EV-OFİSLER VE VERGİ DÜZENİ
Dr.
A. Bumin DOĞRUSÖZ
Dünya Gazetesi / 28.4.2020
Son yıllarda ciddi oranda artış gösteren ev-ofis (home-office) çalışma
yöntemi, birçok kişiyi memnun eden bir çalışma ortamıdır. Başınızda sizi
her an denetleyen, sorgulayan birilerinin olmaması, sabah erkenden kalkıp
hazırlanma derdinin bulunmaması, yol giderlerinin ve yolda harcanan zamanın yok
olması, özellikle bayanlar için kuaför, makyaj gibi giderlerin azalması, dilediğiniz
saatte işe başlayıp, istediğiniz sürelerle çalışmanın mümkün olması, ev-ofisin
cazipliğini artırmaktadır. Öte yandan ev-ofis şahsi teşebbüsler açısından elektrik,
su, kira gibi maliyetleri de azaltan bir uygulamadır.
Ancak ev-ofis çalışmanın kişileri sosyalleşmekten uzaklaştırdığı, işe geç başlayıp, geç saatte bitirme
alışkanlığına yol açtığı, işyeri ortamına nazaran işe odaklanmayı
güçleştirdiği, kişiyi avare edecek unsurların çok olduğu, bunun da uyku
saatleri ve düzenli yaşam alışkanlıklarını bozduğu, giderek hayatı olumsuz
etkilediği de bir gerçektir. Bu da özel hayatı negatif etkileyen bir
durumdur. En azından evde ilgi bekleyenler bu durumdan şikâyetçi olmakta, hatta
gelecek misafirler bile programlarını bu duruma göre ayarlamak durumunda
kalmaktadırlar.
Ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen, içinde bulunduğumuz coronavirüs
salgını ve dolayısıyla sokağa çıkma yasakları, kişileri işlerini evden yürütme
zorunluluğu içerisinde bırakmıştır. Dolayısıyla hem çalışanlar kolaylıkları
dolayısıyla hem de işverenler maliyetlere olumlu etkisiyle bu sistemi
benimsemiş görünmektedir. Özellikle işverenler, bu uygulamanın servis, yemek
gibi pek çok maliyetleri azalttığını görmüşlerdir.
Zaten salgın sonrası kişisel yaşamın dışında iş hayatında da pek çok
değişikliğin meydana geleceği, yaşama bakış açılarının değişeceği ve doğal
olarak yeni oluşum ve uygulamaların ortaya çıkacağı açıktır.
En azından büyük şirketlerin pek sevdiği açık ofislerin artık tarih olacağı
şimdiden belli gibidir. Pek çok açık ofiste şimdiden paravan uygulamasına
geçilmiştir.
Pek çok serbest meslek erbabı, koca koca bürolarına ne gerek olduğunu, bunu
yeni fark ettiklerini ifade etmektedir. Bu durumda 3568 sayılı Meslek Kanunu,
Avukatlık Kanunu bu anlamda belki değişecek, ofis açma zorunlulukları belli
koşulların varlığı şartına bağlanacaktır. Zira avukatların yanında
çalışanlarının veya denetçilerin yahut mali müşavirlerin işlerini evden de
yürütebilecekleri görülmüştür. Bu meslekler için birer küçük ofis artık yeterli
olabilecektir. Müşterileri ile toplantı yapacaklarında ise kiralık toplantı
odaları pek çok plazada veya otellerde mevcuttur ve maliyeti büro maliyetinin
fersah fersah altındadır.
Madem evden çalışma modeli yaygınlaşacaktır, o halde vergi düzeninin de ona
göre olması gerekmektedir. Ancak Gelir Vergisi Kanunumuzun ticari kazançlar ve
serbest meslek kazançlarına ilişkin hükümleri bu modele göre kurgulanmamıştır.
Örneğin home-office olarak kullanılan meskenlerin boya, temizlik gibi
giderlerinin, sabit telefon faturalarının, ofis olarak kullanılan kısma isabet
eden bölümünün gider yazılması halen kabul edilmemektedir. Dairenin aidatı,
kapıcı giderlerinin gider yazılıp yazılamayacağı tartışmalıdır.
Kanunun giderlere ilişkin düzenlemelerinin hatalı ve sorunlu yönlerini
zaten daha önce “giderlere özgürlük başlığı” altında iki defa yazmıştım. Bence
kazancın elde edilmesi, sürdürülmesi veya muhafazası ile illiyet bağı olan ve
bu bağ mükellef tarafından kanıtlanan her türlü harcamanın her hangi bir kayda
bağlı olmaksızın gider yazılabilmesi gerekir. Zaten mali güce göre
vergilendirme de bunu gerektirmektedir.
Bu nedenle Hazine ve Maliye Bakanlığının da bu gelişmeleri izleyerek,
özellikle giderlerle ilgili politikası yoğun eleştirilere maruz kalmadan, ev-ofis’lere
ilişkin yasal düzenlemeleri, dünya uygulamalarına da bakarak hazırlayıp yaşama
geçirmesi gerekmektedir.