DÖVIZ BORÇLARININ SORUNLARI

09.08.2018 Dr. Bumin DOGRUSÖZ - 2192 görüntülenme YAZDIR

Döviz borçlarinin sorunlari

Dünya 9.8.2018

Ideal olan sirketlerin kendi öz kaynaklari ile yatirimlarini yapmalari ve faaliyetlerini sürdürmeleri olmakla birlikte, bu her zaman mümkün olmaz ve kaynak ihtiyaci dis kaynaklara (borçlanma yoluna) basvurularak giderilir. Yurt içinden –elverisli – borçlanma yapilamadigi takdirde ülke disindan kaynak arayisina girisilir.

Borçlanma yoluna giden sirketlerin bu yolu kullanmasinda kötüye kullanimin önlenmesi amaciyla örtülü sermaye teskil eden borçlarin maliyetlerinin giderlerlestirilmesine ve borçlanma yoluyla transfer fiyatlandirmasi yapilmasina iliskin çesitli düzenlemeler Kurumlar Vergisi Kanunu'nda yer almistir.

Bütün bu sinirlandirici düzenlemelere takilmadan da yurt disindan borçlanma mümkündür. Ancak bu sekilde yani, iliskisiz kisilerden (veya iliskili kisilerden emsallerine uygun sekilde) borçlanma bazen ek mali yükümlülükler getirebilmektedir. Bu mali yükümlülükler, özellikle yurt disindan yapilan borçlanmalarda karsimiza çikmaktadir.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun dar mükellefiyette vergi kesintisinin düzenlendigi 30/1 maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumlarin Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlari üzerinden, bu kazanç ve iratlari (avanslar da dahil) nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafindan % 15 oraninda vergi kesintisi yapilmasi öngörülmüstür. Bu konuda yapilacak kesinti oranlarini belirleyen 2009/14593 sayili Bakanlar Kurulu Karari ile her nevi alacak faizlerinden yapilacak vergi kesintisi oranlari alacakli kuruma göre ayri ayri belirlenmistir. Yabanci devletler, uluslararasi kurumlar veya yabanci bankalardan ya da bulundugu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmis olup sadece iliskili bulundugu kurumlara degil tüm gerçek ve tüzel kisilere kredi veren kurumlardan alinan her türlü krediler için ödenecek faizlerden yapilacak tevkifat orani % 0, diger alacak faizi ödemeleri üzerinden yapilacak tevkifat orani % 10 olarak belirlenmistir. Bu düzenlemeye göre; kredi veren firmanin, sadece iliskili bulundugu kurumlara degil tüm gerçek ve tüzel kisilere kredi veren bir kurum olmasi veya ilgili ülke mevzuati geregince banka veya kredi vermeye yetkili kurulus oldugunun tevsiki halinde, ödenecek faizler üzerinden %0 oraninda, aksi halde ise %10 oraninda vergi kesintisi yapilmasi gerekmektedir.

Yurt disindan yapilacak borçlanmalarda dogan bir baska mali yükümlülük ise Kaynak Kullanimi Destekleme Fonu (KKDF) kesintisidir. 2012/4116 sayili Bakanlar Kurulu Karari ile, bankalar ve finansman sirketleri disinda Türkiye'de yerlesik kisilerin yurt disindan sagladiklari döviz ve altin kredilerinde (fiduciary islemler hariç); kredi ortalama vadesi bir yila kadar olanlarda %3, ortalama vadesi 1 yil (1 yil dahil) ile 2 yil arasinda olanlarda %1, ortalama vadesi 2 yil (2 yil dahil) ile 3 yil arasinda olanlarda %0,5 KKDF kesintisi yapilmasi öngörülmüstür. Ortalama kredi vadesinin 3 yil (3 yil dahil) ve üzerinde oldugu hallerde ise KKDF kesintisi yapilmayacaktir. Söz konusu fon kesintilerinin, döviz kredilerinde kredinin kullanildigi tarihte kredinin anapara tutari üzerinden hesaplanmasi gerekmektedir.

Yurt disindan temin edilen borçlanmalarin faizleri üzerinden katma deger vergisi (KDV) hesaplanip hesaplanmayacagina ise yine kredi verenin (alacaklinin) statüsüne göre karar vermek gerekmektedir. Zira borç verme islemi bir finansman hizmeti niteliginde oldugundan KDV’nin konusuna girme ihtimali yüksek bir islemdir.

Yurt disindan borçlanilan kurumun faaliyette bulundugu ülke mevzuatina göre kredi kurulusu olarak kabul edilmesi veya bir banka olmasi durumunda söz konusu islem mahiyeti itibariyla Banka Sigorta Muamele Vergisi'nin (BSMV) kapsaminda degerlendirileceginden yurt disi kredi kullanimi, Katma Deger Vergisi Kanunu'nun 17/4-e maddesi geregince katma deger vergisinden istisna olacaktir. Bu durumda faiz üzerinden bir vergi hesaplamasi yapilmayacaktir.

Ancak bu günlerde gerek yurt disindan gerekse yurt içinden alinan döviz borçlarla ilgili olarak özellikle kur farki konusuna dikkat etmek gerekmektedir. Zira, kur farklari borcu örtülü sermaye kapsamina alabilecegi gibi sirketleri teknik iflasa da götürebilmektedir. Teknik iflas konusunu ise önümüzdeki yazilarda degerlendirmeye çalisacagim.