Vergi Güvenliginin Iki Boyutu:
Yasallik Ilkesi karsisinda Mesru
Güven Ilkesi
(jOURNAL OF LIFE ECONOMICS yil
:2016 syi:7’de yayimlanmistir)
GIRIS
Çagdas devletlerin dayandigi temel
anayasal ilke olan hukuk devletinden[i], devletin/ kamusal yetkililerin hukuka
uymasi; baska bir deyisle/ ve bu vesile ile herkes için hukuki güven ortami anlasilir
(Tanör ve Yüzbasioglu, 2002: 105; Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) Anayasa Mahkemesi
(AM), E. 2011/ 21, K. 2013/ 36 (28.2.2013)). Dolayisiyla hukuk devletinin
zitti, keyfî[ii] devlet, yani polis devletidir. Burada
kullanilan polis
ifadesi, güvenlik görevlisi anlaminda degildir;
kamu düzeni ve güvenligi anlamindadir.
“Devletin yüksek menfaatleri” ve benzeri ifadeler, bu kapsamda yer alir[iii] (Tanör ve Yüzbasioglu, 2002: 105). Hukuki
güvenlik ilkesi, soyut ve belirsiz karakterlerinden ötürü kamu yetkilisince
sübjektif (öznel) dogrular ve/ veya özel çikarlar dogrultusunda kullanilma
riski tasiyan gerekçelere dirençli bir özgürlükler alani olusturur.
Akçeli meseleler ve bu kapsamda vergi
ise, tarih boyunca ve bugün de sinifli
toplumlarda, toplumsal yasamin/ birlikte üretimin en çeliskili[iv] ve keyfî yönetime en açik alani[v] olmasi bakimindan hukuk devleti
ilkesinin merkezindedir. Yöneticilerine baskaldiri kültürü gelismemis toplumlarda dahi verginin, keskin ve
siddetli öfke disavurumunu tetikledigini; poll tax’in Thatcher’in görevine son verilmesindeki etkisi
kanitlamistir (Cahn, 2011: 99).
Keyfî yetki kullanimini durdurarak
devlet etkinliklerinde istikrari saglayabilmek için hukuk devleti; çesitli
kurallar, kurumlar ve usuller içerir. Bu kapsamda hukuk devleti ilkesinin bir
ayagi, yasallik ilkesi üzerine oturur. Kisilerin tâbi olduklari kurallarin
önceden ve hükümdarin kamusal gücünü frenleyen meclisler[vi] vasitasiyla belirlenmis olmasi,
hukuki güven ortaminin saglanmasi konusunda temel metinlere girerek sonuçlanmis
ilk taleplerdendir[vii] (1). Ancak istikrari, bizzat yasanin
bozdugu ya da kamusal yetkililerin yanlis yönlendirici oldugu hallerde bu
ilkenin mutlak biçimde uygulanmasinin, kisilerin mesru sayilan güvenini
sarstigi ve bu güvenin korunmasi gerektigi kimi hukuk sistemlerince kabul
edilmektedir (2).
1. Yasalligin
Kisilere Sagladigi Güvenlik
Vergide yasallik ilkesine iliskin
Türkiye’deki mevzuat; temel hak ve
hürriyetlerin sinirlandirilmasina iliskin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nin 13’üncü maddesi, mülkiyet hakkinin
sinirlandirilmasina iliskin özel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nin 35’inci maddesi ve vergi yoluyla mülkiyet hakkinin
sinirlandirilmasina iliskin özel ilkeleri düzenleyen Anayasa’nin 73’üncü maddesi ile Insan Haklari
Avrupa Sözlesmesine (IHAS) ek 1. Protokol’ün 1’inci maddesinin 1’inci
fikrasidir (AM (Bireysel Basvuru (BB)), 2014/6192 (12.11.2014), paragraf (p.) 40). T.C. Anayasa Mahkemesi’nin yerlesik içtihadina göre bir
verginin yasa ile konulmus sayilabilmesi için verginin kurucu ögelerinin yasa
ile belirlenmis olmasi gerekmektedir (Saban, 2014: 63; AM, E. 2009/ 63, K.
2011/ 66 (14.4.2011)).
Yasallik ilkesi, hukuk devletine dogru
atilan ilk adimdir; çünkü halkin temsilcilerinin ürünüdür
ve tâbi olunan kurallarin önceden belirlenmis olmasini saglar (1.1.). Ancak bu
ilke, günümüzde sadece yasama organinca olusturulan herhangi bir kurala kör
biçimde dayalilik anlaminda kullanilmamaktadir (Breton, 2003: 76). Bir kere,
normlar hiyerarsisi içerisinde hukuk sisteminin ilkeleri, ulusal üstü
niteliktedir (Breton, 2003: 76). Öte yandan devletlerin tâbi oldugu hukuk,
herhangi bir kurallar bütünü degildir; ama insan haklarina dayali demokratik ve
özgürlükçü hukuktur (Tanör ve Yüzbasioglu, 2002: 105) (1.2.).
1.1. Seklî Anlamiyla Yasanin Keyfîligi
Önleme Potansiyeli
Vergilerin, mecliste onaylanarak, yasa
adi altindaki düzenlemelerle ve vergilendirme ile ilgili tüm temel bilgileri
kapsayacak sekilde salinmasi; birey için bir güvence olusturur (Kaneti, 1989:
34; Günes, 2008: 1). Bu güvence, meclise atfedilen demokratik nitelikten
kaynaklanir.
Ilk olarak, meclis, toplumda belirli
bir kabul düzeyine erismis tüm siyasi görüslerin temsil edildigi/ edilmesi
gerektigi bir kurumdur; yani muhalefetin sesi, ancak meclisten duyulabilir.
Ikinci olarak, tek ya da çift çati altinda toplanan sinirli sayida kisinin açik
görüsme ve tartisma usulüyle isleyen (Kaboglu, 2002: 90, 156) bir kurum olmasi
itibariyle meclisin; binlerce çalisan, yüzlerce
kurum ve çesitli ve karmasik çalisma usulleriyle isleyen bir dev olan yürütme
organina (Parlamentolar Arasi Birlik (IPU) ve digerleri (dig.), 2004: 9)
nazaran takip edilebilirligi mümkündür. Iste meclise demokratik niteligini veren ve bireyler için güvence
olusturan, sahip oldugu bu karsi güç ve denetim mekanizmasi ile meclisin,
keyfîligi durdurabilme yetenegidir.
Buna karsilik Türkiye’de Meclis’in demokratik degeri, siyasal sistemdeki %10’luk seçim baraji ile sinirlanmistir[viii]. Meclis’in demokratik degerini sinirlayan bir diger unsur,
muhalefetin yasama sürecine etkin katiliminin ve yasama sürecini etkin
denetiminin önünü kesen demokrasi kültürü eksikligidir[ix]. Meclis’in takip edilebilirliginin önüne geçmek için ise çesitli
formüller üretilmistir. “Gece yarisi yasalari”,
yasama yilinin son haftasina sikistirilan yasalar (Kaboglu, 2002: 51),
birbirleriyle ilgisiz pek çok yasanin bir arada çikartildigi “torba kanunlar”,
sistemsiz ve sürekli kanun degisiklikleri bunlardandir[x].
1.2. Maddi Anlamiyla Yasanin Keyfîligi
Önleme Potansiyeli
Islemi, onu yapan organ ve yapilis
seklini esas alarak nitelendirdigi için yukarida açiklanan özellikler, “seklî
yasa”nin[xi] beraberinde getirdigi güvencelerdir.
Meclis’in dogasinda ve islemin yapilis
biçiminde bulunan bu güvence potansiyeli disinda Hukuk da[xii], yasa islevi görecek kurallara ek
güvence nitelikleri dahil etmistir.
Bu noktada belirtmek gerekir ki Insan
Haklari Avrupa Mahkemesi (IHAM), “yasa tarafindan öngörülme” sartindaki “yasa”
ifadesini, seklî manasiyla kullanmamaktadir[xiii]. Buna karsilik T.C. Anayasasi, hak ve
özgürlüklere getirilen tüm sinirlamalarin ancak seklî manasiyla yasa tarafindan
yapilabilecegini öngördügünden (AM (BB), 2013/ 817 (19.12.2013), p. 31), Türk
hukuk sisteminde kisiler, hem Anayasa’ca
öngörülmüs seklî kanun güvencesinden, hem de IHAM ve Anayasa Mahkemesi’nce kabul gören maddi kanun
güvencesinden ayni anda yararlanmaktadirlar.
Maddi kanun anlayisina göre bir kere,
anayasalarda düzenlenen kanun önünde esitlik ilkesi[xiv]; hukuk kurallarinin genel (kisilik
disi), sürekli (AM, E. 1988/ 12, K. 1998/ 32 (11.12.1988)) ve soyut olmasini
sart kilar (Godefridi, 2003: 333). Genel, soyut ve sürekli karakter; kurali
(genel norm), düzenden (bireysel (bir kisi ya da bir grubun üretimi)[xv] norm) ayirir (Godefridi, 2003: 332).
Kisiye özel çikartilan vergi aflari ve tesvik mevzuatinin ya da gecesinden
sabahina degistirilen vergi oranlarinin bu noktada anayasalara aykiriligi söz
konusu olur. Örnegin, Türkiye’de 2008’de Bazi Kamu Alacaklarinin Uzlasma
Usulüyle Tahsili Hakkinda Kanun[xvi] çikartilmistir. Yasalarin genelligi
ilkesine aykiri olarak bu Yasa’nin bazi
özel kisiler için çikartildigi, muhalefet milletvekillerince dillendirilmistir.
Bu Kanun ile ilk defa Türkiye’de kesin
hükmü verilmis, ancak henüz mükellefe tebligi
gerçeklesmemis kamu alacaklarinin affedildigi ifade edilmistir (Hamzaçebi,
2011: 204). Baska bir örnek, vazgeçilen vergilerden verilebilir. Türkiye’de vakiflara “vergi muafiyeti”,
derneklere ise “kamu yarari” statüleri taninabilmektedir[xvii]. Bu statüler, söz konusu sivil toplum
kuruluslarina (STK) çesitli vergisel avantajlar saglamaktadir[xviii]. Ancak kamu yarari statüsünün
taninmasi konusunda Türkiye’de açik ve
objektif kriterleri belirleyen bir yasal düzenleme yapmak konusunda yasama
organinin hareketsizligi[xix], bu yetkinin kamu yetkililerince kamu
yarari amaci disindaki saiklerle kötüye kullanilmasi sonucunu dogurmaktadir
(T.C. Cumhurbaskanligi Devlet Denetleme Kurulu (DDK), 2010). Vergi oranlarini
belirleme yetkisinin kullanilisina iliskin ise, söyle bir örnek verilebilir:
Devlet Denetleme Kurulu, 2004’te misir dis
alimina uygulanan vergi oranlarindaki kisa süreli düsüs ve yükselislerin[xx], haksiz kazanç edinilmesine neden
oldugunu 2006 tarihli raporunda ifade etmistir (2006: 9).
Süreklilik, keyfî degisiklikler karsisinda
anayasal esitligin yani sira, hukuki durumun öngörülebilirligini de saglar;
süreklilik (sabitlik, istikrar) niteligini karsilamayan ve özellikle kisilerin
hukuki durumlari üzerinde geriye etkili sonuç dogurarak, hukuki güvenligi
ortadan kaldiran düzenlemeler kural olarak geçerli
degillerdir. Ancak vergi alaninda süreklilik niteligi, sikça ihmal edilir;
örnegin, listelenmis tasinmazlar için Fransa’da 2003 Finans Kanunu’nda
öngörülmüs vergi rejimi, yedi senelik mevcudiyeti süresince on bes defa degisiklige
ugramistir (Delaunay, 2011: 44, dipnot (dn.) 40). Norm oynakligi, içtihadî
degisiklikten de kaynaklanabilir (Lieb ve Heurtier, 2011: 16- 17). T.C. Danistayi’nin KDV’den kaynaklanan uyusmazliklara bakmakla görevli dairesinin
içtihati göz önünde bulunduruldugunda, okul aile birliklerinden kiralanan
kantinler için kira tutarlari üzerinden sorumlu sifatiyla KDV hesaplanmasi
mevzuata aykiridir. Ancak Balikesir Vergi Mahkemesi, bu yerlesik içtihadin
aksine, bu konudaki bir davayi reddetmistir. Ve basvurucunun, hukuki yardimdan
yararlansa bile, yerlesik içtihattan farkli muamele görecegini beklemesini
gerektiren bir durum da yoktur. T.C. Anayasa Mahkemesi, bu durumda hukuk
kurallarinin yorum ve uygulamasinin öngörülemez oldugu gerekçesiyle ihlal
karari vermistir (2013/ 3245 (11.12.2014)).
