PEŞİN VE GEÇİCİ VERGİ DÖNEM
SONU İŞLEMLERİ
Dr. Veysi
SEVİĞ
DÜNYA
GAZETESİ 28 Aralık 2020
Ülkemizde geçerli olan vergi sisteminde bazı istisnalar dışında yıllık
olarak tespit edilen kazançlar vergilendirilmektedir. Dolayısıyla uygulamada
kazancın elde edilmesi ile söz konusu kazancın vergilendirilmesi arasında belli
bir süre geçmiş olmaktadır. Ancak bu süre kaybı nedeniyle elde edilen kazancın
vergilendirilmesinde “PEŞİN VERGİLEME” adı verilen bir sistem uygulanmaktadır.
Şöyle ki;
Peşin vergileme temel iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan
birincisi Gelir Vergisi Kanunu’nun 94’üncü maddesi ile Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 15’inci ve 30’uncu maddeleri kapsamında yapılan VERGİ TEVKİFATI
uygulamasıdır. İkincisi ise Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesi
kapsamında yapılan geçici vergi kesintisi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun
25’inci maddesi ile ilgilidir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 120’nci maddesi uyarınca ticari kazanç sahipleri
(basit usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme
döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari
veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümlerine göre (indirim ve istisnalar
ile Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak)
belirlenen ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançları üzerinden Gelir Vergisi
Kanunu’nun 103’üncü maddesinde yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan
oranda (%15) geçici vergi ödemek zorundadırlar.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/2 maddesi uyarınca; kurumlar vergisi
mükelleflerinin (ticari ve zirai kazanç elde eden dar mükellef kurumlar dahil)
cari edilmek üzere Gelir Vergisi Kanunu’nda belirtilen esaslara göre ve cari
dönemin kurumlar vergisi oranında geçici vergi ödemesi gerekmektedir. Söz
konusu madde hükmünden anlaşılacağı üzere, geçici vergi, Gelir Vergisi
Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesi hükmüne göre ödenecek olup, geçici vergi
oranı kurumlar vergisi oranı olan %20’dir (Geçici madde 10 hükmü uyarınca 2020
yılı için yüzde 22).
Bir hesap dönemi ile ilgili olarak 4 (dört) ayrı geçici vergi dönemi söz
konusu olup, hesaplanan geçici vergi üçer aylık dönemi izleyen ikinci ayın
14’üncü günü akşamına kadar bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve 17’nci
günü akşamına kadar ödenir.
Geçici vergi dönemleri, hesap dönemi takvim yılı olanlar ile kendilerine
özel hesap dönemi tayin edilenler açısından farklılık gösterir. Bunun yanında
bazı durumlarda geçici hesap dönemi üç aydan kısa da olabilir. Bu şekilde hesap
dönemi takvim yılı olan mükellefler ilgili hesap döneminin 3 (Ocak - Mart), 6
(Ocak - Haziran), 9 (Ocak - Eylül) ve 12 (Ocak - Aralık) aylık mali tablolarını
esas alarak geçici vergi dönem kazancını Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer
120’nci maddesi hükmüne göre belirler. Özel hesap dönemi tayin edilen mükellefler
için geçici vergi dönemleri özel hesap döneminin başlangıç tarihinden itibaren
üçer aylık dönemler olarak hesaplanır. Üçer aylık dönemi izleyen ikinci ayın
14’ü beyan zamanı ve aynı ayın 17’si ödeme zamanı olacaktır. Üç aydan kısa olan
vergilendirme dönemlerinde ise işe başlanılan tarihin içinde bulunduğu dönemin
sonuna kadar olan süre, işin bırakıldığı tarihe kadar olan süre, yeni hesap
döneminin başladığı tarihe kadar olan süre ayrı bir geçici vergilendirme dönemi
sayılır.
Geçici vergi dönemleri üçer aylık olmakla birlikte beyan edilecek kazancın
hesaplanmasında 3, 6, 9 ve 12 aylık mali tablolar esas alınır. Örneğin ikinci
döneme ilişkin geçici vergi; Ocak - Haziran dönemine ilişkin olarak çıkarılacak
6 (altı) aylık mali tablolara göre bulunan kazanç üzerinden hesaplanan
vergiden, birinci dönemde ödenmesi gereken geçici verginin indirilmesiyle
bulunur.
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120’nci maddesi uyarınca; yıllık
beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, ilgili hesap döneminin üçer
aylık dönemlerine ilişkin olarak ödenen geçici vergi mahsup edilir. Mahsup
işleminin yapılabilmesi için tahakkuk ettirilmiş geçici verginin mutlak suretle
ödenmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla, tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş
bulunan geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya
kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Tahakkuk ettirilmiş ancak
tahsil edilmemesi dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden
mahsup imkanı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilecektir. Terkin
edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe
kadar gecikme zammı uygulanır.
Ödenen geçici vergi tutarının, geçici verginin ilgili olduğu döneme ilişkin
olarak verilen beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden
fazla olması halinde; mahsup edilemeyen tutar, mükellefin o yılın sonuna kadar
yazılı olarak başvurması kaydıyla kendisine nakden iade edilir.
Geçici vergi uygulamasına ilişkin olarak;
• Adi ortaklıklar ile kolektif şirketlerde ortakların adi ve eshamlı
komandit şirketlerde komandite ortakların elde ettikleri kazançlar Gelir
Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesi uyarınca (Gelir Vergisi Kanunu’nun 66’ncı
maddesi hükmü saklı kalmak üzere) şahsi ticari kazanç mahiyetinde olduğundan söz
konusu ortakların geçici vergi ödeme mükellefiyetleri bulunmaktadır.
• Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri ücret geliri elde
edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, zirai kazanç sahipleri,
diğer kazanç ve irat elde edenler, kazançları vergiden istisna edilen serbest
meslek erbabı, tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükelleflerinin tasfiye
dönemlerinde noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden
sağladıkları kazançları nedeniyle ve yıllara yaygın inşaat ve onarım işi yapan
mükelleflerin münhasıran bu kazançları nedeniyle geçici vergi ödeme yükümlülüğü
yoktur. Ancak geçici vergi ödemeyeceği belirtilen bu kişiler bu işlerinden elde
ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki kazançları nedeniyle geçici
vergi ödemek zorundadır.
• Geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı dönemi içeren
gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi halinde bu dönem için
ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmez. Örneğin birleşme ve devir hallerinde
birleşme ve devir tarihi itibarıyla hukuki varlığı sona eren kurumların
birleşme karı veya devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar için 15 (on beş)
gün içinde beyanname verilmesi gerektiğinden, hukuki varlığı sona eren
kurumlar, birleşme veya devir tarihinin içinde bulunduğu dönemler için geçici
vergi beyannamesi vermeyecektir.
• Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32/A maddesi kapsamında indirimli kurumlar
vergisi uygulamasından faydalanan mükelleflerde geçici vergi, yatırım faaliyeti
sonucu elde edilen kazanca, yatırım devlet tarafından finanse edilecek kısmına
ulaşıncaya kadar indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanması suretiyle
bulunur. Bu tür mükelleflerde geçici vergi hesabında, mükellefin yatırım
dışındaki faaliyetlerinin olması durumunda, bu faaliyetlerden elde ettiği
kazançlara ayrıca normal kurumlar vergisi oranı uygulanmaya devam edilir.