VERGIDE
YENI DÜZENLEMELER: TEBLIGAT ISLEMINDE MERNIS SISTEMI VE KAPIYA YAPISTIRMA USULÜ
Doç.
Dr. Özgür BIYAN
Vergi düzenlemelerini
de bünyesinde barindiran yeni bir torba yasa TBMM’ye sunuldu. Pek çok kanunda
düzenleme yapan torba yasadan vergi hukuku da nasibini aldi. Hatta genis çapli
yapilan düzenlemelerle vergi yine gündemdeki konu haline geldi. Muhtemelen yeni
düzenlemelerle ilgili uzman ve akademik yazilar hizla üretilecek görünüyor.
Zira elestiriye açik degisiklikler ziyadesiyle var.
Degisiklikler arasinda
esas itibariyle Vergi Usul Kanunu (VUK) çerçevesinde sürdürülen tebligat islemi
ile ilgili düzenlemeler dikkat çekenlerden biridir. Bilindigi üzere de tebligat
vergilendirme süreçlerinde özellikle sekil ve usul açisindan önemli bir
islemdir. Vergi Usul Kanununda tebligat vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm
ifade eden hususlarin yetkili makamlar tarafindan mükellefe veya ceza
sorumlusuna yazi ile bildirilmesi olarak tanimlanir (m.21). Bu bildirim, hakkinda
ikmalen ve re’sen tarhiyatlar basta olmak üzere hakkinda vergilendirmeyle hüküm
ifade eden islemler yapilan mükellefin bilgilendigi ve ne gibi islemler
yapildigini fark ettigi bir usuli idari islemdir. Eger tebligat islemi
yapilmazsa mükellefin bilgisi olmasi da mümkün degildir. Ancak tebligat islemi
sonrasi mükellef itiraz, dava açma gibi haklarini kullanabilir. Tarh isleminin
gerçeklesmis olmasi vergilendirme için yetmez. Yapilan tarh etme ve ceza kesme
isleminin hukuk âleminde sonuç yaratabilmesi teblig edilmesine baglidir. O
nedenle de teblig önemlidir.
Türk Hukukunda tebligat
islemleri esas itibariyle 7201 sayili Tebligat Kanunu hükümlerine göre
yürütülür. 213 sayili VUK bu Kanundan ayri olarak tebligat hükümlerine yer
vermistir. Ayrica Tebligat Kanununa göre özel bir kanun oldugundan vergilendirme
ve vergi cezalari islemlerinde öncelikli olarak VUK kurallari geçerlidir. Eger
VUK’da herhangi bir islem için yeterli ya da hiç düzenleme yoksa o zaman
Tebligat Kanunu hükümleri geçerli hale gelecektir. Diger yandan vergi yargisi
ile ilgili tebligatlarda, örnegin vergi davalarindaki tebligatlarda, Idari
Yargilama Usul Kanunu Tebligat Kanununu esas aldigindan, vergi yargisinda
Tebligat Kanunu esas alinmaktadir.
Tebligat islemi
tamamlandiktan sonra vergilendirme süreci tahakkuk asamasina geçer. Tebligat
tamamlanmadan tahakkuk ve dolayisiyla tahsil islemi yapilamaz. Ayni zamanda
tebligat bazi yasal sürelerin baslamasi açisindan önemlidir. Matrahin idare
tarafindan tespitini saglayan, ikmalen tarhiyat ve resen tarhiyat islemlerinde
tebligat islemi açik bir sekilde kendini gösterir ve saglikli bir sekilde
tamamlanmak zorundadir. Hazirlik islemleri olan vergi incelemesi ya da yoklama
gibi islemler neticesinde yapilan tespitlere göre tarh ve/veya ceza kesme isleminden
sonra tebligat asamasina geçilir.
Torba yasa mevcut hali
ile yürürlüge girerse tebligat konusunda yeni kurallarla sürdürülecegi
anlasilmaktadir. Bu baglamda ne gibi degisiklikler olacagini da bilmekte fayda
vardir. O nedenle bu yazida öngörülen yeni düzenlemeleri degerlendirerek
sizlerle paylasmak istiyorum.
TEBLIGATTA
YENI USUL
1.
Isyeri Adresinin Tespiti
a)
MERNIS’in (Merkezî Nüfus Idare Sistemi) kullanilmaya baslanmasi
Tasarinin 19. maddesi
ile VUK’un “Bilinen Adresler” baslikli 101. maddesinde öngörülen degisiklik ile
asagidaki adreslerin “bilinen adres” olacagi ve tebligatta esas alinacagi ifade
edilmektedir.
“1. Mükellef tarafindan ise baslamada ve adres degisikliginde bildirilen
isyeri adresleri,
2.
Yoklama fisinde ve ilgilinin imzasi bulunmak sartiyla yetkili memurlar
tarafindan bir tutanakla tespit edilen isyeri adresleri,
3.