Çesitli ülkeler, hukuki durumun istikrarini güvenceleyen ve özellikle
gerçeklestirilebilecek keyfî uygulamalarin önünü almak için (Yaich, 1992: 99),
vergi denetiminin tekrarlanmamasi ilkesini kabul etmislerdir[xxi].
Geriye yürüme yasagi ise, bir kuralin
yürürlüge girme tarihinin yayinindan önceki bir tarih olarak
belirlenememesidir. Geriye etkili yasalar konusunda vergi hukukunda türkçedeki
ifadeleriyle gerçek geriye yürütme ve gerçek olmayan geriye yürütme ayrimi
yapilmaktadir. Gerçek geriye yürütme, bir vergi yasasinin, eski yasa döneminde
tamamlanmis ve hukuki sonuçlarini dogurmus hukuki durum, iliski ve olaylara
uygulanmasidir. Gerçek olmayan geriye yürütme ise, yeni yasanin, eski yasa
yürürlükte iken baslamakla birlikte, henüz sonuçlanmamis hukuki durum, iliski
ve olaylara uygulanmasidir. Geçerli olmayan geriye yürütme, kural olarak gerçek
geriye yürütmedir (Öncel ve dig., 2009: s. 47). Fransa Anayasa Konseyi’ne (AK) göre “geriye yürümezlik
ilkesi, Insan ve Yurttas Haklari Bildirgesi’nin 8’inci maddesi
dogrultusunda sadece ceza alaninda anayasal degere sahiptir; yasa koyucunun,
kesinlesmis yargi kararlarina uyarak yargi erkinin isleyisine müdahalede
bulunmamak (80-119 DC. (22.7.1980)), diger anayasal gerekleri ihlal etmemek
(97-391 DC. (7.11.1997)) ve yeterli bir genel yarar gerekçesine dayanmak
(98-404 DC. (18.12.1998); 2005-530 DC. (29.12.2005)) kosullari ile vergisel
alanda geriye etkili düzenleme yapma yetkisi bulunur. Gerçek geriye yürütme-
gerçek olmayan geriye yürütme ayrimi gibi, Fransa hukukunda da Fransa Danistayi
tarafindan icat edilmis bir kavram, “küçük vergisel geriye yürüme”dir. Vergiyi
doguran olayin tespitinin sonucudur. Danistay içtihatinda, kurumlar vergisi
bakimindan bu, mali yilin sonu iken; gelir vergisi bakimindan, gelirin
gerçeklestigi ya da kullanima tahsis edildigi takvim yilinin son günü olarak
belirlenmistir. Dolayisiyla vergiyi doguran olay, sirketlerin çogunlugunun mali
yilinin da takvim yilinin son günü kapatildigi göz önünde bulunduruldugunda, 31
Aralik’ta gerçeklesmektedir. Yil sonu finans
yasasi, en geç bu tarihte yayinlandigindan; vergiyi
doguran olayin gerçeklestigi anda yürürlüge girmekte ve yürürlüge girisinin
öncesinden gelen sene gerçeklesmis gelirler bakimindan vergiyi düzenlemektedir
(AK, 2013). Anayasa Konseyi, bu “küçük geriye
yürütme”ye son vermesi ya da etkisinin sinirlanmasi taleplerine, geriye
yürütmenin söz konusu olmadigi (2012-662 DC. (29.12.2012)) gerekçesi ile
olumsuz yanit vermistir. Vergi gelirlerini yükseltmek
(2012-662 DC. (29.12.2012), p. 44) ve bunun gibi diger salt finansal gerekçeler
ise, Anayasa Konseyi’nce “büyük vergisel geriye yürüme”nin
yeterli genel yarar gerekçesi olarak kabul edilmemektedir (AK, 2013). Keza,
“istisnai karakterde olan, iki senedir toplanan ve yasa koyucunun, söz konusu
sonuçlara çare bulmak için geriye etkili olmayan ölçütler bulma yetkisinin
oldugu bir verginin matrahini, oranini ve tahsil seklini geriye etkili olarak
degistirmek için öne sürdügü gerekçe olarak, verginin matrah hesap biçimini
iptal eden bir yargi kararinin finansal sonuçlarini önleme kaygisi, yeterli bir
genel yarar gerekçesi olusturmamaktadir” (AK, 98-404 (18.12.1998)). Geriye
etkili çesitli kanunlar, Türk hukuk sisteminde de yer almislardir. Anayasa
Mahkemesi, 1994 tarihinde getirilen ekonomik denge vergisinin 1993 yili
gelirleri üzerine vergi koyan hükümlerini, geriye yürütme kabul etmemistir (E.
1995/6, K. 1995/27 (6.7.1995)). Söz konusu kararda Anayasa Mahkemesi, vergiyi
doguran olayi, beyannamenin verilmesi olarak kabul etmistir. Oysa Vergi Usul
Kanunu, vergi alacaginin dogumunu, vergi yasalarinin vergiyi bagladiklari olay
ya da hukuki durumun gerçeklesmesi olarak belirlemistir (213, madde (m.) 19).
IHAM ise, yasanin mesru bir amaca dayanmasi ve sonuçlarinin vergi mükellefi için agir olmamasi halinde geriye yürütülen
yasanin, mülkiyet hakkinin ihlali olmadigina karar vermektedir. Bu kapsamda
Mahkeme; “geçmise etkinin kisa ve sinirli dönemli olmasi (örnegin yasanin
çiktigi yil açisindan ancak bir önceki yil elde edilen gelirlere uygulanmasi),
yasanin yürürlükteki mevzuattan kaynaklanan hatayi düzeltmesi ve beklenmeyen ve
büyük vergi kaybini telafi etmeyi amaçlamasi ve genel olarak uygulanmasi gibi
alt testlere basvurmaktadir” (Yalti, 2006: 71). Ancak Adalet Divani (AD),
geriye yürümezlik ilkesine daha genis bir uygulama alani tanir: Örnegin,
Topluluk Hukukuna göre üye devletlerce öngörülmüs KDV mükellefiyetine,
mükellefin kötü niyetli olmasi ya da vergisel yükümlülügünü kasten ödememesi
halleri disinda geriye etkili olarak son verilemez; çünkü bu, mükellefin, gerçeklestirdigi yatirim harcamalari
üzerinden KDV’yi indirme hakkini geriye etkili
olarak elinden alacaktir (C-400/98 (8.6.2000), nokta (n.) 34- 38).
Bir kuralin “yasa” kabul edilebilmesi
için, o kuralin yeterince ulasilabilir olmasi da gerekir; yani, belirli bir
olaya uygulanabilir nitelikteki hukuk kurallarinin varligi hakkinda kisiler
yeterince bilgi sahibi olmali ve bu hukuk kurallarina ulasabilmelidirler (IHAM,
Sunday Times & Birlesik Krallik (26.4.1979), p. 87, 88). Buna çarpici bir
aykiri örnek, Birlesik Krallik’tir.
Birlesik Krallik’ta resmi gazete yoktur ve kanunlar,
Kamu Sektörü Ofisi’nce bireysel ve ödemeli olarak
yayimlanir (Cahn (2014): 104).
Yine, bir kuralin yasa kabul edilmesi,
onun, kisilere davranislarini ona göre ayarlama olanagi verecek sekilde açik
olmasina baglidir (IHAM, Sunday Times & Birlesik Krallik (26.4.1979), p.
49; IHAM, Silver ve dig. & Birlesik Krallik (25.3.1983), p. 87, 88).
Mevzuatin karmasikligi, büyük sirketler için önemli bir zorluk kaynagi degildir;
ama vergi uzmani çalistirma gücü olmayan bireyler ve küçük çapli isletmeler
veya STK’lar için ciddi bir hukuki güvensizlik faktörüdür (Fouquet, 2008: 7) ve
ekonominin liberal karakterini sinirlayan unsurlardandir. Diger yandan mevzuat
karmasasi, bir bütün olarak iktidarin mali politikasinin izlenebilirligini
(Fouquet (2008): 7), okunabilirligini ve dolayisiyla elestirilebilirligini
ortadan kaldirir; bilinçli katilimi/ demokrasiyi islemez kilar. Kanunun
açikligi ile kastedilen, asiri bir katilik degildir. Çünkü hukukun “toplumlarin
gelisen bakis açilarina” (De La Motte, 2011: 95) uyarlanabilmesi gerekmektedir.
Buna bagli olarak, “birçok kanun, kaçinilmaz olarak (…) yorumlanmasi ve
uygulanmasi pratik gerçeklige bagli olan yoruma açik formüllerdir” (IHAM, Refah
Partisi & Türkiye, p. 57). “Yasa kuralina yönelik olarak birden fazla yorumun yapilabiliyor olmasi tek
basina, kuralin (…) öngörülebilirlik sartini karsilamadigi anlamina gelmez” (IHAM, Sunday Times & Birlesik
Krallik, p. 49). Mahkemelerin görevi, (…) kuralin yorumuna dair süpheleri kesin
olarak ortadan kaldirmaktir” (AM (BB), 2013/ 3063, p. 41). Bu dogrultuda,
yasanin tek biçim uygulamasini güvenceleyen bir mekanizmanin varligi sarttir
(IHAM, Sunday Times & Birlesik Krallik, p. 34). Bu mekanizma da, yüksek
mahkemelerdir (IHAM, Stefanica ve dig. & Romanya, p. 36). Çesitli vergi
avantajlarina getirilen tavan ile ilgili 2005 tarihli iptal kararinda (2005-530
DC (29.12.2005), p. 77- 89) Fransa Anayasa Konseyi, su sekilde yol almistir:
“1789 Bildirgesi’nin 6’nci
maddesinde ilan ettigi kanun önünde esitlik ve 16’nci maddesinin sart kostugu “haklarin güvencelenmesi”;
vatandaslarin kendilerine uygulanacak kurallara iliskin yeterli bilgisi
olmamasi ve bu kurallarin, muhataplarinin bu kurallarin kendileri üzerindeki
sonuçlari ölçme yeterlilikleri bakimindan asiri karmasik olmasi hallerinde
fiiliyatta gerçeklesemez. Özellikle basvuru hakki, bu durumdan etkilenir. Bu
karmasa; Bildirge’nin hem hak ve özgürlüklerin
uygulanmasinin sadece yasaca belirlenmis sinirlara tâbi olabilecegini düzenleyen 4’üncü maddesince, hem de
kanunun yasaklamadigi hiç bir seyin engellenemeyecegi ve emretmedigi hiç bir
seye kimsenin zorlanamayacagini düzenleyen 5’inci maddesiyle güvencelenmis hak ve özgürlüklerin
uygulanmasini engeller. Vergisel alanda yasa, vatandas için anlasilmaz düzeyde
bir karmasikliga varmissa, 1789 Bildirgesi’nin “Tüm vatandaslarin, bizzat kendileri tarafindan ya da
temsilcileri vasitasiyla, kamusal katilim ihtiyacini belirleme, ona özgürce
riza gösterme, kullanilisini izleme ve oranini, matrahini, tahsilini ve
süresini belirleme hakkina sahiptir” düzenlemesini içeren 14’üncü maddesini
ihlal etmis olur. Bu, özellikle vergi yasasinin, somut davada oldugu gibi,
mükellefi seçim yapmaya davet ettigi ve nihai vergi yükünün, bu seçime bagli
olarak belirdigi hallerde böyledir. Vergi önünde esitlik ilkesi bakimindan,
tesvik edici vergisel düzenlemelerin gerçeklesebilmesi, mükellefin, kendisine açik seçeneklere göre ödemesi gerekecek
vergi miktarini makul bir belirlilik derecesinde hesaplayabilmesini
gerektirmektedir. Ancak yeterli genel menfaat gerekçeleri, kanunun karmasasini
makul kilabilir. 2006 Finans Yasasi’nin 78’inci maddesinin Anayasa’ya uygunlugu, iste bu sayilan ilkeler isiginda
degerlendirilmelidir. Ilk olarak, söz konusu hükümlerin muhataplari, sadece
vergi idaresi degildir; ama ayni zamanda, yeni tavan kurallarinin, tercihleri
üzerinde nasil bir etki yaratacagini degerlendirmek için vergi miktarlarini
önceden hesaplamaya davet edilen mükelleflerdir. (…) 78’inci maddenin uzunlugu, üst üste binmisligi, mükellef için anlasilmazligi, profesyonel için
dahi muglak olusu, kendileri de üst üste binmis karakter sergileyen pek çok diger hükme göndermede bulunusu; hukuki
güvensizlik ve özellikle yanlis anlasilma, sikayet ve dava kaynagi olacaktir.
