VERGI
CEZALARINDA AF GEREGI
Dünya
Gazetesi / 25.4.2017
2002
yilinda çok kapsamli “Vergi Barisi” adi altinda çikartilan af kanunundan bu
yana, bu kanunla birlikte vergi mevzuatimizda ve ceza sistemimizde gerekli
düzenleme ve iyilestirmeler yapilmadigi için, affi doguran sebepler oldugu gibi
devam etmektedir.
Mevzuatimizdaki
gri alanlarin çoklugu, eskiyen vergi mevzuatinda gerekli reformlarin
yapilamamis olmasi, vergi idaresinin anlayisindaki ani görüs degisiklikleri,
yargi kararlarindaki istikrarsizlik, denetim standartlarinin olmayisi,
mükelleflerin ekonomik sikintilarla ödeme güçlügü içine düsmeleri ve daha
birçok sebep, sürekli af ihtiyacini veya yapilandirma adli ödeme kolayligi
ihtiyacini dogurmaktadir.
Nitekim
2002’den bu yana, af, baris, özel uzlasma, yapilandirma ve benzeri adlarla pek
çok “kolaylik” kanunu çikartilmistir. Bu kanunlarla hep idari para cezalari
kaldirilarak affa ugrarken, Vergi Usul Kanununun 359. maddesi ile hürriyeti
baglayici ceza ile yaptirimlanmasi öngörülen filler sürekli görmezden
gelinmistir.
Oysa bu
madde uyarinca yargilanan pek çok mükellef vardir. 2015 yilinda Türk Ceza
Kanunu disindaki özel kanunlarda yer alan ceza düzenlemeleri uyarinca açilmis
ve karara baglanmis dosya sayilari içerisinde Vergi Usul Kanununa muhalefet
suçuna dayali olanlar 4. sirada (23.702 dosya) gelmektedir. Yine 2015 yilinda
Vergi Usul Kanununa muhalefet etmek suçlamasiyla ceza mahkemelerinde 23.781
ceza davasi açilmistir. Yine ayni yil ceza mahkemelerince verilen kararlara
bakildiginda Vergi Usul Kanununa muhalefet dolayisiyla 19.610 mahkûmiyet, 3.175
hükmün açiklanmasinin geri birakilmasi karari verilmistir.
Bu
rakamlar, vergi ceza hukukunda sorunlar oldugunu açikça göstermektedir. Bu
kadar çok dava açilmasinin ve davalarda mahkûmiyet oraninin yariyi bile bulmamasinin
çok çesitli nedenleri vardir. Bunlarin basinda Idarenin yeterli inceleme
yapmadan ve suçu yeterince delillendirmeden suç duyurusunda bulunmasi
gelmektedir. Idari anlayista, girislerinde sahte belge bulunan mükelleflerin
bütün çikislari sahte kabul edilmekte, adresinde bulunmayan veya KDV hesaplari
sürekli devreden KDV gösteren, defter ve belgesini ibraz etmeyen mükellefler
kolaylikla sahte belge düzenleyicisi ilan edilmekte, bu sekildeki
mükelleflerden belge alanlarin tümü ise sahte belge kullanicisi ilan
edilmektedir. Defterlerini ve belgelerini ibraz etmesine ragmen sadece çok az
sayida belgesini bulup ibraz edemeyenler ibraz etmeme fiilinden yargilanmakta,
hakli ek süre talepleri karsilanmayanlar (örnegin muhasebecisi beyin kanamasi
geçirdigi için hastahanede olan mükellef gibi)
hakkinda suç duyurusunda bulunulmaktadir.
Öte
yandan Vergi Usul Kanununun hürriyeti baglayici cezayi gerektiren fiillerinin
sayildigi 359. maddesinde, sahte veya
yaniltici belge kullananlarda bilme kosulunun aranmamasi, fiil neticesinde
vergi ziyai meydana gelmis olmasi kosulunun suçun olusumu için gerekli olmamasi
da haksiz sonuçlara yol açmaktadir. Bunun disinda, ceza yargisinda fiilin vergi
ziyaina yol açmis olmasinin aranmamasi nedeniyle, vergi yargisi ile ceza
yargisi arasindaki bag kopmustur. Bu bagin kopmasi neticesinde, fiili
dolayisiyla mükelleften istenen vergi ve idari para cezasi idari yargi
tarafindan iptal edilmesine ragmen ceza mahkemesince mahkûm edilenlerin veya
tam tersi, fiili vergi suçu olusturmadigi ceza mahkemesince kabul edilmesine
ragmen kendisinden istenen vergi ve cezanin vergi yargisinca onandigi kisilerin
sayisi gittikçe artmaktadir. Yargi kollari arasindaki çeliskili kararlarin
nasil giderilecegine veya idarinin uyumu nasil tesis edecegine dair bir
düzenlemenin Kanunda olmayisi da, baskaca adaletsizliklere yol açmaktadir.
Kisacasi
vergi ceza hukuku, bu gün içinden çikilmasi güç sorun ve adaletsizliklerle
bogusmakta ve neticede binlerce kisinin bazen haksiz bazen gereksiz yere ceza
mahkemelerinde yargilanmasina sebebiyet vermektedir. Açilan davalarda ise bizim
gözlemimiz belirleyici olan, hukuk bilgisinden yoksun ve sadece inceleme
elemani raporunu özetleyen muhasebe kökenli bilirkisiler olmaktadir. Gerçi bu
tip Raporlara dayali Kararlar, Yargitay tarafindan bozulmaktaysa da, bu defa
davanin uzamasi sebebiyle dava zamanasimina dogru gitmektedir.
Yaklasik
15 yildir çikmis af kanunlarinda hatirlanmayan 359. maddenin, hiç olmazsa bu
defa hatirlanmasi, tasarisi Meclise sunulmus “Yeniden Yapilandirma Kanunu”na,
359. maddeye iliskin bir yapilandirma düzenlemesininde yasama sürecinde
eklenmesi, pek çok adaletsiz ve haksiz sonucu ortadan kaldiracaktir.