SIRKET
KURULUSU VE IMZA BEYANNAMESININ DÜZENLENMESI
Osman Arioglu
Bazen isleri
pratiklestirmek yerine seçenekleri azaltarak daha bir sikintili hale
getirilebildigini, bu yapilirken aslinda amacin islemleri kolaylastirmak
olduguna gerçekten inanildigi durumlar da olabiliyor. Iste sirket kurulus
islemlerinin ve ilk imza beyannamelerinin noterler huzurunda degil de ticaret
sicil müdürlüklerinde yetkilendirilmis memur huzurunda düzenlenmesi uygulamasi
da buna tam örnek bir uygulamadir.
10 Mart 2018
tarihli Resmi Gazete’de yayinlanan ve ismi Yatirim Ortaminin Iyilestirilmesi
Amaciyla Bazi Kanunlarda Degisiklik Yapilmasi Hakkinda Kanun olan 7099 sayili
Kanun ile getirilen uygulama ile artik sirket kurulus islemlerinin noterlerde
degil ticaret sicil müdürlüklerinde yapilmasi ve ilk imza beyannamelerinin de
bizzat ticaret sicil müdürlügünde görevli memur huzurunda düzenlenmesi
uygulamasi tamamen bu mahiyette, yani iyi niyetle düzenlenmeye çalisilan ancak
aslinda seçenekleri azaltarak bürokrasiyi artirici bir uygulama olarak
karsimiza çikmistir. Gelinen noktada bu tür uygulamalarda seçeneklerin
artirilmasi ve bürokratik prosedürlerin azaltilmasi, olmasi gereken dogru
tercih iken, iyi niyetle yapilmaya çalisilan ancak sonucu daha bürokratik olan
bir uygulama ile karsi karsiya kalinmistir.
Oysa
noterlik düzenlemesi bu konuda hem yillarin getirdigi ve hem de rüstünü ispat
etmis fazlaca soruna da neden olmamis bir uygulamadir. Elbette dileyen
açisindan noterde veya noter huzurunda yapilabilecek bir uygulamanin diger bir
seçenek olarak ticaret sicil müdürlüklerinde de yapilabilmesi iyi ve alternatif
sunan bir uygulama olurdu. Ancak noter yerine bir zorunluluk olarak ticaret
sicil müdürlügünün konulmasi isi daha da zorlastirici ve pratiklik yerine, is dünyasi
açisindan isi daha zorlastiran bir uygulamadir. Ilk bakista ticaret sicil
müdürlügüne bir defa gidilmesi daha sonra buna gerek olmamasi, pratiklik olarak
savunulmaya çalisilabilir. Ancak bu seçenegin azaltilmasi, noter sayisinin
çoklugu yaninda, sinirli sayidaki ticaret sicil müdürlügü ile islemleri
sikintili hale getiren bir sonuca neden olmustur.
Aslinda
geneli ilgilendiren bu tür uygulamalar için düzenleme yapilirken, bürokraside
bu islere kafa yormus bürokratlarin görüsünün dikkate alinmasi, gerekçelerinin
onlardan dinlenmesinde yarar vardir. O zaman basitlik ve bürokrasinin
azaltilmasi amaciyla yapilan ancak sonuçta tam tersine neden olan uygulama
sayisi azalir.
Bu konuda
Ticaret Bakanligi’nda konuyla ilgili genel müdürlük bürokratlarinin görüsüne
basvurulmasi yeterli olacak. Geçtigimiz hafta sonu yayinlanan Cumhurbaskanligi
Kararnamesi ile Ticaret Bakan Yardimciligina atanan iki tecrübeli bürokrat
amaci ile ters sonuç doguran bu tür uygulamalarin daha hizli bir sekilde
düzeltilmesi konusunda ümitvar olmak açisindan güzel örnekler olusturmaktadir.
Bizde bazen
tam yok sayma uygulamasi ile bir uçtan diger uca giden uygulama örnekleri
bulmak öteden beri karsilasilan bir durumdur. Isin özü ne bürokrasiye teslim
olmak, ne de bürokrasiyi tamamen göz ardi etmek dogru sonuç dogurmaz. Önemli
olan tecrübe ve birikime deger verilmesi ve herkesin görev ve sorumlulugu
çerçevesinde isin geregini yapmaya odaklanmasidir. Elbette birçok iyi ve hayati
kolaylastirici düzenleme yapilirken arada bir böyle küçük yol kazalari da
olabilecek. Mesele bu tür ufak tefek hatalari da bir an önce ortadan kaldirici
degisikliklerin hizli bir sekilde yapilabilmesidir. Bu tür degisiklikler
yapilirken teknolojinin sundugu imkanlarin da sonuna kadar degerlendirilmesi
elbette hiç unutulmamalidir.