KURUMLAR
VERGISINDE ZARAR MAHSUBU
Dr. Veysi Sevig
ITO HABER / 02 Ocak 2019
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9’uncu maddesi uyarinca
kurum matrahinin tespitinde, beyanname üzerinde her yila iliskin tutarlar ayri
ayri gösterilmek kosuluyla asagida belirtilen zararlar indirim konusu yapilir.
Bes yildan fazla nakledilmemek kosuluyla geçmis
yillarin beyannamelerinde yer alan zararlar,
Söz konusu Kanun’un 20’nci maddesinin birinci fikrasi
çerçevesinde devir alinan kurumlarin devir tarihi itibariyla öz sermaye
tutarini geçmeyen zararlar ile ayni maddenin ikinci fikrasi kapsaminda
gerçeklestirilen tam bölünme islemi sonucu bölünen kurumdaki öz sermayesinin
devralinan tutarina geçmeyen ve devralinan kiymetle orantili zararlarin
indirilmesinde asagidaki kosullar ayrica aranir. Söyle ki;
- Son bes
yila iliskin Kurumlar Vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmis
olmasi,
- Devralinan
kurumun faaliyetine devir veya bölünmenin meydana geldigi hesap döneminden
itibaren en az bes yil süreyle devam edilmesi,
Bu sartlarin ihlali halinde, zarar mahsuplari
nedeniyle zamaninda tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi ziyai dogmus
sayilir.
Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere bes yildan fazla nakledilmemek kosuluyla
yurt disi faaliyetlerden dogan zararlar;
Faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarina göre
beyan edilen vergi matrahlarinin zarar dahil, her yil o ülke mevzuatina göre
denetim yetkisi verilen kuruluslarca rapora baglanmasi,
Bu raporun asli ile tercüme edilmis bir örneginin
Türkiye’deki ilgili vergi dairesine ibrazi, halinde indirim konusu yapilir.
Türkiye’de indirim konusu yapilan yurt disi zararin,
ilgili ülkede de mahsup edilmesi veya gider yazilmasi halinde, Türkiye’deki
beyannameye dahil edilecek yurt disi kazanç, mahsup veya gider yazilmadan
önceki tutardir.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “zarar mahsubu” ile ilgili
maddesinin uygulanmasina iliskin usulleri belirleme yetkisi Maliye Bakanligi’na
aittir.
Diger yandan (1) seri no’lu Kurumlar Vergisi Genel
Tebligi’nin 2.5 “is ortakliklari bölümünün 2.5.3 isin bitiminde ortaya çikan
zararlarin durumu” ile ilgili açiklamadan anlasilacagi üzere;
“Kurumlar dilerse Borçlar Kanunu’na göre is ortakligi
seklinde ortaklik olusturarak faaliyet gösterebilmektedirler.
Adi ortakliklar, kurumlar vergisi mükellefi
olmamalarina ragmen katma deger vergisi mükellefi olmalari nedeniyle ayri
defter tutabilmektedirler. Ortaklar ise dönem sonlarinda ortaya çikan kar veya
zarari, ortakliktaki hisseleri oraninda paylasarak kendi hesaplarina dahil
etmektedirler.
Is ortakliklari ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nda ayri
bir kurum olarak degerlendirilmekte ve kurumlar vergisi mükellefi olarak kabul
edilmektedir. Is ortakliklarinin faaliyetinden dogan kazanç kurumlar vergisine
tabi tutulmakta ve vergi sonrasi kazanç ortaklarinin hisselerine göre
dagitilmaktadir.
Kurumlar vergisi mükelleflerinin zararlarinin, bu
mükelleflerin ortaklarinca indirim konusu yapilmasi mümkün olmayip ayni durum
kurumlar vergisi mükellefi is ortakliklarinin zararlari için de geçerlidir.
Dolayisiyla “adi ortaklik” seklinde olusturulan ortakliklarin zararlari
kurumlar vergisi mükelleflerce kullanilabilirken, is ortakligi seklinde
olusturulan zararlarin bu mükelleflerce beyan edilecek dönem kazanci
toplamindan indirim konusu yapilamamaktadir.
Uygulamada “Kurulacak olan is ortakliginin kurumlar
vergisi mükellefi sayilabilmesi için tasimasi gereken unsurlar sözü edilen
Kurumlar Vergisi Genel Tebligi’nde sayilmak suretiyle belirlenmistir. Söz
konusu tebligin 2.5.2 bölümünde yer alan açiklamada “Kurulacak olan is
ortakliginin kurumlar vergisi mükellefi sayilabilmesi için;
- Ortaklardan
en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olmasi,
- Ortakligin
belli bir isi sonuçlandirmak üzere yazili bir sözlesmeyle kurulmus
bulunmasi,
- Is
ortakligi konusunun belli bir is olmasi,
- Birlikte
yapilacak olan isin belli bir süre içinde gerçeklestirilmesinin
öngörülmesi,
- Is
ortakligi ile isveren arasinda bir yüklenim sözlesmesinin olmasi,
- Taraflarin,
müstereken yüklenilen isin belli bir veya birden fazla bölümünden degil
tamamindan isverene karsi sorumlu olmalari,
- Isin
bitiminde kazancin paylasilmasi,
- Birlikte
yapilmasi öngörülen ve müstereken yüklenilen isin bitimi Vergi Usul
Kanununda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamaminin yerine
getirilmesi kosuluyla mükellefiyetin sona erdirilmis olmasi,
gerekmektedir.