78’inci maddenin öngördügü düzenlemenin
karmasikligi, bir kisim mükellef için,
yasa koyucunun kendilerini davet ettigi seçimi gerçeklestirebilmeyi imkansiz
kilabilir ve yasanin, seçimin herkesçe
yapilabilmesini güvencelemesi gerekirken bunlar, vergi önünde esitlik
bakimindan kendilerine taninmis vergisel avantajlardan yararlanamayabilirler.
Bu sartlarda 78’inci maddenin karmasikligi, anayasal
gerekler karsisinda ölçüsüzdür. Iptal basvurusuna konu yasanin 78’inci maddesinde düzenlenmis vergisel
avantaj tavani hükmünün Devlet bütçesi bakimindan beklenen getirisi, anilan diger maddelerden kaynaklanan gelir
kaybi ile karsilastirilabilir nitelikte degildir. Bu nedenle mükelleflere
dayatilan bu yeni karmasa, hiç bir gerçek genel menfaat gerekçesinde
karsiligini bulamaz. Hem ölçüsüz, hem de yeterli bir genel yarar gerekçesi ile
hakli kilinamaz söz konusu hükmün iptali gerekir.”
Ayrica yasa, Hukuk’a[xxii] uygun olmalidir (IHAM, Malone &
Birlesik Krallik (2.8.1984), p. 67; IHAM, Silver ve dig. & Birlesik Krallik
(25.3.1983), p. 90; IHAM, Golder & Birlesik Krallik (21.3.1975),
p. 34). IHAM, hukuka uygunlugu degerlendirirken, Avrupa Konseyi Statüsüne de
referansla, hukuk devleti ilkesinin gerekleri ve bunlar arasinda da özellikle,
kamusal yetkilerin keyfî ve kötüye kullanimini engellemek için etkin denetim
mekanizmalari üzerinde durmaktadir.
Ve son olarak yasa, kamu hukuku genel
teorisine göre, bireysel çikar için degil; ancak kamu yarari var ise
yapilabilir[xxiii] (Yalti, 2006: 63- 64; AM, E. 2013/
116, K. 2014/ 135 (11.9.2014)). Dikkat etmek gerekir ki bireysel çikar ile
bireyin hak ve özgürlügü, birbirine özdes degildir. Bireysel çikarlarin hukukça
koruma altina alinan kismi, ortak bir ihtiyaç olan bireysel hak ve özgürlükleri
olusturur. Dolayisiyla bireysel hak ve özgürlügün korunmasi, kamu yararinadir.
Hukukun ve tüm ilkelerinin yöneldigi amaç da, hak ve özgürlükleri korumaktir.
Diger yandan, tespiti büyük ölçüde ulusal karar merciilerinin takdirine
birakilan[xxiv] “kamu yarari” dayanagi; devletin
kutsallastirilmasi suretiyle, demokrasilerde kamusal yetkileri ancak süreli
olarak ellerinde bulundurabilen kisilerce “iktidar(larini) pekistirme araci” (Akillioglu, 1991: 4) olarak
kullanilma riskini her zaman içinde barindirir. Anayasa mahkemelerinin ve insan
haklari mahkemelerinin ölçülülük ilkesi kapsaminda gelistirdigi “gereklilik”,
“elverislilik”, “orantililik” sinama ölçütleri[xxv] (Kaboglu, 2015: 278); dayanilan “kamu
yarari” gerekçesinin hukuk sinirlarinda kalmasi konusunda güvence olusturmaktadir.
Hiç bir genel yararin acil olarak gerektirmemesine ragmen yapilan ani mevzuat
degisikliginin, eski mevzuata göre kararlar almis ve yeni mevzuata uyum için
gerekli zamani bulamamis mükellefte agir
zarar yaratmasi halinde vergi yargici da, kamu makamlarinin kusursuz sorumlulugu
kapsaminda mükellefin yasanin uygulanmasindan kaynaklanan zararinin tazminine
hükmedebilir ya da mükellefi, ülke mevzuatina göre bu konuda yetkili
yargi yerine gönderebilir (Delaunay, 2014: 73).
Diger yandan, bir alanda yasallik
ilkesinin kabul edilmis olmasinin dogal sonucu, bu alanda sözlesme
serbestisinin olmayisidir (Delaunay, 2014: 54). Dolayisiyla, vergide yasallik
ilkesi sayesinde hiç bir kamu makami ya da bu makamlarda çalisanlar,
diledikleri mükellefler için, bunlarin yasa ile öngörülmüs mali
yükümlülüklerini hafifletecek ya da kaldiracak sekilde islemde bulunamazlar;
çünkü vergi, kamu düzenine iliskindir[xxvi] (Fransa Yargitayi (FY), Dreyfus Frères & Cie, (13.3.1895)). Buna
karsilik, bu konuda istisnalar mevcuttur[xxvii].
2. Yasallik
Ilkesinin Siniri ve Hukuki Güvenlik Ilkesinin Pekistiricisi Olarak Vergide
Mesru Güven Ilkesi
Hukuki güvenlik ilkesi disinda, Alman
kökenli olan ve çesitli Avrupa Birligi ülkelerinin yani sira özellikle Topluluk
Hukukuna sirayet etmis bulunan baska bir anayasal ilke, mesru güven ilkesidir (confiance légitime). Mesru güvenin korunmasi, Adalet Divani içtihatinda “Topluluk’un temel ilkelerinden” (C-17/03
(7.6.2005), n. 73) ve “üstün hukuk kurali” (74/74 (14.5.1975), n. 44) kabul
edilmektedir. Topluluk içtihatina göre, yasal güven ilkesinin amaci, özel
kisiyi devlet menfaatlerine karsi degil; kamu makamlarina karsi korumaktir
(Delaunay, 2014: s. 45).
“Hukuki güvenlige saygi ilkesi, çok
önemli olsa da, mutlak biçimde uygulanamaz, uygulamasi yasallik ilkesi ile bir
arada götürülmelidir; bu iki ilkeden hangisinin üstün gelecegi, her somut
olayda kamu yarari ile çakisan özel yarara göre belirlenir” (AD, 42 ve 49/59
(22.3.1961), n. 159). Hukuki güvenlik ilkesini dillendirdigi bu ilk kararindan
da anlasildigi üzere Adalet Divani, bu ilkeyi, sacayaklarindan birini yasallik
ilkesinin olusturdugu anlaminin disinda kullanmaktadir. Daha sonraki
kararlarinda ise Divan, hukuki güvenlik ilkesi ve mesru güven ilkesini bir
arada kullanacaktir. IHAM’in ise, “mesru güven” kavraminin yani sira vergi
alaninda siklikla kullandigi kavram “mesru
beklenti”dir (espérance légitime) (2.1.).
Avrupa Birligi Adalet Divani’nin yerlesik içtihatina göre hukuki güvenlik ve mesru
güvenin korunmasi prensiplerine, sadece Avrupa Birligi kurumlarinca degil, ancak Birlik direktiflerince
kendilerine verilen yetkileri kullanim esnasinda
üye devletlerce de uyulmalidir. Bu dogrultuda, Fransa iç hukukunda mevcut
olmayan bu ilkeye saygiyi Fransa yargici, yüklendigi ulusalüstü sözlesmeler kapsaminda ve özellikle
TVA (KDV) gibi Topluluk Hukukunca düzenlenmis durumlar söz konusu oldugunda
denetlemektedir (Fransa Danistayi (FD), 210944 (9.3.2001)). Bununla birlikte
Fransa iç hukuku, mesru güven ilkesini çagristiran, hatta ötesine geçen çesitli
özellikli hükümler içermektedir (2.2.)
2.1. Mesru Güven Ilkesinin Hukuki
Güvenlik Ilkesinden Ayristirilmasi
Aslinda birbirleriyle yakin iliskili
olan hukuki güvenlik ilkesi ve mesru güven ilkesini, kullanabilmek için
birbirinden ayristirmak gerekmektedir. Mesru güvenin korunmasi hakki, su sekilde
ifade edilebilir: Mevzuat degisiklikleri ve tutulmamis taahhütler karsisinda
basiretli ve ihtiyatli bir özel kisinin bir kamu organinin tutumuna ve bu
tutumdan dogan gidisata güveni, zorlayici bir kamu yarari gerekçesine
dayanmadigi sürece beklenmedik ve ani tutum degisikligi ile sarsilamaz
(DELAUNAY, 2014: s. 45). Topluluk
Hukuku içtihatinda bu gerek, “mesru güvenin korunmasi hakkindan, Yönetimin
(açik güvenceler saglayarak)[xxviii] kendisinde hakli beklentiler
dogurdugu her özel kisi faydalanir” (AD, 289/81 (19.5.1983), n. 21; AD, T.3/92
(9.2.1994), n. 58) seklinde ifade edilmektedir. Dolayisiyla mesru güven ilkesi,
norm sabitligi (istikrari)/ kazanilmis hak/ geriye yürüme alani ile ilgilidir
ve belirli kosullarda (sübjektif) beklentilere hukuki koruma tanimasi yönü ile
(objektif) yasallik ilkesiyle karsi karsiya gelmektedir.
Fransa Anayasa Konseyi’nin yukarida da adi geçen kararina göre “hiç bir anayasal prensip, “mesru
güven” denen bir ilkeyi garantilememektedir”. Bu dogrultuda Konsey, varligin elden çikarilmasindan dogan deger artis kazançlarini kurumlar
vergisine tâbi kilan yeni düzenlemenin, anayasal degeri olan esitlik ilkesini
de ihlal etmedigine çünkü yasa koyucunun, yeni düzenlemenin, 1 Ocak 1997 mali
yilindan baslayarak uygulanacagini düzenledigine ve bunun, amaci dogrultusunda
objektiflik ve rasyonellik kriterlerini karsiladigina hükmetmistir (97-391 DC
(7.11.1997), p. 6, 10). Yine Konsey, on iki seneden fazla zamandir açik bulunan
tasinmaz tasarruf plani (faiz getiren ve tasinmaz kredisine imkan veren bir
bloke hesap) faizlerine uygulanan istisnayi kaldiran 2006 Finans Yasasi’ndaki düzenlemenin, vade sonu
gelmis hesaplari kapsadigindan ve bunlar üzerinde geriye dönük etki
yaratmadigindan, 1789 Bildirgesi’nin 16’nci maddesi kapsaminda bir anayasal
aykirilik içermedigini karara baglamistir (2005-530
(29.12.2005), p. 46). Bu dogrultuda, yasanin bizzat kendi uygulama dönemini
belirledigi ancak bu dönemin, daha sonradan kisaltildigi durumlarda söz konusu
yasanin muhattaplarinin, bu yasa üzerine kurduklari beklentiler
korunmayacaktir. Örnegin, bina vergisi alaninda taninan bazi süreli
istisnalarin süresini 25 seneden 15 seneye indiren 1984 Finans Yasasi’nda
(83-1179 (R.G. 30.12.1983), m. 14/1) oldugu gibi kisileri, süreli bir vergi
avantajinin zamansiz kaldirilisindan koruyacak her hangi bir
ilke, Fransa iç hukukunda mevcut degildir (Delaunay, 2014: 56). Ancak Fransa’da, bir kanun hazirliginin duyuldugu
ya da ilan edildigi daha ilk asamada, mükellefler
ve bunlarin temsilcileri (özellikle International Fiscal Association (IFA) gibi
uzman STK’lar), kanun konusunda en net sekilde
bilgilendirilmeyi ve mümkünse, Meclis’e ve hatta
Danistay’a sunulmadan evvel kanun taslaklarini
incelemeyi talep ederler ve bu sivil katilim ve denetim süreci, Bakanlar Kurulu
ve Vergi Mevzuati Idaresi (Direction de la législation
fiscale, DLF) tarafindan yönetilir (Lieb ve Heurtier, 2014: s. 23). Özellikle
söz konusu yasal düzenlemenin özneleri, menfaatlerinin farkinda olan toplumsal
gruplar ise; bu denetim ve tartismalar, çok önceden baslar, Fransa’da örtülü
sermaye ile mücadele düzenlemesinin yeniden ele alinmasi sürecinde ya da
sirketlerin tabi oldugu bir vergi olan mesleki vergi (taxe professionnelle)
reformu sürecinde yasandigi gibi[xxix] (Lieb ve Heurtier, 2014: s. 23). Gerçekten de
demokrasi/ katilim ve hukuki güvenlik, düsünülen vergi degisikliklerinin, kamuoyunun (mükellefler, basin, temsilciler) bilgi ve
degerlendirmelerine açilmasini gerektirir (Neumark, 1975: 375). Türkiye’de ise eski tarihli bir çalismada yasa
tasarilarinin, siyasi baskilara direnme zaafiyetinden ötürü, yürütme organinin merkez örgütü ile
yasama organi arasinda gizli tutuldugu (Akdeniz, 1968: 26- 27) ifade
edilmistir.
