DKV’NİN YARATTIĞI VERGİ BİLMECESİ
Dr.
A. Bumin Doğrusöz
Dünya
Gazetesi 4.2.2020
Hiç
adetim değildir ama bu defa yazıma bir bilmece ile başlayayım.
Vergisi
var, beyannamesi yok.
Kanunu
var, vergiyi alan yok.
Bilin
bakalım, bu hangi vergi?
Hemen herkes sanırım değerli konutlar
vergisini kastettiğimi anlamıştır. 7 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazetede
yayımlanan 7194 sayılı Kanunla ihdas edilen vergi ile Değerli Konutlar
Vergisine ilişkin düzenlemeler ile önce Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne değerli
konutları (verginin konusuna girenleri) ve konut değerini (matrahı) tespit
yetki ve görevi verildi. Söz konusu
Genel Müdürlük, doğru veya yanlış bir takım tespitler yaptı ve ilgililerine
tebliğ etti.
Yasa, tebliğ edilen bu tespitlere karşı söz
konusu konut sahiplerine 15 günlük itiraz süresi tanıdı. Kişiler de büyük
çoğunlukla itirazlarını yaptı.
Ancak TKGM, kendisine tanınan 15 günlük
sürede itirazları yanıtlamadı veya binlerce başvuruyu inceleyip yanıtlayamadı.
Çünkü TKGM’ye tanınan süre yeterli değildi.
Bu arada verginin adaletsizliği, eşitliğe
aykırılığı, verginin yasallığı ilkesine ve Anayasa’ya aykırılığı, ölçülülük
ilkesini ihlal ettiği, o kadar çok dillendirildi ki, basından öğrendiğimiz
kadarı ile 24 Aralık’da Sayın Cumhurbaşkanı Kanunun gözden geçirilmesini ve
gerekiyorsa ertelenmesini istedi. (Ancak bu güne kadar hiçbir şey yapılmadı).
Neyse, tebligatlar üzerine kişiler, ortada
resmi bir düzenleme de olmayınca, TKGM’ye tanınan 15 günlük süreyi, yargı
anlayışında zımni red süresi olarak görüp, 30 günlük süre içerisinde davalarını
açtılar veya açıyorlar. Tahminim dava sayısı 100 bine yaklaşacak.
Bu arada yasa diyor ki, tespitin yapıldığı
yılı (itirazın reddi ile tespit edilen değerin kesinleştiği yılı değil) izleyen
yılın 20 Şubat tarihine kadar, mükellef kılınanlar vergi dairelerine TKGM’nin
belirlediği değer üzerinden vergi beyannamelerini verirler. Verginin ilk
taksidini de Şubat sonuna kadar öderler.
Gelin görün ki, ne ortada beyanname var, ne
vergi dairlerinin bilgisi var, ne de konuyu açıklayan bir genel tebliğ veya bir
alt düzenleyici işlem var. Hatta daha ilginci Gelir İdaresi Başkanlığının web
sayfasındaki mali takvimin şubat ayını incelediğinizde, böyle bir yükümlülük de
yok. Daha da ilginci, yine Gelir İdaresi Başkanlığının web sayfasındaki mevzuat
düzenlemelerinde, Emlâk Vergisi Kanununda değerli konutlar vergisine ilişkin
düzenlemeler yok.
Bu arada beyan süresi işliyor.
Kırk yıla yaklaşan vergi hukukundaki meslek
hayatımda böyle bir durum görmedim. Kanun var, beyan süresi işliyor, ama idare
ne beyanname alıyor, ne de vergi.
Bu arada 135 milletvekili imzası ile Anayasa
Mahkemesinde 2020/11 dosya numarası ile iptal davası açıldı. Yüksek Mahkeme,
konuyu ne zaman karara bağlar, bilmiyorum.
Aklıma bir sürü ihtimal geliyor.
İlki, 7 Aralık tarihli Resmi Gazetenin Gelir
İdaresi Başkanlığına ulaşmadığı. Olacak şey değil. Bu ihtimali geçiyorum.
İkinci ihtimal, Gelir İdaresi Başkanlığının
da bu yasayı adalete ve hukuk ilkelerine aykırı görerek toplamak istemediği.
Yani yasamaya karşı direndiği. Bir hukuk devletinde böyle bir şey olmaz,
olamaz. Bu ihtimali de yok sayıyorum.
Üçüncü ihtimal. Gelir İdaresi, “nasıl olsa
ertelenecek, niye yorulayım” diye düşünüyor. Bakın bu ihtimal olası. Olası
olmakla birlikte, yasa koyucunun niyet okuyuculuğu sonucunu vermesi bakımından,
Anayasal olarak açıklanması zor. Zira aksi yönde bir düzenleme olmadıkça
Bakanlıklar yasaları uygulamakla görevli.
Dördüncü ihtimal ise gelir idaresinin, siyasi
iktidarın vergiyi erteleyeceği bilgisine sahip olduğu, ancak yürütme organının
(Cumhurbaşkanının ve bakanlıkların) yasa teklif etme yetkisine sahip olmaması
dolayısıyla bir milletvekilinin teklif yapmasını beklediği (Bu noktada
Cumhurbaşkanlığı sisteminin yarattığı bir sıkıntıya işaret ediyor). Bu ihtimal
de olası.
Olası ihtimaller. Üçüncü ve dördüncü
olanları. Yani verginin erteleneceği.
Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanlığının
beyan süresini üç aya kadar uzatma yetkisi var. Eğer vergi ertelenmezse 20
Şubata kadar bu yetkisini kullanması gerekiyor. Eğer bu süre geçirilirse, artık
uzatmadan değil, yeni bir süreden bahsedilir ki, bu konuda bir yetki yok.
Her ne ise, bu arada mükellefler tedirgin.
Ruhen belirsizliğin tedirginliği içerisinde. Zira ortaya çıkan vergiler, pek
çok mükellef için ödenebilir nitelikte değil. Çevremde evini satmayı düşünen
bile var. Gelen sorulara ne hukukçular ne de mali müşavirler cevap veremiyor.
Çünkü kimse bir şey bilmiyor.
Diyorum ki, siyasetçi veya bürokrat, birileri
bir şey söylesede, bir milletvekili teklif verecekse versede, mükellefler de
önlerini görse. Hukuki güvenlik içerisinde yaşamak ve dolayısıyla tabi
olacakları yükümlülükleri makul bir süre öncesinden bilmek, konutu TKGM
tarafından değerli sayılanlarında hakkı.