25/4/2006 tarihli ve 5490 sayili Nüfus Hizmetleri Kanununa göre olusturulan
adres kayit sisteminde bulunan yerlesim yeri adresi,
Birinci
fikranin (1) ve (2) numarali bentlerinde yazili bilinen adreslerden tarih
itibariyle tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmis veya bu makamca
tespit edilmis olani dikkate alinir ve teblig öncelikle bu adreste yapilir”.
Degisikliklerden ilki
5490 sayili Kanuna göre olusturulan MERNIS sistemi üzerinde kayitli adreslerin
kullanilmaya baslanacagi hususudur. Bu sistem üzerindeki ikametgah adresleri
tebligat asamasinda kullanilacaktir. Anlasilacagi üzere mükellefin adres olarak
bildirdiklerine ulasilamazsa MERNIS sisteminin devreye sokulmasi amaçlanmakta
ve burasi üzerinden mükellefe ulasilmasi hedeflenmektedir. Ayrica düzenlemelere
göre “isyeri adresi olmayanlara teblig,
dogrudan adres kayit sisteminde bulunan yerlesim yeri adresinde yapilacaktir”.
b)
Tebligin Muhatabinin Belirlenmesi: MERNIS üzerinden mükellefe ya da kanuni
temsilcilerine ulasilmasi
Degisikliklerden bir
digeri de söyledir:
“Isyeri adresinde teblig yapilacak olanlarin bu adresinde bulunamamasi,
isin birakilmasi veya isin birakilmis addolunmasi hallerinde teblig, gerçek
kisilerde kendisinin, tüzel kisilerde bunlarin baskan, müdür veya kanuni
temsilcilerden herhangi birinin adres kayit sisteminde bulunan yerlesim yeri
adresinde yapilir”.
Öngörülen degisiklik
uyarinca isyerinde teblig yapilacak kimseler adreslerinde bulunmazsa, isi
biraktiklari veya isin birakilmis addolunmasi hallerinde idare bu konuda takdir
hakkini kullanabilecek, MERNIS üzerinden kayitlara ulasarak mükellefe teblig
islemini yapmaya çalisacaktir. Aslinda öngörülen yeni düzenleme ile ilgili
maddenin ilk fikrasinda da MERNIS üzerinden mükellefe ulasilacagi zaten yer
aliyor. Diger deyisle gerçek kisilerin MERNIS kaydina bakilabilecegine dair
düzenleme var. Dolayisiyla bu düzenlemenin gerçek kisi ya da tüzel kisiye
ulasilamadigi durumlarda ikinci bir seçenek olarak kanuni temsilciler araciligi
ile mükellefe ulasilmasina olanak taninmak istendigi ve tebligat isleminin
tamamlanmasinin hedeflendigi anlasilmaktadir. Gerçek kisi mükellefin (varsa)
kanuni temsilcisinin MERNIS üzerinde kayitli adresinde tebligat yapilmaya
çalisilacaktir.
Tüzel kisilerde ise baskan,
müdür veya kanuni temsilcilere tebligat yapilabilmesi evvelden de vardi
(VUK.m.94). Buradaki fark tüzel kisiye ulasilamazsa baskan, müdür veya kanuni
temsilcilerin MERNIS üzerindeki sahsi ikamet adreslerinde tebligat yapilacagi
hususudur.
2.
Teblig Evrakinin Teslimi
a) Tebligattan Imtina
Edilmesi Durumu: Kapiya Pusula Yapistirma Usulü
Öngörülen
düzenlemelerde dikkat çeken hususlardan biri de teblig evrakinin teslimi
sirasinda yeni kurallar getirilmesidir. Özellikle teblig yöntemlerindeki
farkliliklar hemen dikkat çekmektedir.
Tasarinin 20. maddesi
ile degisiklik öngörülen “Teblig Evrakinin Teslimi” baslikli VUK’un 102. maddesindeki düzenlemeye göre “Teblig olunacak evraki içeren zarf posta
idaresince muhatabina verilir ve bu durum muhatap ile posta memuru tarafindan
teblig alindisina tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunur.
Muhatap
imza edecek kadar yazi bilmez veya her hangi bir sebeple imza edemeyecek
durumda bulunursa sol elinin basparmagi bastirilmak suretiyle teblig edilir”.
Buraya kadar mevcut
düzenlemelerde esasli bir degisiklik görülmemektedir. Ancak devaminda “Muhatap tebellügden imtina ederse, teblig
evrakinin gönderildigi idareden alinabilecegi serhini içeren bir pusula kapiya
yapistirilir. Posta memuru, durumu teblig alindisi üzerine serh ve imza ederek,
teblig olunacak evraki teblig yaptiran idareye teslim eder. Bu durumda teblig,
pusulanin kapiya yapistirildigi tarihte yapilmis sayilir” düzenlemesi ile
farkli bir kural koyuldugu anlasiliyor.
