Kurumlarda tasfiye islemleri
Dr. Veysi
Sevig
Istanbul Ticaret Gazetesi / 10 Temmuz 2017
Pazartesi
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/1 maddesi
geregi olarak “Her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumlarin
vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye dönemi geçerli” olmaktadir.
Ticaret sirketlerinin tasfiyesine iliskin hükümler Türk Ticaret Kanunu’nun 267
ila 303’üncü ve 529 ila 548’inci maddeleri arasinda kapsamli bir sekilde yer
almaktadir.
Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine
iliskin genel kurul kararinin tescil edildigi tarihte baslar ve tasfiye
kararinin tescil edildigi tarihte sona erer. Bu baglamda baslangiç tarihinden
ayni takvim yili ve tasfiyenin sona erdigi dönem için ilgili takvim yili
basindan tasfiyenin bitis tarihine kadar olan dönem bagimsiz bir tasfiye dönemi
sayilmaktadir.
Tasfiyenin ayni takvim yili içinde sona
ermesi halinde tasfiye dönemi, kurumun tasfiye haline girdigi tarihte
baslayacak ve tasfiyenin bittigi tarihe kadar devam edecektir.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/4’üncü
maddesine göre, bilanço esasina göre defter tutan kurumlarda tasfiye kâri,
tasfiye dönemi sonundaki servet degeri ile tasfiye dönemi basindaki servet
degeri arasindaki olumlu farktir.
Tasfiye kâri hesaplanirken;
- Ortaklar veya kurum sahiplerine tasfiye esnasinda
avans olarak veya diger sekillerde yapilan her türlü ödemeler tasfiyenin
sonundaki servet degerine,
- Mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya
sahipleri tarafindan yapilan ödemeler ile tasfiye esnasinda elde edilen ve
vergiden istisna edilmis olan kazanç ve iratlarda tasfiye döneminin
basindaki servet degerine eklenmektedir.
Bu asamada; hisselerine mahsuben ortaklara
dagitilan, satilan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadi
kiymetlerin degerleri dagitimin, satisin, devrin veya iadenin yapildigi gün
itibariyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun transfer fiyatlandirmasi yoluyla örtülü
kazanç dagitimi hükümlerine göre belirlenmektedir.
Diger yandan tasfiye kârinin hesaplanmasi
sirasinda Kurumlar Vergisi Kanunu’nun indirilecek giderler, zarar mahsubu,
diger indirimler ve kabul edilmeyen indirimlerle ilgili madde hükümleri de
dikkate alinmaktadir.
Tasfiye döneminin basindaki ve sonundaki
servet degeri, kurumun tasfiye dönemi basindaki ve sonundaki bilançosunda
görülen öz sermayesidir. Bir yildan fazla süren tasfiyelerde; izleyen tasfiye
dönemlerinin basindaki servet degeri, bir önceki dönemin son bilançosunda
görülen servet degeridir. Bu baglamda da asagida belirtilenler disinda kalan
her çesit karsiliklar ile dagitilmamis kazançlar bu sermayeye dahildir.
- Vergi kanunlarina göre ayrilmis olan her türlü
amortismanlar, karsiliklar ile sigorta sirketlerinin teknik karsiliklari,
- Hissedar veya sahip olmayan kimselere dagitilacak
kazanç kismi.
Karsiliklar, ya aktifte yer alan kalemlere
iliskin ya da hasil olmasi beklenen bir gider veya zarara yönelik olarak,
ilgili dönem kârindan ayrilmak suretiyle meydana getirilmektedir. Kural olarak,
dönem kârinin vergilendirilecek olmasi nedeniyle önceki dönemlerde vergilendirilmis
kârlardan ayrilan karsiliklarin cari dönemde öz sermaye kiyaslamasi ile kazanç
hesaplamasi yapilirken geçmis dönem kârlari gibi cari dönem -dönem sonu öz
sermaye- dönem basi öz sermaye farkini etkilememesi gerekecektir.
Kurumlarin ticari kârdan ayirmak suretiyle
bilançonun pasifinde tutabilecekleri karsiliklar, hesap adlari, ayrilma
nedenleri ve ilgili olduklari mevzuat itibariyle çok genis bir yelpazeye
yayilabilir. Bu çesitlilik ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/6’nci maddesinde
dönem basi öz sermayeye eklenmesi öngörülen karsiliklarin tek tek belirtilerek
sayilmasini imkansizlastirmaktadir. Bu nedenle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17/6
maddesinde “her çesit karsiliklar” ifadesi kullanilmis olup, bu durumun
uygulamada dikkate alinmasi gerekmektedir.
Maliye Bakanligi, mükelleflerin hukuki
statülerini, faaliyet gösterdikleri alanlari ve tasfiyeye giris tarihindeki
aktif büyüklüklerini dikkate almak suretiyle tasfiye islemlerine yönelik
inceleme yaptirmamaya yetkilidir.