Ilke, Fransa hukukunda seklî olarak
taninmis olmasa da; Danistay’in güncel içtihati, hukuki güvenlik ilkesini mesru
güven ilkesine yaklasacak sekilde yorumlamaktir[xxx]. 1997- 2000 yillari arasinda
gerçeklestirdigi ise alimlar karsiligi, Fransa Vergiler Genel Yasasi’nin (Code
général des impôts, CGI) ilgili maddesindeki vergi
kredisinden faydalanmak isteyen bir sirketin talebi, 1999 yili sonunda
yürürlüge giren ve bu vergi avantajini geriye etkili olarak kaldiran Finans
Yasasi’nin ilgili maddesine dayanarak reddedilmistir. Bu halde sirket, yalnizca
1997- 1998 arasi ise alimlari için söz konusu vergi avantajindan
faydalanabilecek; buna karsilik izleyen sene ek 30 ücretli istihdami, kendisinin
ayni avantajdan faydalanmasini saglayamayacaktir. Fransa Danistayi, Vergiler
Genel Yasasi’nin söz konusu maddesinin tesvik etmeye yönelik oldugu, yasa koyucunun
vergi kredisi ödemelerini her sene sonunda degil ama üç senelik dönem sonunda
yapmayi öngörmüs bulundugu, sirketin vergi kredisi ödemesi beklentisinin böyle
üç senelik ve tesvik edici bir mevzuata dayanan hakli bir beklenti oldugu, bir
para miktari elde etmeye yönelik hakli beklentinin IHAS’a ek 1. Protokol’ün 1. maddesi kapsaminda bir mal olarak
degerlendirilmesi gerektigi, sirketin bu konuda geriye etkili bir mevzuat
degisikligini öngörebilmesinin imkansiz oldugu, ayrica yasa degisikliginin 1999
senesinin sonunda ve bu seneyi de kapsayacak sekilde gerçeklestirilmis
olmasinin hakli nedeninin gerekçelendirilmemis olmasi ve bu sene her ise alim
için bir vergi kredisinden yararlanacagini düsünen sirketlerin tutumlarini bu
yeni düzene göre ayarlayacak vakitlerinin de bulunmadigi gerekçeleriyle Bütçe,
Kamu Hesaplari ve Kamu Fonksiyonu Bakani aleyhine hüküm kurmustur. Ayni
kararinda Mahkeme, mülkiyet hakkina geriye etkili müdahalenin, ancak bu müdahale
ile onun dayandigi genel yarar gerekçesi arasinda adil bir dengenin kurulmasi
sartiyla yapilabilecegini; kamu yarari gerekçesi olarak Idare’nin, bu vergi kredilerinin sirketler üzerindeki “düses
etkisini” ve bütçe gelirlerindeki artisi gösterdigini; ancak bu “düses etkilerinin” genisliginin ve dogasinin
hiç bir net arastirmaya dayandirilmadigini; toplam vergi harcamasinin ise,
senelik 350 Milyar Frank’lik bir
istihdam yararina senelik 1 Milyar Frank kadar olacagini; bu nedenlerle, genel
yarara dayandirilamayacak bu vergi kredisi iptalinin 1999 senesi için ayrica
orantisiz oldugunu (308996 (9.5.2012))
hükme baglamistir. Yine Danistay’in içtihatina göre “yeni bir düzenleme söz
konusu oldugunda, hukuki güvenligi saglamak için geçis hükümleri yayinlama
yükümlülügü, düzenleyici islem yapma yetkisine sahip makama düser (…) Söz
konusu kararnamenin hiç bir geçis hükmü içermemesi yüzünden yasanin gerekleri
ve getirdigi yasaklar, yasa yürürlüge girmeden önce yasal olarak kurulmus
sözlesme iliskileri üzerinde karisiklik yaratacagindan ve bu karisiklik, güdülen hedef karsisinda asiri karakter tasidigindan,
hukuki güvenlik ilkesine aykiridir” (288460 (24.3.2006)).
Fransa Yargitayi ise, ilk defa “mesru
güven ilkesi” ifadesini, Vergi Idaresi’ne “dogruluk
ödevi” yükledigi bir kararinda kullanmistir: Vergi idaresi, inceleme
faaliyetlerini “demokratik bir toplumun mükellefinin vergi idaresine karsi
duymasi gerektigi mesru güveni” güvenceleyecek sekilde yürütmelidir (1128
(18.6.1996)). Gerçekten de vergi denetim, af ve tesvik araçlari; kimi sermaye
gruplarini yaratmak ve büyütmek, kimilerini ise küçültmek ve piyasadan silmek
için kullanilabilir[xxxi]. Oao Neftyanaya Kompaniya Yukos Rusya’ya karsi davasinda basvurucu sirket, kendisine yönelik vergisel
islemlerin Devlet tarafindan siyasi bir motivasyonla kendisini yok etmek ve varliginin
kontrolünü ele geçirmek saikiyle yürütüldügünü (IHAS m. 18 ihlalini) ve benzer
durumdaki sirketler karsisinda kendisinin ayrimci muamele gördügünü (IHAS m. 14
ihlalini) iddia etmistir. Ancak IHAM; vergi mercilerinin ya da yarginin,
sirketin vergi planlamasindan, özellikle de hileli olarak kaydedilmis ticari
sirketlere basvurma yolundan bütünüyle haberdar olduklarindan ve bunu yasaya
uygun bulduklarindan bahsedilemeyecegine, dolayisiyla da bu metotlara pasif olarak
tolerans gösterdikleri ya da aktif olarak bunlari onayladiklarinin kabul
edilemeyecegine; sirketin de diger sirketlerin benzer metodu kullandiklarini
veya kendisinin tek hedef seçildigini kanitlayamadigina; bu nedenlerle de
IHAS’in 14’üncü maddesinin Rusya tarafindan ihlal edilmedigine karar vermistir.
Ayni davada IHAM; davanin önemli bir siyasi ilgi
çekmis olmasina karsilik, tespit edilmis hak ihlalleri disinda Rusya’nin, sirketi bitirmek için usul ihlali
yapmadigina; bu nedenle de IHAS’in 18’inci
maddesinin ihlalinin söz konusu olmadigina (Oao Neftyanaya Kompaniya Yukos
& Rusya (8.3.2012), p. 608 vd., p. 659 vd.) karar vermistir. Vergi denetiminin, toplumsal çikar yerine
iktidardakilerin kisisel ve parti çikarlarini saglama araci olarak
kullanilmasinin önüne geçmek için, uluslararasi para kurumlarinin ve çesitli
kurulus ve uzmanlarin Türkiye’ye bagimsiz
gelir idaresi tavsiyesi bulunmaktadir[xxxii].
Mesru güven ilkesinin tanindigi
ülkelerde ve Topluluk Hukukunda ise beklentilere taninan hukuki güvenlik, daha
genistir. Uluslararasi sirketlerce kurulmus bulunan ve bu sirketlere, özellikle
finansal alanda çesitli hizmetler sunan koordinasyon merkezleri, Belçika’da 1982’den beri, yenilenebilir bireysel anlasmalara dayali olarak
avantajli bir vergi rejiminden faydalanmaktadir. Komisyon, ilk basta bunun bir
devlet yardimi olmadigini kabul eder. Ancak Avrupa Birligi Konseyi’nin haksiz rekabete iliskin 1997
tarihli çalismasi, Komisyonu, bu merkezlere uygulanan vergi rejimini yeniden
ele almaya yönlendirmis ve Komisyon, bunlara taninan vergi avantajini devlet
yardimi olarak kabul etmistir. Adalet Divani ise, Komisyon’un kararini iptal etmistir; çünkü karar, anlasma yenileme
talepleri o tarihte askida onay bekler durumda olan koordinasyon merkezlerine
bir geçis süreci öngörmemektedir (C-182/03 ve C-217/03
(22.6.2006), n. 163). Geçis sürecinden kasit; önceden uyarma, yeni hükümlerin
uygulamasinin geciktirilmesi ya da eski ve yeni hükümlerin belli ölçüde
birlikte uygulanmasi olabilir (Delaunay, 2014: 71- 72).
Mesru güven ilkesinin gündeme gelmesi
için, ilkenin yukarida verilen taniminda da ortaya koyuldugu üzere bazi
sartlarin gerçeklesmesi gerekir. Her seyden önce, üzerine güven tesis edilen ve
ani degisiklige ugrayan tavir ve hükümler yeterince açik olmalidir. Idare’nin karmasik, eksik ya da yayinlanmamis
bir isleminin mükellefte yarattigi güvenden bahsedilemez (AD, C-123/89
(27.3.1991)). Bu dogrultuda bir normatif metin, meslek kurallarini düzenleyen
bir metin, Idare’nin ve sözlesmeci diger tarafin her ikisinin de kesin iradesine dayali olarak
kurulmus bir sözlesme ya da bir idari taahhüt; yönetilenin üzerine güven tesis edebilecegi hüküm ve
tutumlardir (Cassia, 2006: p. 17). Yukarida adi geçen karar, Topluluk Hukuku
anlaminda neyin mesru güven yaratmayacagina iliskin bir belirleme de içinde
barindirmaktadir: Ecofin Konseyi’nin, söz
konusu merkezlere taninan vergi avantajinin 2010’a kadar sürdürülecegine iliskin ortaya koydugu siyasi irade
sonucu mükellefte yaratilan güven, hukuki sonuç dogurmaz ve Mahkeme önünde öne
sürülemez (AD, C-182/03 ve C-217/03 (22.6.2006), n. 151).
Diger yandan, uyandirilan güvenin
korunmasi, bu güvenin mesru sayilmasina baglidir. Yani yönetilen, Yönetim’in benimsedigi tutumda bir degisiklik
olacagini öngörebilecek durumda olmadigini ortaya koyabilmelidir; baska bir
deyisle, kamu erklerinin, eski mevzuatin degismeyecegine yönelik bir güven
duygusu olusturdugunu ispat edebilmelidir (Cassia, 2006: 18). Topluluk yargici
bu sarti, hakli beklenti (espérance fondée)
kavrami ile ifade etmektedir. Fransiz tarimsal isletmecilere yapilan dogrudan devlet yardimini 1 Ocak 2000’den baslayarak geriye etkili olarak
%20 azaltan 1 Mart 2000 tarihli bir kararnameyi Fransa Danistayi, bu dogrultuda
mesru güven ilkesine aykiri bulmamistir. Çünkü Hükümet, 17 Mayis 1999 tarihli
Topluluk karari ile izin verilen yardimlar dogrultusunda yapilacak
degisiklikleri daha Mayis 1999’da kamuya
bildirmis ve çiftçi sendikalarinin temsilcisi bir kurum ile de konuyu istisare
etmistir. Bu nedenle “basiretli ve ihtiyatli üreticiler, davaya konu
degisikligi daha 2000 senesi basinin öncesinden öngörebilir kilinmislardir”[xxxiii] (219494 (11.7.2001)).
Mesru güvenin sabit oldugu durumlarda
dahi mutlak bir kamu yarari, yeni düzenlemenin yürürlüge girdigi tarihten önce dogmus ancak henüz tamamlanmamis
durumlar için geçis önlemlerinin kabulüne karsi koyabilir (AD, C-183/95
(17.7.1997), n. 57; AD, 74-74 (14.5.1975), n. 44). Yargicin analizine sübjektif
unsurlarin karistigi akil yürütme
asamasi, iste mesru güvenin sabitligi kabul edildikten sonraki bu asamadir. Yargiçtan istenen, orantililik
denetiminin klasik semasini
uygulayarak, mesru güveni kiran islemin güttügü toplumsal sagligin korunmasi
gibi bir genel yarar[xxxiv] amacinin, önceden mevcut durum ya da
hukukun muhafazasindaki özel yarardan üstün olup olmadigini dogrulamaktir; özel
yararin, genel yarardan daha baskin oldugu hallerde mesru güven ilkesi korunur
(Cassia, s. 21).
Son olarak, “Hukuki durumlarin
güvenligi ilkesi, bir topluluk isleminin baslangiç tarihinin kural olarak
yayinindan önceki bir tarih olarak belirlenmesini engellese de; Divan’in
yerlesik içtihadina göre, ulasilmak istenen amacin bunu gerektirmesi ve
mükellefin yasal güveninin gerektigi gibi korundugu hallerde bu, istisnai
olarak böyle olmayabilir. Bu içtihat, geriye yürümenin, yasanin lafziyla öngörülmedigi, ancak içeriginden
çikan sonuç oldugu durumlar için de uygulanabilirdir”[xxxv] (AD, C-487/01 ve C-7/02 (29.4.2004),
n. 59).
