EKSPERLERİN VERGİLENDİRİLMESİ
Dr.
A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya
Gazetesi 24.9.2020
Taraflar
arasındaki uyuşmazlıklarda veya belli bir konuda herhangi bir şeyin değerini
veya değer düşüklüğünü yahut hasarın maliyetini belirlemek üzere
görevlendirilen görevlendirilen eksperler, bu gün artık gayrimenkul veya
araç sektöründen sigorta sektörüne kadar pek çok alanda, artık vazgeçilmez
aktörler olarak yer alıyor. Özünde eksperler bir nev’i uzman bilirkişilerdir.
Pek çok şirket, kurum veya kuruluş aldıkları hizmet
karşılığında bu eksperlere ödeme yapıyor. Ancak bu ödemelerin nasıl
vergilendirileceği veya nasıl belgelendirileceği konusunda da mevzuatın griliği
nedeniyle zaman zaman duraksamalar olduğu görülüyor.
Özüne bakarsanız
eksperlik, sermayeden ziyade uzmanlığa dayanan, şahsi bilgi, emek ve mesai
gerektiren bir faaliyet. Öte yandan bu faaliyet, yine bir çok alanda eğitim
ve/veya sınav sonucu alınabilen lisanlar ile yapılabiliyor. Mesleğin bu
özelliği eksperleri serbest meslek erbabı tanımına yaklaştırıyor. Nitekim Gelir
Vergisi Kanununun Aynı Kanunun
65. maddesinde; "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan
kazançlar serbest meslek kazancıdır” denildikten sonra “serbest meslek
faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya
ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın
şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." hükmüne
yer verilmiştir.
Buna karşılık uygulamada ve özellikle
bilirkişilerle ilgili olarak, bu kişilerin serbest meslek erbabı kabul
edilmesi, onların defter tutmaları, geçici vergi ve yıllık beyanname vermeleri,
ücretleri üzerinden KDV hesaplanması gibi pek çok yükü beraberinde getirdiğinden,
bu defa uzmanlar bilirkişilik yapmaktan veya uzmanlıklarına bağlı hizmet
sunmaktan kaçınır olmuşlardır.
Bunun üzerine yasa koyucu Gelir Vergisi
Kanununda, 2361 sayılı Kanunla değişiklik yaparak, bilirkişilere, resmi
arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve türlü yarışma jürisi üyelerine
yapılan ödemeleri, ücret olmasa da, “ücret sayılan ödemeler” arasına almıştır.
Bu düzenleme sayılan uzman kişilerin
faaliyetlerini bir hizmet akdi ile ve bir işverenin talimatı altında
yürütmemeleri dolayısıyla getirilerinin “ücret” kabul edilmeyip, “ücret sayılan
ödemeler” arasına alınması bence doğrudur. Faaliyetin serbest meslek tanımına
uymasına rağmen “ücret sayılan”lar arasına alınması ise aktardığım uygulama
sorunlarının bir sonucudur.
Bu nedenle
hizmetlerini bir veya
birden fazla değerleme yahut danışmanlık şirketine bir hizmet alım sözleşmesi
ile sunan eksperlerin bu faaliyetlerinden elde ettikleri gelirin ücret geliri
olarak kabul edilmesi ve ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümler çerçevesinde
vergiye tabi tutulması gerekmektedir. Bu nedenle bu tür ödemeleri yapanların
ödemelerini, brüt tutar üzerinde stopaj ve damga vergisi kesintisini de
gösterecek şekilde bir makbuzla yapmaları (ödemenin banka aracılığı ile
yapılması halinde ayrıca makbuza gerek yoktur) ve bu tür ödemeleri için ayrı
bir bordro düzenlemeleri gerekmektedir.
Buna
karşılık uygulamada bazı eksperlerin büro veya benzeri işyeri açmak şeklinde ve
hatta burada personel çalıştırmak suretiyle verdikleri, diğer bir ifadeyle mesleki
organizasyon çerçevesinde şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına
faaliyet gösterdiği görüşmektedir. Bu durumda artık faaliyetin, serbest meslek
faaliyeti olarak kabul edilmesi ve serbest meslek kazancına ilişkin hükümler
çerçevesinde vergiye tabi tutulması gerekmektedir. Bu durumda eksperlere ödeme
yapanların ödemeleri karşılığında eksperden serbest meslek makbuzu talep
etmeleri ve ödemeleri üzerinden % 20 stopaj yapmaları gerekmektedir. Bu defa
damga vergisi olmayacak, ancak KDV devreye girecektir.
Gayrimenkul
değerleme eksperlerinin bu faaliyetlerinin yanı sıra bazen gayrimenkul
danışmanlığı hizmeti de verdiği görülmektedir. Gayrimenkul danışmanlığı
faaliyetinin ise serbest meslek faaliyet olarak kabul edilmesi ve serbest
meslek kazancına ilişkin hükümler çerçevesinde vergiye tabi tutulması gereği
zaten açıktır. Ancak gayrimenkul danışmanlığı hizmetinin emlâk komisyonculuğu
niteliğine de bürünmemesi gerekir. Çünkü bu durumda faaliyet gelirinin ticari
kazanca dönüşmesi söz konusu olacaktır.
Yukarıda
aktardığım görüşlerim, Tokat Defterdarlığının 32695369-120-E.76174 sayı ve
günlü 28.2.2019 özelgesi ile de uyumlu. Bir başka anlatımla idari anlayışta da
Gelir Vergisi Kanununun 61/3-5. maddesine rağmen eksperlerin gerektiğinde
serbest meslek erbabı olarak da vergilendirilebileceğini doğal olarak kabul
görüyor. Nitekim Danıştay 3. Dairesinin de bu yönde kararları
mevcuttur.(Örneğin E.2011/2014 K.2012/2950 sayı ve 18.9.2012 günlü Kararı –
İzmir Barosu Dergisi s:356’da yayınlanmıştır).
Ancak
buna karşılık serbest meslek erbabı olarak mükellefiyet tesis etmek isteyen
eksperler bazen vergi daireleri nezdinde mükellefiyet tesis etmekte zorlanabiliyor.
Vergi daireleri, gerek anılan yasa maddesi gerek eski tarihli özelgeler
karşısında tereddüte düşüyor. Bu nedenle konunun bir sirküler ile açıklığa
kavuşturulması ve idari yapının yönlendirilmesinde yarar var.