VERGİ
YARGISINDA 2022’nin ÖLÇÜTLERİ
Dr. A. Bumin Doğrusöz
Dünya Gazetesi / 6.1.2022
Genelde İdari
yargıda, özelde vergi yargısında sistem bazen tek dereceli, bazen iki, bazende
üç dereceli olarak çalışmaktadır. En altta idare ve vergi mahkemeleri, üzerinde
ise istinaf mahkemeleri yer almaktadır. Sistemin en üstünde ise temyiz mercii
olarak Danıştay bulunmaktadır. Sistemde idari yargı mercileri hep kurul olarak
örgütlenmiş olmakla birlikte, bu yargı manzumesinin en altında bulunan vergi
mahkemeleri küçük rakamlı davalara tek hâkimli olarak bakmaktadır.
İdari
yargı manzumesi içerisinde gerek tek hâkimle bakılacak davaların sınırı gerek
mahkemeden istinafa, oradan da temyize geçişte sınırlar, İdari Yargılama Usulü
Kanununda dava konusu miktara göre belirlenmiştir.
Öte
yandan İdari Yargılama Usulü Kanununun ek 1. maddesinde; “Bu Kanunda öngörülen parasal sınırlar; her takvim yılı başından
geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213
sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye
Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında
artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların bin Türk
lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmü yer almıştır. Bu
düzenlemeye göre 2021 yılı sonu itibariyle açıklanan % 36,2 oranındaki yeniden
değerleme oranına göre 2022 değerlerini yeniden hesaplamak gerekmektedir.
Söz
konusu ek 1. maddeye göre 2022 yılında vergi mahkemelerinde tek hâkimle
bakılacak davalarda sınır 77.000 TL olacaktır (2021 yılında 57.000 TL idi). Dava
konusunun bu tutarı aşması halinde vergi mahkemeleri, davaya heyet halinde
bakmak durumunda olacaklardır.
Vergi
mahkemelerinde duruşma yapılması, tek hâkimli vergi mahkemelerinde talep edilse
dahi mahkemenin gerek görmesine, heyet halinde vergi mahkemelerinde ise talep
edilmişse zorunludur. Dolayısıyla talep halinde zorunlu duruşma yapılması,
konusu 2022 yılında 77.000 lirayı geçen davalar için zorunlu olmaktadır. Ancak
bu sınırla bağlı olmaksızın mahkeme, talep edilmemiş olsa dahi, gerek görürse her
zaman duruşma yapabilir.
Tek hâkimle bakılacak
davalarda verilen kararlardan, 2022 yılında konusu 9.000 TL’yi geçmeyenlerde
verilen kararlar kesin olacaktır (2021 yılında da 7.000.- TL idi). Bir başka
deyişle konusu 9.000 TL’yi geçmeyen davalarda verilen kararlara karşı istinaf
ve/veya temyiz yolu kapalıdır. Konusu 9.000 TL’yi geçen davalarda ise vergi
mahkemesi kararlarına karşı istinaf yolu açıktır.
İstinaf
mahkemelerince 2022 yılında verilen kararlardan, konusu 261.000 TL’yi geçmeyen
davalara ilişkin olanlar kesin nitelik taşıyacak ve temyiz yolu kapalı
olacaktır. Konusu 261.000 TL’yi geçen davalarda ise istinaf mahkemelerince
verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurmak mümkün olacaktır (Bu sınır 2021
yılında 192.000 TL. idi).
Bu
sınırlar önce, davaların açılış tarihine göre yaşama geçmektedir. Yani
davaların açılış tarihinde geçerli tutarlara göre davaya tek hâkimin mi yoksa
heyetin mi bakacağı belirlenmektedir. Bu nedenle 2022 yılında açılmış
davalarda, 2022 yılına ilişkin parasal sınırlar uygulanacaktır. Örneğin 20
Aralık 2020 günü tebliğ edilen, vergi ve ceza toplamı 75.000 Lira olan bir
vergi/ceza ihbarnamesine karşı 27 Aralık günü dava açılırsa heyet halinde, 3
Ocak günü dava açılırsa tek hâkimli vergi mahkemesi davaya bakacaktır.
Buna karşılık tek
hâkim kararlarının kesin olup olmadığına veya istinaf mahkemesi kararlarına
karşı temyiz yoluna gidilip gidilemeyeceği konularında ise karar tarihinde
geçerli parasal sınırlar dikkate alınmaktadır.
Bu uygulamaya göre, 2021
yılında istinaf mahkemesi nezdinde görülmekte olan ve konusu 195.000 Lira olan
bir davada karar 2021 yılında verildiyse, karara karşı temyiz yolu açık
olacakken iş yükü ve sair sebeplerle karar verilmesinin 2022 yılına kalması
halinde karar kesin olacak ve temyiz yoluna gidilemeyecektir. Yargının bazen
idari yargılama usulünün gerektirdiği usul kuralları dolayısıyla bazen de iş
yükü sebebiyle davanın açıldığı yılda karar verememesinin sorumlusu davanın
tarafları değildir. İstinafa veya temyize gitme konusundaki parasal sınırların
da dava açma tarihi itibariyle belirlenmesi ve dava süresince uygulanması gerekir.
Zira bu durumda açılmış bir davada, idarece açıklanan oranlarla kişilerin yargı
yolları ve üst mahkemeye başvuru hakları üzerinde değişiklik meydana
getirilerek idareye yargı sürecini etkileme olanağı yaratılmaktadır. Bu sonuç
ise tabii hâkim ilkesine aykırıdır. Öte yandan yeniden değerleme oranının
belirleniş formülüne göre yıllık enflasyonu temsil etmediği de açıktır. Bu
nedenle uygulamayı anayasa açısından yerinde görmek kanaatimce mümkün değildir.
Bu
sınırlar uygulanırken dava konusu olarak, toplam dava tutarlarına bakılması
gerektiğini de hatırlatalım. Örneğin tarh işlemi aleyhine açılmış davalarda
dava konusu vergi ve cezanın toplamına, ödeme emrine karşı açılan davalarda
dava konusu vergi, ceza ve gecikme faizi toplamına bakmak gerekmektedir.