IHAM, mesru güven ilkesini tanimakta
ve kullanmaktadir[xxxvi]. Ancak vergi konusunun dahil oldugu
mülkiyet hakki alaninda bunun yerine kullandigi özel kavram, “mesru
beklenti”dir (espérance légitime): Bir maddi fayda elde
edilecegine iliskin mesru beklenti, IHAS’a ek 1’inci Protokol’ün 1’inci maddesi anlaminda mal sayilir (IHAM, Pine
Valley Developments Ltd ve dig.
& Irlanda (29.11.1991), p. 51; IHAM, S.A. Dangeville & Fransa (16.4.2002), p. 44 vd; IHAM, Marcelle Debar ve dig. &
Fransa).
2.2. Fransa Iç Hukukunda Mesru Güveni
Koruyan Özellikli Hükümler
Mesru güven ilkesi, her ne kadar
Fransa iç hukukunda seklen taninmamis bulunsa da; mevzuati, bu ilkenin aslinda
Vergi Hukuku alaninda uzun süredir taninmis oldugunu gösteren ve hatta ötesine
geçen çesitli özellikli hükümler içerir.
Örnegin, LPF’nin L. 80- A maddesinde, vergi normlarina iliskin Vergi Idaresi’nin kesin biçimde yaptigi yorumlarin mükellefçe Vergi Idaresi’ne ve
yargica karsi- bu yorum yasaya aykiri olsa da- ileri sürülebilecegi
düzenlenmistir. Bu noktada Fransa hukuku, “güvenin mesru sayilmasi” kosulunu içermediginden, Topluluk Hukuku’nun koruma alaninin ötesine geçer.
Mükellef, faaliyetleri esnasinda vergi idaresinin benimsedigi idari yorumun,
kendisine uygulanmasi hakkina sahiptir. Söz konusu düzenlemenin anayasaya
uygunlugu konusunda görüs sormak için Basbakan tarafindan Anayasa Konseyi’ne gönderildigi[xxxvii] süreçte doktrinden pek çok önemli
yazar, maddenin, yetkiler ve normlar hiyerarsisini alt üst ettigini; bu maddeye
dayanarak Idare’ye, tüm yasalarin anlam ve kapsamini
degistirme yetkisi verildigini ve bunun da, vergide esitlik ilkesine halel
getirme riski tasidigini savunmustur (Sauve, 1980).
Bir diger örnek, “önleyici vergi
anlasmalarina” (accords fiscaux
préventifs)[xxxviii] iliskindir. Bunlar arasinda, mükellefin, kisisel durumuna bir kuralin
uygulanabilirligi konusunda idareden görüs istedigi özelge, öznel nitelik
tasir. Özelge, Fransa hukukundaki bu öneminden ötürü artik yayinlanmaktadir.
“Hukuka aykirilik yoktur” özelgeleri, örnek olarak verilebilir. Idare, isletmenin isleminin hukuka uygun
oldugunu yaziyla önceden isletmeye bildirmisse, hukuka
aykiriliklari önleme yöntemlerini artik uygulayamaz. Ekonomik isletmeciler
bakimindan yasal güven kaynagi olan bu uygulama, yabanci isletmecilerin yasal
güvenini artirmaya yönelik “sabit yerlesim yeri özelgesinin" de gösterdigi gibi, önemli ölçüde gelismistir.
“Sabit yerlesim yeri” özelgeleri sayesinde yabanci isletmeler, Fransa ve
yabanci devlet arasinda imzali olan anlasma uyarinca isletmelerinin Fransa’da sürekli bir isletmesi ya da sabit
bir merkezi olup olmadigini güven içinde tespit edebileceklerdir. “Önleyici
vergi anlasmalari” kapsaminda uluslararasi vergilendirmenin önemli meselesi
olan transfer fiyatlandirma ön anlasmalarindan da bahsedilebilir. Vergi idaresi
ve isletme arasinda kurulan transfer fiyatlandirmasi ön anlasmalari, anlasmaya
uygun olarak uygulanmis fiyatlara iliskin daha sonra yapilacak tüm artirimlari
yasaklar (Delaunay, 2014: 50- 51).
Baska bir örnek, mükellefin, vergi
dogrulamalarini önceleyen hak ve güvenceleri alanindan verilebilir. Vergi
Muhakemeleri Kitabi’nin L.10/ 4 maddesine göre Idare, vergi mükellefine, denetimden
önce ve aksi, “hakkin içerigini zedelemesi halinde” (FD, 215649 (5.12.2001))
denetimi yoklukla malul edecek sekilde, vergi denetimine uygulanan temel
kurallari özetleyen “Denetlenen Mükellefin Sarti”ni (charte du contribuable vérifié) ulastirmalidir. Bu metnin içerdigi kurallar, Idare’ye karsi ileri sürülebilir. Idare memurlari, denetim
esnasinda bu kurallara, “eger denetlenen mükellefin hakkini güvencelemeye
yönelikler ise” (FD, 204805 (10.11.2000)) kurallarin yasal dayanagi olmasa dahi
uymak zorundalardir.
Diger bir örnek, vergisel tercihler
konusunda verilebilir. Vergisel tercih, vergi bakimindan belirli bir hukuki
durumda konumlanmis mükellefe, vergi kanununca taninmis bir tercihte- beklenecegi
üzere kendisine en az vergiyi yükleyecek tercihte- bulunma hakkidir; onu ve Idare’yi baglar (Delaunay, 2014: 52).
Fransa’da mesru güven ilkesi kapsaminda söz edilmesi gereken bir
diger madde, çok degisken alanlardan biri olan insaat
alaninda lafzi ile insaatçinin vergisel durumunu süreli olarak sabitleyen Sehircilik
Kanunu’nun (Code de l’urbanisme[xxxix])
ilgili maddesidir[xl].
Danistay’in
da vergi hukuku alanina kattigi, mesru güveni korur özellikte kurallar vardir.
Bunlardan bir tanesi, herhangi bir yasal ya da idari düzenleyici isleme dayanmamasina
ragmen vergi borçlarinin taksitlendirilmesine iliskin bir kararin, mükellef
lehine hak dogurucu nitelikte taninmasidir (129460 (18.3.1994)). Mesru güven
ilkesini, daha önce açiklandigi üzere[xli] Fransa’da ilk defa yorumlayarak hukuk yaratan
mahkeme olan Strasbourg Idare Mahkemesi ise, yine baska bir hukuk yaratici
kararinda Idare’yi, ikmalen vergi tarhindan
vazgeçtigini mükellefe bildirmemesinden dolayi mahkum etmistir. Oysa hiç bir
usul mevzuati, Idare’ye böyle bir görev yüklememektedir. Ancak Mahkeme,
mükellefin “ilgili düzeltmelerin kendisine tebliginden, zamanasimi süresi
dolana kadar mesru bir endise” duyacagini (Buclin (14.5.1996)) kabul
etmistir.
Bu
son kararin da örneklendirdigi üzere, mükellefin mesru güveninin
korunmasinin en etkili yöntemlerinden birisi, kamu makamlarinin sorumlu
kilinmasidir. Baska bir örnek kararda Danistay, bir bucak baskaninin, mükellef
nezdinde vergi muafiyeti taahhüdünde bulunmasi, buna karsilik belediye
meclisinden çikan kararin, mükellefin tâbi oldugu verginin yarisi oraninda
istisna öngören bir düzenleme olmasi hali için, tutulmamis sözden bucagin
kusurlu sorumluluguna hükmetmistir (29146 (12.10.1984)).
SONUÇ
Mesru
güven ilkesi, sübjektif karakterli beklentilere hukuki koruma tanimasi yönü
ile, objektif karakterli yasallik ilkesiyle karsi karsiya gelmektedir.
(Hukukun)/ Devletin[xlii] varlik nedeninin, insan haklarini
gerçeklestirmek oldugu (Kuçuradi, 1998: 24) ve toplumsal yasamda çatisan insan
haklarinin sinirlanmasinda, öncelikli hak- ikincil hak kriterinin kullanildigi
(Kaboglu, 2006: 88) bilgileri göz önünde bulunduruldugunda sorun, ilkelerin
garantiledigi insan haklarinin önceligi- ikincilliginin tespitinde
kilitlenmektedir.
Objektiflik,
düsünen bir özneden arî sekilde hüküm ifade etmeyi kasteder (Trésor de la
Langue française informatisé). Hak öznesinin düsüncesinin hakliliginin (Idare ya da
yargi yerince/ sübjektif) degerlendirilmesine[xliii] lüzum birakmaz. Bu sayede, yukarida
açiklandigi kapsamda yasa niteligi tasiyan hukuki düzenleme, piyasada ayrimci
muamele görme riskini baskilar.
Mesru
güven ilkesi ise, esas olarak, mülkiyet (mülkiyete iliskin gelecek beklentisi)
hakkinin beklenmedik bir idari ya da
yargisal yorum ya da yasa degisikligi ile sinirlanmasi söz konusu oldugunda
devreye girer. Beklenmedik bu degisikligin yöneldigi kamu yarari amaci
karsisinda bununla çakisan mülkiyet hakki arasinda hangisi lehine nasil
sinirlama yapilacagi, bunlarin agirligina göre takdir edilecektir.
Yasallik
ilkesi disinda hukuk devletinin dayandigi öteki sacayaklari, bagimsiz ve
tarafsiz yargi ile kamu yetkililerinin sorumlulugudur (Tanör ve Yüzbasioglu,
2002: 105). Yasallik ilkesi ve mesru güven ilkesinin garantiledigi haklar, ilk
bakista çatismaz gözükmektedir. Ancak, devlet görevlilerinin, kendilerini
hukukla bagli hissetmedikleri ülkelerde mesru güven ilkesini hukuki dayanak
alarak verilen kararlar, serbest piyasa dengesini bazi aktörler lehine ve
digerleri aleyhine bozma ve mülkiyet hakki bakimindan ayrimciliga ugramama
hakkini gündeme getirme riski tasirlar.
Fransa’da toplumda gelisen kolektif bilincin;
devlet görevlilerinin, yetkilerini kötü ve kötüye kullanma ihtimalini gün
geçtikçe azalttigi ifade edilmektedir. Mükellefler, devletin mali sorumluluguna
ve cezai planda devlet görevlilerinin kisisel sorumluluguna gitmektedirler.
Bagimsiz iç denetim ve Sayistay’in ve Meclis Komisyonlari’nin yaptiklari basta
olmak üzere dis denetimin yogunlasmasi da Devlet görevlilerine, hukuki, belgeli
ve sabit bir zeminde hareket etmekte dogrudan çikarlari bulundugunu
göstermektedir (Lieb ve Heurtier, 2014: 20). Son olarak, mükelleflerin siyasi
ve idari bilinçlenmesinden bahsetmek gerekir: Artik bir vergi normu; ancak
açiklanabilir ve mükellefler ile tartisilarak hatta ortak sekilde hazirlanmis
olmasi halinde kabul edilmektedir (Lieb ve Heurtier: 21).
KAYNAKÇA
AD, 7.6.2005, C-17/03.
AD, 14.5.1975, 74/74.
AD, 22.3.1961, 42 ve 49/59.
AD, 30.9.1998, T.43/97.
AD, 5.2.1997, T-211/95.
AD, 19.5.1983, 289/81.
AD, 9.2.1994, T.3/92.
AD, 22.6.2006, C-182/03 ve C-217/03.
AD, 17.7.1997, C-183/95.
AD, 29.4.2004, C-487/01 ve C-7/02.
AD, 25.1.1979, 98/78.
Akillioglu, T., Kamu Yarari Kavrami Üzerine Düsünceler, Amme Idaresi Dergisi, 24 (2), s. 3- 15.
Allegre, G., Plane, M. ve Timbeau, X., 2012, Réformer la fiscalité du patrimoine, Réforme fiscale,
G. Allègre ve M. Plane (ed.), Paris: OFCE, s. 231-
261.
Avrupa Komisyonu, Türkiye 2013 Yili Ilerleme
Raporu, 2013,http://www.ab.gov.tr/files/2013%20ilerleme%20raporu/2013_ilerleme_raporu_tr.pdf (18.12.2015).
Fransa Anayasa Konseyi (AK), 22.7.1980, 80-119
DC.
AK, 7.11.1997, 97-391 DC.
AK, 18.12.1998, 98-404 DC.
AK, 29.12.2005, 2005-530 DC.
AK, 14.5.1980, 80- 113 L.
AK, Janvier 2013: Le rétroactivité fiscale dans la
jurisprudence du Conseil constitutionnel, http://www.conseil-constitutionnel.fr/conseil-constitutionnel/francais/a-la-une/janvier-2013-la-retroactivite-fiscale-dans-la-jurisprudence-du-conseil-constitutionnel.135573.html (18.12.2015).
T.C. Anayasa Mahkemesi (AM), 28.2.2013, E. 2011/ 21, K.
