOGRUSÖZ
Dünya Gazetesi /
31.8.2017
Son yillarin vergi yasalarina
baktigimizda, sadece yasalarin degil, gerekçelerin de özensiz yazildigini,
hatta bezen yasa ile gerekçelerinin çelistigini, yasada olmayan hususlarin
gerekçelerde yer aldigini görmekteyiz. Bu bazen özensizlikten, bazen tasariyi
hazirlayanlarin tedvin teknigine hakim olmamasindan, bazen de tasari metni ile
gerekçesini farkli kisilerin yazmasindan kaynaklanmaktadir. Bu konudaki bir
diger sebep de, tasariyi hazirlayanin düz yazida düsüncelerini ifade etmekte
gösterdigi basariyi, hukuk dili ile madde metnini yazarken gösterememesidir.
Örnegin, geçmiste mevduat faizlerinin beyana tabi olmadigi düzenlemesi 3239
sayili Kanunla her hangi bir kosula bagli olmaksizin getirilirken, madde
gerekçesinde faizin Türkiye’de stopaja tabi tutulmus olmasi kosulu yazilidir. Yatirim
indirimini kapsamadigi içtihatlari birlestirme kurulu karari ile saptanan Gelir
Vergisi Kanunu’nun 4369 sayili kanunla degisik 94. maddesinin gerekçesinde,
yatirim indirimi üzerinden stopajin nasil yapilacagi yazmaktadir. Uluslararasi
Gemi Sicili Kanununda –düzeltilmeden önce- gemi satis kazanci istisnasi da bir
baska örnektir. Kurumlar Vergisi Kanununun maddeleri ile madde gerekçelerinde
de ayni sorun vardir. Bu örnekleri çogaltabiliriz.
Bu kötü örnekler, inceleme
elemanlarinca veya idari birimlerce hatali uygulamalar yapilmasina sebep
olmakta ve bu yüzden pek çok gereksiz ve anlamsiz ihtilaflar dogmaktadir. O
halde bu noktada, yasa hükümlerinin yorumlanmasinda gerekçelerin ne derecede
nazara alinmasi gerektiginin irdelenmesi gerekmektedir.
Hukuk devletinde yalniz Anayasa’ya
uygun olarak çikarilmis kanunun anlami baglayicidir, kanunun yapildigi andaki
kanun koruyucunun iradesi baglayici olamaz. Kanun koyucunun, kanuna vermek
istedigi anlama oranla, bizzat kanunun zamanla kazanmis oldugu anlam çok daha
önemlidir. Yorum için temel, kanunun ratio legis’idir, amacidir, yoksa kanun koyucunun
düsündükleri degil (1).
Kanunlarin yapilmasindan ve yürürlüge
konulmasindan sonra yorumunda önemli olan kanun koyucunun basta ne istemis
oldugu degil, fakat hukukun genel
kavramlarina göre teknigin ve simdiki sartlarin göz önünde tutularak ondan
çikartilabilecek anlamidir(2). Kanun koyucunun, kanuna vermis oldugu anlama
oranla, bizzat kanunun zamanla kazanmis
oldugu anlam çok daha önemlidir (3).
Bu itibarla gerekçe ve hazirlik
çalismalari, metne yansimadiklari takdirde, hiçbir ülkede hiçbir deger
tasimazlar. Metne yansidiklari zaman da saltik degil, göreli bir deger
tasirlar. Bunun hukuksal ve uygulamada kaynaklanan gerçekçi nedenleri vardir.
Yasama organinin kesin ve son görüsünü, oylanip Resmi Gazete’de yayimlanan
metin yansitir ve belirler, asla oylanmayan gerekçe ve hazirlik çalismalari
degil. O nedenle yasallik ilkesinin muhatabi yayimlanan bu metindir. Bu yüzden,
yurttaslar sadece yasayi bilmekle yükümlüdürler.
Meclis Genel Kurulu’nun anlayisi,
uygulamada komisyon ve kisilerin anlayislarindan çogu zaman baska olmus, hatta
gerekçeler önerenlerin ve degistirenlerin görüslerini yansitmamis; herkes
sözcüklere baska anlamlar yüklemis, algilama ayriklarinin çogu kez ayirtina
bile varilmamistir. Sözcükler yalniz anlaminin kaynagidir. Böyle bir süreçte,
gerekçe ve hazirlik çalismalarindan hangisinin gözetilecegi ve hangilerine
kiyilacagi elbette bilinemez ve onlara basvurarak çözüm üretmek elbette saglikli
olmaz. Nitekim, Almanya’da ilkin 1885’te Binding, V. List, Fransa’da Yargitay
baskanlarindan Ballat Bearupre; yazar F.Helie, 1989’da Genny ve daha sonra H.