2013/ 36 (28.2.2013), Resmî Gazete (RG.) 6.3.2014.
Akdeniz, G., 1968, Vergi Kanunlari ve Vergi Anketleri, Maliye
Arastirma Merkezi Konferanslari, 15, http://www.journals.istanbul.edu.tr/iumamk/article/view/1023015041/1023014248 (18.12.2015), s. 19- 32.
AM, E. 2007/ 76, K. 2008/ 46 (24.1.2008), RG. 19.3.2008.
AM, 21.9.2004, E.2002/100, K.2004/109, Anayasa Mahkemesi
Kararlari Dergisi, Sayi (S.) 42, s.93- 210.
AM (Bireysel Basvuru (BB)), 12.11.2014,
2014/6192, RG. 21.2.2015.
AM, 14.4.2011, E. 2009/ 63, K. 2011/ 66, RG. 23.7.2011.
AM (BB), 19.12.2013, 2013/ 817, RG. 7.1.2014.
AM, 22.11.2012, E. 2011/ 86, K. 2012/ 183, RG.
4.12.2013.
AM, 28.9.1988, E. 1988/ 12, K. 1988/ 32, RG.
11.12.1988.
AM (BB), 11.12.2014, 2013/ 3245, R.G. 12.5.2015.
AM, 6.7.1995, E. 1995/ 6, K. 1995/ 27, RG.
2.2.1996.
AM (Bireysel Basvuru), 26.6.2014, 2013/ 3063,
RG. 11.9.2014.
AM, 11.9.2014, E. 2013/ 116, K. 2014/ 135, RG. 24.6.2015.
AM, 27.3.2014, E. 2013/ 158, K. 2014/ 68, RG. 9.4.2014.
Bellamy, R., 2007, Political Constitutionalism. A
Republican Defence of the Constitutionality of Democracy, Cambridge:
Cambridge University Press.
Berksoy, I., 2013, Siyasi Partilerinin Finansmani
Üzerinden Türkiye Için Bir Demokrasi Ölçümü, Vergi Hukukuna Genç Yaklasimlar,
B. Yalti (ed.), Istanbul: XII Levha, s. 53- 93.
Bouvier, M., 2014, Les “accords fiscaux préventifs”, Revue française de finances publiques, 127, s. 19- 29.
Breton, J. M., 2003, Légalité et Etat de droit: statut
et perception du juge de l’administration, Revue électronique Afrilex, 3, http://afrilex.u-bordeaux4.fr/sites/afrilex/IMG/pdf/3dos5breton.pdf (18.12.2015), s. 69- 97.
Cahn, O., 2011, Regard comparé sur le régime britannique, La sécurité fiscale, J. Buisson (ed.), Paris: L’Harmattan, s. 97- 136.
Cassia, P., 2006, La sécurité juridique, un “nouveau” principe général du droit aux multiples
facettes, Receuil Dalloz, chronique, s. 1190- 1202.
T.C. Cumhurbaskanligi Devlet Denetleme Kurulu, 2006, Toprak
Mahsülleri Ofisi (TMO) Genel Müdürlügünün 2002, 2003, 2004 Yillari Eylem ve
Islemlerinin Arastirilip Denetlenmesine Iliskin Rapor, 22.3.2006, 2006/3.
T.C. Cumhurbaskanligi Devlet Denetleme Kurulu, 2010, Kamuya Yararli Dernek Statüsünün Irdelenmesi
ile Kamuya Yararli Derneklerle Ilgili Is ve Islemlerin Degerlendirilmesi (sadece Sonuç Bölümü
yayinlanmistir), 17.2.2010, 2010/1.
La Constitution de la Belgique fédérale, 17 Subat 1994, http://www.senate.be/doc/const_fr.html.
Danistay Içtihatlari Birlestirme Kurulu (DIBK),
10.4.2001, E.2001/1, K.2001/4 (10.4.2001), Danistay Kararlar Dergisi, S. 2,
s.83.
Delaunay, B., Faut- il reconnaître un principe de
confiance légitime en droit fiscal?, 2011, La sécurité fiscale, J. Buisson (ed.), Paris: L’Harmattan, s. 39- 74.
Fouquet, M. O., 2008, Améliorer la sécurité juridique des relations
entre l’Administration fiscale et les contribuables: une nouvelle approche, Bütçe Kamu Hesaplari ve
Kamu Fonksiyonu Bakanligi’na sunulan rapor, Haziran 2008, http://www.ladocumentationfrancaise.fr/var/storage/rapports-publics/084000360.pdf (18.12.2015).
Fransa Danistayi (FD), 9.3.2001, 210944.
FD, 9.5.2012, 308996.
FD, 24.3.2006, 288460.
FD, 11.7.2001, 219494.
FD, 5.12.2001, 215649.
FD, 10.11.2000, 204805.
FD, 18.3.1994, 129460.
FD, 12.10.1984, 29146.
Fransa Ulusal Arsivi, Maison Dreyfus Fre`res et Compagnie, http://www.archivesnationales.culture.gouv.fr/camt/fr/egf/donnees_efg/28_AQ/28_AQ_INV.pdf (18.12.2015).
Fransa Yargitayi (FY), Hukuk Dairesi,
Dreyfus Frères & Cie, 13.3.1895, http://www.juricaf.org/arret/FRANCE-COURDECASSATION-18950313-JURITEXT000007072485 (18.12.2015).
Freedom House, Freedom of the Press, 2014, https://freedomhouse.org/report/freedom-press/freedom-press-2014 (18.12.2015).
Godefridi, D., 2003, L’égalité devant la loi dans les
jurisprudences de la Cour d’arbitrage de Belgique et de la Cour Suprême des
Etats- Unis, Revue internationale de droit comparé, 55 (2).
Günes, G., Verginin Yasalligi Ilkesi, 2. Baski,
Istanbul: XII Levha.
Hamzaçebi, M. A., 2011, Kanun Yapim Süreci Sempozyumu,
17.1.2011 Ankara: TBMM, http://www.tbmm.gov.tr/yayinlar/Kanun_Yapim_Sureci_Sempozyumu/sempozyum.pdf (18.12.2015), s. 203-
208.
Herrera, C. M., 1994, Quelques remarques à
propos de la notion d’Etat de droit, L’Homme et la société, 113 (3), s. 89- 103.
Izdebski, Z., 1966, Du pouvoir quasi législatif du gouvernement
dans la République populaire de Pologne, Revue
internationale de droit comparé, 18 (4).
IHAM, Rosemarie BRÜGGEMANN ve Adelhaid SCHEUTEN & Almanya
Federal Cumhuriyeti, Kabul edilebilirlige iliskin 19 Mayis 1976 tarihli karar.
IHAM, Malone & Birlesik Krallik, 2.8.1984.
IHAM, Rotaru & Romanya, 4.5.2000.
IHAM, Sunday Times & Birlesik Krallik,
26.4.1979.
IHAM Silver ve digerleri karari & Birlesik
Krallik, 25.3.1983.
IHAM, Rehaf Partisi- Türkiye, 13.2.2003.
IHAM, Stefanica ve digerleri & Romanya,
2.11.2010.
IHAM, Tudor Tudor & Romanya, 24.6.2009.
IHAM, Golder- Birlesik Krallik, 21.3.1975.
IHAM, Fredin- Isveç (No. 1), 18.2.1991.
IHAM, Kjartan Asmundsson- Izlanda, 30.3.2005.
IHAM, Oao Neftyanaya Kompaniya Yukos &
Rusya, 8.3.2012.
IHAM, Unédic & Fransa, 18.12.2008.
IHAM, Isik & Türkiye, 16.6.2009.
IHAM, Lykourezos & Yunanistan, 15.6.2006.
IHAM, Pine Valley Developments Ltd ve digerleri & Irlanda,
29.11.1991.
IHAM, S.A. Dangeville & Fransa, 16.4.2002.
IHAM, Marcelle Debar ve digerleri & Fransa, 4.1.2012.
Jammoussi Azaiez, S., La clôture de la vérification fiscale, Magazine des lois
fiscales, 7, s. 321- 343.
Kaboglu, I. Ö., 2015, Anayasa Hukuku Dersleri (Genel
Esaslar), 10. Baski, Istanbul: Legal.
Kaboglu, I. Ö., 2002, Özgürlükler Hukuku, 6. Baski, Ankara: Imge Kitabevi.
Kaneti, S., 1989, Vergi Hukuku, 2. Baski,
Istanbul: Filiz Kitabevi.
Kelsen, V. H., 1926, Les rapports de système
entre le droit interne et le droit publique, R.C.A.D.I., 14.
Kuçuradi, I., 1998, Yirmibirinci Yüzyilin Esiginde
Demokrasi Kavrami ve Sorunlari, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Dergisi, Cumhuriyetimizin 75. Yili Özel Sayisi.
Kurban, D. ve Sözeri, C., 2012, Iktidarin Çarkinda Medya: Türkiye’de Medya Bagimsizligi ve
Özgürlügü Önündeki Siyasi, Yasal ve Ekonomik Engeller, Istanbul: TESEV.
Lieb, J. P. ve Heurtier R., 2011, Propos introductif à la sécurité juridique en matière fiscale, La sécurité fiscale, J. Buisson (ed.), Paris: L’Harmattan, s. 13- 35.
Livre des procédures fiscales (Code
général des impôts), http://www.legifrance.gouv.fr/affichCode.do;jsessionid=A4C9CE6746DC6849AD29935DF8737912.tpdila14v_2?cidTexte=LEGITEXT000006069583&dateTexte=20151204 (18.12.2015).
Mairot de la Motte, A., Faut-il réecrire le Code général des impôts?, La sécurité fiscale, J. Buisson (ed.), Paris: L’Harmattan, s. 75- 96.
Milanovic, B., 2012, Global Income
Inequality by the Numbers: In History and Now, The World Bank, http://go.worldbank.org/LBRVP2O5T1 (18.12.2015).
Monnier, J. M., 2006, L’Impôt et La Contrainte ou La
Dialectique de l’Autonomie et de la Responsabilité, European Journal
of Economic and Social Systems, 19 (1), s. 99- 110.
Moreau De Jonnes, A., 1834, Etudes statistiques sur
l’Etat et les progrès de la société en France, Journal des travaux
de la société française de statistiques, 4 (10), Paris: La
société, s. 157- 160.
Morin, J. Y., 1996, La “prééminence du droit” dans l’ordre juridique
européenne, Theory of International Law at the
Threshold of the 21st Century, Kluwer Law International, J. Makarczyk
(ed.), The Netherlands: Brill Nijhoff, s. 643- 689.
Neumark, F., 1975, Vergi Politikasi, I. F.
Cankorel (çev.), Istanbul: Filiz.
Öncel, M., Kumrulu, A. ve Çagan, N., 2009, Vergi
Hukuku, 17. Baski, Ankara: Turhan Kitabevi.
Saban, N., 2014, Vergi Hukuku, 6. Baski, Istanbul:
Beta.
Sabuncu, Y., 2006, Seçim Barajlari ve Siyasal
Sonuçlari, Ankara: Anayasa Mahkemesi Yayinlari.
Sözeri, C.,
Türkiye’de Medya Sahipligi ve Getirileri, 2013, T24 (internet
gazetesi) 18.11.2013, http://t24.com.tr/haber/turkiyede-medya-sahipligi-ve-getirileri/244181 (18.12.2015).
Tanör, B. ve Yüzbasioglu, N., 2002, 1982 Anayasasina
Göre Türk Anayasa Hukuku, 3. Baski, Istanbul: Yapi Kredi Yayinlari- 1447.
Sezer, A. N., 18.6.2001, Rtük Yasasi Veto Gerekçesi,
B.01.0.KKB.01, KAN.KAR:39-18/A-1-2001-427, http://tccb.gov.tr/basin-aciklamalari-ahmet-necdet-sezer/1720/4729/rtuk-yasasi.html (18.12.2015).
Sutto, C., 1967, A l’origine des Etats généraux, Revue d’histoire
de l’Amérique française, 21 (2), http://id.erudit.org/iderudit/302667ar (18.12.2015), s. 185-
198.
Union Interparlementaire, Programme des Nations Unies
pour le Développement, Institut de la Banque Mondiale ve
Fonds des Nations Unies pour la Femme, 2004, Parlement, Budget et Genre,
Cenevre: IPU.
Woehrling, J. M., 2012, Les principes de sécurité juridique et de confiance
légitime dans la jurisprudence administrative
française, AJAFIA Sempozyumu, 2012 Lyon, http://www.agatif.org/incontri/2012-Lyon.htm (18.12.2015).
Yalti, B., 2006, Vergi Yükümlüsünün Haklari,
Istanbul: Beta.
[ii] “Keyfîlik; yöneticilerin, baski kurma, engelleme, manipüle etme ya da farkli görüs veya
çikar gruplarini yok sayip ya da onlara esit ilgi ve saygiyi göstermeden
yönetilenler üzerinde etki kurma kapasitesidir. (…) Keyfî hareket etme
kapasitesi, üç sekilde sonuçlanir: Birinci olarak, bildigini okuyan ya da
kaprisli hükümetler ortaya çikartir. Bunun sonucunda, siyasette bir tutarlilik
ya da uyum söz konusu olmaz ve insanlar, nasil hareket etmeleri gerektigini
kestiremezler. Örnegin, o güne kadar itiraz edilemez bir konu, yöneticinin hosuna
gitmemeye basladigi veya bu konuda bir hassasiyet gelistirdigi için bir anda ve
bariz bir neden olmadan cezai yaptirima baglanabilir. Aslinda bu tür keyfîlik,
daha çok yarginin sinirlanmamis takdir yetkisinden kaynaklanmaktadir. Kötü ya
da adil olmayan bir uygulamayi düzeltecek iyi bir karar dahi, keyfî olarak
alinabilmekte ise, mevcut beklentileri hiç bir uyari ya da danisma olmaksizin
alt üst ederek, adaletsizlige neden olabilir. Ikinci olarak, kisilerin hakli
beklenti ve ihtiyaçlarinin katiksiz kötücüllükten ya da bir digerinin çikarlari
için çignenmesi ya da yok sayilmasi durumlarinda oldugu gibi, zulme neden
olabilir. Ve son olarak, sistematik biçimde keyfî kararlar alabilen bir
yöneticinin varligi, tahakkümle (baskiyla) sonuçlanir. Keyfî
müdahale gücü, hiç bir zaman mutlak degildir. Hiç bir etkili kimse; ne zaman,
nerede, nasil ve kime müdahalede bulunacagini her zaman diledigi gibi seçemez.
Buna karsilik, müdahale potansiyeli bulundugu sürece, yöneticinin tahakkümü altindayiz demektir. Yönetilen, yöneticilerinin gücüne sürekli korkuyla karisik bir
saygi duyar hale gelir; onlarin bir sonraki adimini tahmine çalisir, kendisini
onlarin öfkelerinden kaçma ya da hosgörülerini kazanma çabasi içinde bulur.” (BELLAMY, 2007: 58).
[iii] Hukuk devleti nosyonunun tarihî gelisimi için bkz. HERRERA, 1994: 89- 103; MORIN, 1996: 643 ve devamindaki sayfalar (vd.).
[iv] Kapitalist sistemde gelir dagilimi, çalismaya ve
basariya bagli olarak gerçeklesmez. Çünkü ekonomik bakimdan üstün durum,
tekellesme ve piyasa oyunlari; üretim sürecinde kisiler arasinda firsat ve
olanak esitsizligi yaratir (ÖNCEL ve dig., 2009:
53). Üretim gerçeklestikten
sonraki asamada ise, yaratilan katma degerin önemli bir kismindan çalisanlar
(isçi ve memur statüsündeki kisiler) degil; sermaye gelirleri olan kâr, kira ve
faiz adlari altinda baska kisiler faydalanir (ALLEGRE ve dig., 2012: 238). Bunun sonucu olarak, dünya ölçeginde gelirlerin yarisini,
%8 kullanmakta; kalan yarisi ise, %92 arasinda paylasilmaktadir (MILANOVIC, 2012: 8). Ekonomik sistemin, servet ve gelir
dagilimina küçük bir azinlik lehine esitligi
bozucu bu müdahalesine ragmen; bu müdahalenin mali politikalarla hafifletilmesi
konusu, “kisisel etik” ya da “toplumsal baglar” mefhumlariyla
iliskilendirilerek ele alinmaktadir (Örnek olarak bkz. MONNIER, 2006: 105-
106). Kapitalist sistem öncesi ve 1789 Devrimi’ne giden yoldaki üç
katmanli toplumda da benzer bir bölüsüm tablosu vardir. Fransa’da toplumun %2’sini temsil eden ruhbanlar
ve asiller (imtiyazlilar), toplumsal gelirin yarisini kullanmakta; diger yarim
ise, toplumun %98’ini olusturan üçüncü tabaka arasinda bölüsülmektedir (DE
JONES, 1834: 105- 108).
[v] Kamu parasinin keyfî olarak harcanmasi ya da kamu
gelirinden keyfi olarak vazgeçilmesi sonucu bu keyfilikten faydalandirilan
siyasi olusum ya da söylemler, çok pahali olan yazili ve görsel basin
araciligiyla, rakipleri hilafina kendilerini tüm toplum nezdinde görünür
kilabilir ve siyasi ve ekonomik sistemin belirleyicisi olabilirler (Türkiye’deki benzer durum için
bkz. Berksoy, 2013: 58 vd.). Vergi denetim, af ve tesvik araçlari; kimi sermaye
gruplarini yaratmak ve büyütmek, kimilerini ise küçültmek ve piyasadan silmek
için kullanilabilir. Medya gruplarinin gazetecilerce degil, ama farkli
alanlarda da ekonomi içerisinde aktif, büyük yatirimlari (kazançlari ve
riskleri) bulunan kisilerce isletildigi ve bunlarin, kamu ihalelerine
katilmalarinin serbest oldugu Türkiye gibi bir ülkede kamu parasinin keyfî
kullanimi; bunlari, yöneticilerle iyi geçinme çabasina sürükleyebilir. Bunun
sonucu olarak haber alma hakki engellenen halk, gündem konusunda ancak
kendisine sunulani ve sunuldugu sekliyle bilebilir. 2014’te Özgürlük Evi (Freedom House); Türkiye’yi “basinin yari özgür oldugu ülkeler” kategorisinden,
“basinin özgür olmadigi ülkeler” kategorisine düsürmüstür (Freedom House, 2014). Benzer elestiriler, Türkiye 2013 Yili Ilerleme
Raporunda da yer almistir (Avrupa Komisyonu, 2013: 52- 53, 65). Türkiye’de Radyo ve
Televizyonlarin Kurulus ve Yayinlari Hakkinda Kanun’da (R.G. 20.4.1994- Kanun
No: 3984) 2001 senesinde yapilan degisikliklerin haber alma ve haber verme özgürlügü
aleyhine getirdigi sinirlamalara iliskin bkz. T.C. Cumhurbaskanligi
B.01.0.KKB.01, KAN.KAR:39-18/A-1-2001-427 (18.6.2001); Danistay Içtihatlari
Birlestirme Kurulu (DIBK), E.2001/1, K.2001/4 (10.4.2001); AM, E.2002/100,
K.2004/109 (21.9.2004); Sözeri, 2013. Ayrica bkz. Kurban ve Sözeri, 2012.
[vi] Dönemin meclis adi altindaki yapilari ile günümüz
meclisleri özdeslestirilemez (Bkz. Suttu, 1967: 185- 198.
[vii] Bu kapsamda sikça örnek olarak verilen metin, Magna
Carta’dir.
[viii] Bkz. Kaboglu, 2015: 191- 192; Sabuncu, 2006: 193, 195-
197.
[ix] Bkz. Berksoy, 2014: 41 vd.
[x] Türkiye’de yasallik ilkesinin degeri konusunda ayrica bkz.
Kaboglu, 2006: 158 vd.
[xi] Tarihî bilgi: Çesitli devlet fonksiyonlarinin, hangi
organlara ait oldugunu tarihte tespit etmek için, çesitli kriterler
üretilmistir. Hukuk devleti anlayisinin köklü bir geçmisinin bulundugu Almanya’da genel ve soyut normlar
anlayisi, her bireysel kararin temeli olarak uzun süredir bilinmekteydi. Ancak
yasalarin seklî- maddi seklinde ayrimi, kökeninde baska bir soruna dayanmaktadir. O dönemde, bir kuralin
genelligi ve soyutlugu, ona maddi yasa adini vermek için yeterli degildi. Maddi
yasanin ayirt edici kriteri, genel ve soyut karakterinde degil; özel
içerigindeydi. Seklî kanun- maddi kanun ayrimi, Alman hukuk bilimi tarafindan,
yasama gücünün Alman monarklarin elinden 19. yüzyilda kismi olarak temsili
organlarin eline geçisi döneminde yaratilmistir. “Kanun” kavraminin kullanimi,
yasama gücünün bir kismi prensin elinde kalmis olsa da, yasama organinin
islemleri ile sinirlanmistir. Ayni anda, “seklî anlamdaki” bu yasalar, “maddi
anlamdaki”, yani vatandaslarin özgürlügüne ve mülküne degen bütün yasalari da
içermelidir. Bu sonuncusu, zamanla vatandaslarin “haklari” kavrami ile
karsilanmaya baslanmistir. Bu haklara dokunan tüm düzenlemeler, ancak bir seklî
yasa ile yapilabilir. Weimar Cumhuriyeti döneminde parlamento, yasama gücünün
tek sahibi olmustur. Kanunun verdigi özel bir yetkilendirme olmadigi müddetçe,
hükümetin yayinladigi genel normlar, vatandaslar için baglayici degildir;
bunlar, hukuk kurali niteligine sahip olmayan, devlet görevlilerine yönelik
açiklamalardir. Bu sartlarda, seklî kanun- maddi kanun ayrimi, polemik degerini
kaybetmistir. Vatandaslarin haklarini etkileyen kurallar, hukuken yasama yolu
disinda baska bir yol ile konamayacaklardir (Izdebski, 1966: 879, 880).
[xii] Burada, Hukuk yaraticilari kastedilmektedir. Hukuk,
nihayetinde kendi basina ortaya çikan ve isleyen bir mekanizma degildir; insan
ürünüdür. Ancak Hukuk yaraticilarinin çogulculugu, çogulculugun beraberinde
getirdigi karsi güç ve denetim mekanizmalari ile Hukuk’u bir ölçüde
mekaniklestirerek, tek bir kisi ya da tek bir grubun bunun üzerinde diledigi
degisiklikleri yapabilme keyfîligini sinirlamistir. Hukuk yaraticilarinin
çogulculugundan kasit sudur: Bir kere, ulusal düzeydeki tüm hukuk kurallarinin
ve kisilerin, normlar hiyerarsisi ilkesi sayesinde kendisine uygun hareket
etmek zorunda oldugu anayasalar; diger hukuk kurallarina kiyasla, çogunlukla
daha fazla kisinin mutabakati, yani daha fazla katilimla yapilirlar. Bu nedenle
daha ortak akil ürünüdürler. Erkler ayriligi ilkesi sayesinde ulusal düzeyde
ortak akil olusturma sürecinde, ulusal düzeydeki anayasa yargici da etkindir.
Insan haklarinin ya da insanin, uluslararasi deger kazanmasi ve bu durumun,
ulusal anayasalarda düzenlenmesi; daha fazla aklin, ona (insana) uygulanacak
hukuk üzerinde mutabik kalmasini sart kosmustur. Bu sayede, Uluslararasi Insan
Haklari Hukuku ve bunun tüm yaraticilari (uluslararasi insan haklari
kuruluslari, uluslararasi insan haklari yargiçlari, tüm ülkelerin anayasa
yargiçlari, doktrin); dünya üzerindeki her kisiye uygulanacak hukuk konusunda
karsi güç ve denetim islevi görerek, insan haklarinin güvencesi olmaktadir.
Kurucu iktidar, kurucu iktidarin kullaniminin uluslararasilasmasi, anayasalar,
anayasal degerde kaynaklar ve hak ve özgürlüklerin ulusal ve uluslararasi
güvence sistemi konularinda bkz. Kaboglu, 2015: 22 vd., 223 vd. ve 274 vd.
[xiii] Bkz. IHAM, Rosemarie BRÜGGEMANN ve Adelhaid SCHEUTEN
& Almanya Federal Cumhuriyeti, (19.5.1976), 120; IHAM, Malone & Ingiltere (2.8.1984) p. 66- 68; IHAM, Rotaru & Romanya (4.5.2000), p.
52.
[xiv] Esitsiz muamele konusunda öncelikli risk grubu,
azinliklar oldugundan; çesitli anayasalarda, esitligin düzenlendigi maddede
azinliklar vurgusu bulunur. Örnegin, esitlik ilkesi, Belçika Anayasasi’nin 11’inci maddesinde
düzenlenmistir. Bu maddede, hak ve özgürlüklerden ayrimcilik olmaksizin tüm
Belçikalilar’in faydalanabilmesi için kanunlarin ve kararnamelerin, özellikle
ideolojik ve felsefi azinliklarin hak ve özgürlüklerini güvence altina alacagi ifade edilmistir (La Constitution de la Belgique fédérale (17.2.1994)).