Capitant Planid, Ripet yorumda gerekçe ve hazirlik çalismalarina basvurmanin
dogru olmadigina deginmislerdir. Anglo sakson hukukunda ise bu araç 18. yüzyilin
ortasindan bu yana kullanilmamaktadir. Bu yüzden degerleri görelidir. Sözgelimi
yasal metne yansimis ve gerekçede ya da hazirlik çalismalarindan açiklamasi
yapilmissa bir sözcügün anlami için bu araçlara basvurulabilir. Ancak bunlarin
da salt baglayici bir degeri yoktur. Kisaca yasal metne yansimadigi takdirde bu
aracin kullanilmasi düsünülemez. Çünkü yorumcu metne baglidir; gerekçe ve
hazirlik çalismalarinin izdüsümünü yansitmayan bir metni, bunlara uymadigi
gerekçesi ile ne daraltabilir, ne genisletebilir ne de degistirebilir.
Gerçekten yorumcunun görevi metinde yansiyan amaci arastirmak, sakli ve
varsayilan niyeti kesfetmek degildir. Eger ille de bir kesiften söz edilecekse,
bu yasalasan metnin anlamini, amacini kesfetmektir, onu önerenlerin kurgularini
degil(4). Duguit “Yazili metin nasilsa
öyle alinir” dedikten sonra, “yasa koyucunun açiklamadigi ve yasal metne
yansitmayip gönlünde tasidigi düsüncesini arastirmaya gerek yoktur” demektedir
(5).
Kaldi ki yasanin yorumunda hazirlik
çalismalari ve yasama organindaki süreçte yapilan çalismalari ve tartismalari
esas almak, 1924 Anayasasi zamaninda geçerli olan yasama yorumu müessesesini
çagristirmasi yönüyle de tehlikelidir(6)
Öte yandan Anayasamiz’in 73/3.
maddesinde ifadesini bulan verginin yasalligi ilkesi, yasa koyucunun hazirlik
çalismalarina, gerekçe ve komisyon raporlarina degil bizatihi yasaya itibari
emretmektedir. Burada yasayi, önce idare sonra nihai olarak yargi
yorumlayacaktir. Ancak ne idare ne de yargi, yasanin metnini asip ve yasanin
metninde bulunmayan kayit ve sartlari vergilendirmede esas kilamaz. Yasanin
anlami, vergilendirmeye veya vergilendirmemeye yönelik olarak, metnin disinda
yasa düzeyinde bulunmayan ve hatta hukuk aleminde deger tasimayan ve Resmi
Gazete’de bile yayinlanmayan gerekçelerden, rapor ve tartismalardan hareketle,
daraltilamaz, genisletilemez veya degistirilemez.
Yasada olmayan sartlar, yorum yolu
ile yasaya monte edilemez. Bu gibi sartlarin gerekçede bulunuyor olmasi da,
herhangi bir hukuki deger ve anlam ifade etmez. Aksi düsünce, gerekçeleri,
normlar hiyerarsisinde yasa düzeyine yükseltir ki, böyle bir kabulün olanaksizligini,
izaha dahi gerek yoktur.
Bu eski konuya geri dönmemin sebebi,
Maliye Bakanligi nezdinde gelir, kurumlar ve katma deger vergisi kanunlarinda
önemli degisiklikler için çalismalar yapilirken, gerekçelere özen
gösterilmesine dikkati çekmektir.
- Vecdi Aral, Hukuk ve Hukuk Bilimi Üzerine, Istanbul
1992, sh: 153
2. Seyfullah Edis, Medeni Hukuka Giris, Ankara 1983, sh:
181
3. Rüstem Karabatak, “Türk Hukukunda Kanunlarin
Anayasa’ya Uygun Yorumu”, Danistay Dergisi, yil:28 s:94 sh:34
4. Sami Selçuk, Yargitay Içtihadi Birlestirme Genel
Kurulu E.1993/1 1995/1 sayi ve 30.6.1995 tarihli Kararina Muhalefet Serhi
(Yargitay Kararlari Dergisi c:21 s:11 (Kasim 1995) sh: 1729-1730 )
5. Sami Selçuk, Adi geçen Muhalefet Serhi
6. Cengiz Otaci, “Kanunun
Hazirlik Çalismalarinin Baglayiciligi”, Güncel Hukuk s:26 (2.2006) sh: 59