[xv] Parantez içi, bana ait açiklama.
[xvi] R.G. 27.2.2008- Kanun No: 5736.
[xvii] Bkz. Dernekler Kanunu (R.G. 23.11.2004- Kanun No: 5253),
m. 27 ve Dernekler Yönetmeligi (R.G. 31.3.2005) m. 48 ile Bazi Kanunlarda
Degisiklik Yapilmasi ve Vakiflara Vergi Muafiyeti Taninmasi Hakkinda Kanun
(R.G. 7.8.2003- Kanun No: 4962) m. 20.
[xviii] Örnek olarak bkz. Gelir Vergisi Kanunu (R.G. 6.1.1961-
Kanun No: 193) m. 89/ 4 ve m. 94; Kurumlar Vergisi Kanunu (R.G. 21.6.2006-
Kanun No: 5520) m. 5/ 1/ i ve m. 10/ 1/ c, ç, d; Gümrük Kanunu (R.G. 4.11.1999-
Kanun No: 4458) m. 167/ 7’ye göre çikartilan Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve
Istisna Taninacak Haller Hakkinda Karar (R.G. 5.2.2000- Karar no: 2000/53) m.
51; Katma Deger Vergisi Kanunu (R.G. 2.11.1984- Kanun No: 3065) m. 17/ 1, 2;
Veraset ve Intikal Vergisi Kanunu (R.G. 15.6.1959- Kanun No: 7338) m. 3/ a;
Harçlar Kanunu (R.G. 17.7.1964- Kanun No: 492) m. 59/ b; Emlak Vergisi Kanunu
(R.G. 11.8.1970- Kanun No: 1319) m. 4/ e ve 14/ c; Damga Vergisi Kanunu (R.G.
1.7.1964- Kanun No: 488) (2) Sayili Tablo/ V/ 17. Bu daginik ve karmasik
mevzuat nedeniyle sivil toplum kuruluslarinin, kendilerine taninan mali
avantajlari bütün olarak görmeleri mümkün degildir.
[xix] Parlamentonun, yapmasi gerektigi halde kural koymamasi
(inertie parlementaire), ihmal yoluyla anayasaya aykirilik olusturur ve bu, bir
çok ülkede anayasaya uygunluk denetimine tâbidir. Türkiye’de yasayicinin ihmalleri,
Anayasa Mahkemesi’nin denetimine tâbi kilinmadigindan ve Mahkeme de bu
denetimi yapmayi reddettiginden, yasayici düzenleme yapmayarak (malî yardimda
ayrimcilik yasagi gibi) anayasal gereklerin uygulanmasini engelleyebilmektedir.
Buna karsilik Türkiye yasama organinin hareketsizligi, hak ve özgürlükler
alaninda IHAM denetimine tâbidir (Kaboglu, 2015: 326- 327).
[xx] Türkiye’de Bakanlar Kurulu’na vergi oranini belirleme
konusunda T.C. Anayasasi m. 73/ 4’te taninan istisnai yetkiyi yasama organi, yetki
yasasinda belirledigi genis alt ve üst sinirlar ile fiilî bir vergi koyma ve
kaldirma yetkisine dönüstürmekte; Bakanlar Kurulu, bu yetkiyi yasama organinca
kendisine taninan genislikte kullanmakta; Anayasa Mahkemesi de bu tür yetki
yasalarinda Anayasa’ya aykirilik bulmamaktadir (Bkz. Kaneti, 1989: 35; SABAN,
2014: 51; GÜNES, 2008: 165).
[xxi] Örnek olarak bkz. Fransa Vergi Muhakemeleri Kitabi (Livre des procédures fiscales (LPF)) m. 50 ve 51; Tunus Vergisel Hak ve Usuller Yasasi m. 38/ 2 (aktaran: Jammoussi Azaiez, 2012: 334). “Mükellef, faaliyetlerini planlayamaz; çünkü ekonomik
kararlar, ancak kesin ve açik verilere dayanilarak alinabilir. Sürekli yeni bir
dogrulama tehdidi, ekonomik planlama ile bagdasmaz. Diger yandan, ard arda
gelen incelemer, Sfax Mahkemesi içtihatinda geçen kavramlarla, mükellefte, “hükümlü oldugu hissi”ni
uyandiran bir psikolojik baski yaratabilir” (aktaran: Jammoussi Azaiez, 2012: 335).
[xxii] Hukuk devletlerinde hukuk kurallari, sagladigi ayni
güvenceler ile, normlar hiyerarsisi adi verilen bir piramit seklinde yapilanir.
Normlar hiyerarsisinin tepesinde bulunan Anayasa, Uluslararasi Sözlesmeler ve
Hukukun Genel Ilkeleri; yasalarin Hukuk’a uygunluk denetiminde
ölçü alinan kurallardir (Kaboglu, 2015: 12, 332- 337.
[xxiii] Kanunun çikarilmasinda kamu amaci disinda bir amacin
gözetilip gözetilmedigi, ancak ilgili yasama belgeleri incelenerek ve kuralin
objektif anlamina bakilarak tespit edilebilir (AM, E. 2013/ 116, K. 2014/ 135
(11.9.2014)).
[xxiv] Örnek olarak bkz. IHAM, Fredin & Isveç (No. 1)
(18.2.1991), p. 51.
[xxv] T. C. Anayasa Mahkemesi’nin bu yöndeki kararlarina
örnek olarak bkz. AM, E. 2013/ 158, K. 2014/ 68 (27.3.2014). IHAM’dan benzer bir sinama
örnegi için bkz. IHAM, Kjartan Asmundsson & Izlanda, (30.3.2005), p. 42-
45.
[xxvi] Söz konusu meshur davaya konu Dreyfus Frères & Cie, 1852’de kumas ticareti için
kurulmus bir sirkettir. Kisa süre içerisinde Peru’da bir sube açmistir.
Dreyfuslar, burada, 1868’de iktidari ele geçirecek olan siyasetçilerle tanisiklik
kurmuslardir. Peru maliyesi, o dönemde çok zor durumdadir. O zamana kadar, Avrupali
bankacilardan çok kez borç alinmistir. Bu borçlar, Peru’nun tek zenginligi olan
guano karsilik gösterilerek alinmistir. Dreyfuslar, borçlar konusunda aracilik
yapmak üzere bir ticari birlik kurma girisiminde bulunmuslar ve bunu
basarmislardir. Bu birlik, yine guano satisina karsilik, Fransa ve Ingiltere
ile 1869 ve 1872 tarihlerinde iki sefer borç anlasmasi yapmistir. Ard arda gelen
devrimler, bu borçlarin faiz ödemelerini kesmistir. Bunun sonucu, pek çok dava gündeme
gelmistir (Fransa Ulusal Arsiv, 1852- 1907)
[xxvii] Bkz. Günes, 2008: 153 vd.
[xxviii] Bu ifade, daha sonraki içtihatlar ile eklenmistir. Bkz.
AD, T.43/97 (30.9.1998), n. 31; AD, T-211/95 (5.2.1997), n. 72.
[xxix] Fikir teatisi, ikinci asamada klasik parlamenter
müzakere ile devam eder. Daha sonra ise DLF, bazi uzman, pratisyen ve stk’lardan, metnin yorumu
konusunda yardim alir (Lieb ve Heurtier, 2014: 24).
[xxx] Idari yarginin Idare’yi mesru güven ilkesi temelinde yaptirima bagladigi ilk
karar, 1994 tarihlidir. Karara konu davayi hakkaniyete uygun olarak çözecek bir
ilke, iç hukukta bulunmamaktadir. Davayi gören Strasbourg Idare Mahkemesi
üyeleri, kütüphanelerinde bulunan Jürgen Schwarze’in Avrupa Idare Hukuku’nun ilkelerini konu alan
kitabinda, Almanya ve Hollanda’da siklikla kullanilan ve sonrasinda Avrupa Toplulugu Adalet Divani tarafindan da benimsenmis bir kavrama atifta bulundugunu görürler. Buna
göre ekonomik aktörler, hukuki düzenleme ve islemlerin asgari istikrarina kural
olarak güvenebilmelilerdir. Davada Mahkeme’nin yaptigi, Topluluk
Hukuku’na iliskin bir kurali uygulamak degil, ama baska Avrupa
ülkelerinin içtihatindan ve Topluluk içtihatindan ilhamla Fransa’ya ait yeni bir hukukun
genel ilkesi olusturmak olmustur (Bkz. Woehrling (Sözü geçen mahkemenin o
dönemki baskanidir.), 2012: 1- 2).
[xxxi] Bkz. yukarida dn. 5.
[xxxii] Türkiye ile ilgili üzerinde durulan bir diger tavsiye
ise “nereden buldun” yasasidir.
[xxxiii] Bu konuda ayrica bkz. AD, 265/85 (11.3.1987), n. 44.
Diger yandan yönetilenler bilirler ki çalisma hakki ve kamu güvenligi gibi
konulari içeren hukuki metinler, siyasi çogunluklarda ve toplumsal kosullardaki
dönüsüm dogrultusunda son derece hizli degismektedir (CASSIA, 2006: 18).
[xxxiv] Milli güvenlik, genel saglik ve kamu yararina gerekçe
olarak kullanilan benzeri kavramlar soyut ve belirsiz olduklarindan, bu
sartlarin gerçeklesip gerçeklesmedigini takdir edecek makamlara mutlak bir
keyfîlik tanimak, bir çok temel hak ve özgürlügün sinirlanmasina ve
yasaklanmasina sebep olarak gösterilebileceklerinden, hukuki güvenligi sarsar.
Bu nedenle bu kavramlar; yasa gerekçelerince, mahkeme kararlarinca ve doktrince
somutlastirilmalidirlar (D.10.D. Baskani Mehmet Ünlüçay ve Emin Celalettin
Özkan’in karsi oy yazisi (D.10.D., E. 2014/ 3628) Türkiye’de Danistay içtihatinda
genel saglik tehdidi, toplumun önemli bir kesiminin saglik yönünden veya buna
bagli olarak sosyal bakimdan ciddi bir tehlikeyle karsi karsiya kalmasi,
giderilmesi olanaksiz kayip ve zararlarin ortaya çikmasi olarak
tanimlanmaktadir (D.10.D, E. 1995/ 6497, K. 2005/ 3777 (15.10.1997).
[xxxv] 947/71 numarali karar ile kurulmus telafi edici parasal tutarlar rejimi (Montants
compensatoires monétaires, M.C.M., Fransiz Franginin devalüasyonu ve Alman Markinin revalüasyonu
nedeniyle 1969’da olusturulmustur (Bkz. Fransa RG. Senato 24.9.1987,
s.1502)), “öngörülen önlemlerin kural olarak onlari tetikleyen olaylarin
meydana gelmesi ile etki doguracagini varsaymaktadir. Yeni saptanan tutarlarin,
Resmi Gazete yayinindan hemen önce meydana gelmis olay ve islemlere
uygulanmasinin öngörülmesi gerekli görülebilir. M.C.M. sisteminin dogasi geregi
ekonomik operatörler; parasal durumdaki önemli her degisikligin, rejimi yeni
mal kategorilerine dogru genisletecegini ve yeni tutarlarin belirlenmesine
neden olacagini tahmin edebilmelidirler. Komisyon, yeni tutarlarin uygulamaya
konacaginin öngörüldügü ilk tarihten itibaren, ilgili profesyonel çevrelerin bu
konuda bilgi sahibi olabilmeleri için özel tedbirler almistir. Bu nedenle
kararin, yayinlanmasindan iki hafta önceki olaylara uygulanmasi, korunmaya
deger bir güveni sarsar nitelikte degildir. Bu tespit göz önünde bulundurularak
ve dönemin olagan disi kosullari da hesaba katilarak degerlendirildiginde
(…) kararin geçerliligini etkiler nitelikte bir unsur bulunmamaktadir” (AD,
98/78 (25.1.1979)).
[xxxvi] Bkz. IHAM, Unédic & Fransa (18.12.2008), p. 71;
IHAM, Isik & Türkiye (16.6.2009); IHAM, Lykourezos & Yunanistan
(15.6.2006), p. 57.
[xxxvii] Bkz. AK, 80- 113 L (14.5.1980).
[xxxviii] “ “Önleyici vergi anlasmalari” verginin mesruiyetini ve
bu sayede vergiye rizayi güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir yurtseverlik
anlayisinin gelisimini haber vermektedir” (Bouvier, 2014: 19).
[xl] m. L 410- 1/ 4.
[xli] Bkz. yukarida dn. 30.
[xlii] Kelsen’e göre devlet, halklarin
örgütlenmis hâli degildir; ama kurallar
bütünü, yani hukuktur (Kelsen, 1926: 234).
[xliii] Karsilastiriniz Cassia,
2006: p. 21..