Kendisine tebligat
yapilmasindan imtina eden mükellefler için posta görevlisi durumu teblig
alindisina serh edecek ve imzalayacak, sonra “tebligati idareden alabilirsin” serhi
tasiyan bir pusulayi mükellefin kapisina yapistiracaktir. Böyle bir durumda
tebligat islemi mevcut düzenden farklidir. Mevcut düzende mükellef tebligati
almak istemezse teblig zarfi (evrak) önüne birakilmak suretiyle teblig edilir.
Bu durumda komsulardan bir kisi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden
biri veyahut bir zabita memuru huzurunda bu durum taahhüt ilmühaberine
yazilarak tarih ve imza atilir ve hazir bulunanlara da imzalatilmak suretiyle
tespit olunur (VUK.m.102). Böylece aslinda sahit/sahitler araciligi ile
tebligat hukuken gerçeklesir ve ispat edilebilir hale gelir. Diger deyisle zarf
artik mükellefin isyerindedir ve bunu baskalari da bilmektedir. Vergi idaresi
tebligati yapmis sayilir.
Yeni düzenlemede ise “Posta memuru, durumu teblig alindisi
üzerine serh ve imza ederek, teblig olunacak evraki teblig yaptiran idareye teslim
eder. Bu durumda teblig, pusulanin kapiya yapistirildigi tarihte yapilmis
sayilir” denilmek suretiyle belki de tebligati hiçbir zaman okumayacak ya
da ulasamayacak olan mükellef açisindan “idareye gidip de tebellügün
tamamlandigi tarih” degil, “imtina ettigi anda kapisina yapistirilan tarih”
teblig tarihi olacaktir. Kanaatimce böyle bir durumda tebligat isleminin
yapilmis sayilmasi hukuken ne derece dogrudur tartismalidir. Böyle bir sonuçta
VUK 21’de yazdigi üzere tebligat gerçeklesmis midir? Yani yazi ile bildirim
yapilmis midir? Bu noktada tebligat yapilacagi yazi ile bildirilmistir. Ancak tebligatin
kendisi henüz bildirilmemistir.
Üstelik pusulanin
güvenligi, kopmasi, baskasi tarafindan kopartilmasi, uçup düsüp kaybolma
ihtimali, yapistirmanin ispati ve posta memurunun kayitsizligi ile olasi
sübjektif hususlarin durumu da belirsizdir. Asil belge alindiginda süre yeniden
mi baslayacaktir? Bu da belirsizdir. Hukuk devleti ve hak arama özgürlügü
bakimindan tüm bu hususlar tartismalidir. Anayasa Mahkemesinde iptale konu
olabilir. Ihtilafli durumlarla karsilasilmasi kaçinilmaz görünmektedir.
b) Adreste Bulunamama
VUK 102. maddede öngörülen
düzenlemelere göre VUK’un “101 inci
maddesinin birinci fikrasinin (1) ve (2) numarali bentlerinde sayilan isyeri
adreslerine teblige çikilan hallerde, teblig yapilacak olanlarin bu adreste
bulunamamasi durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrilmalari da
kapsar.) durum, posta memuru tarafindan teblig alindisi üzerine serh ve imza
edilerek, teblig evraki gönderildigi idareye iade edilir. Bu durumda bu Kanunun
101. maddesinin üçüncü fikrasina göre islem yapilir.
Bu
Kanunun 101 inci maddesinin birinci fikrasinin (3) numarali bendinde sayilan
adrese teblige çikilan hallerde, teblig yapilacak kisinin adresinde bulunamamasi
durumunda (Bulunamama durumu o adresten geçici ayrilmalari da kapsar.) durum,
posta memuru tarafindan teblig alindisi üzerine serh ve imza edilerek, teblig
evraki gönderildigi idareye iade edilir. Bunun üzerine teblig çikaran merci
tarafindan tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden teblig çikarilir.
Ikinci defa çikarilan teblig evraki da ayni sebeple teblig edilemezse, teblig
evrakinin gönderildigi idareden alinabilecegi serhini içeren bir pusula kapiya
yapistirilir. Bu durum posta memuru tarafindan teblig alindisi üzerine serh ve
imza edilerek teblig evraki, gönderildigi idareye iade edilir. Teblig evrakinin
pusulanin yapistirildigi tarihten itibaren onbes gün içerisinde muhatabi
tarafindan alinmasi halinde alindigi günde, bu süre içerisinde alinmamasi
halinde ise onbesinci günde teblig yapilmis sayilir”.
Öngörülen düzenlemeye
göre adreste bulunmayan mükellefler önce bilinen adres olarak tanimlanan MERNIS
üzerindeki kayitli ikamet adresleri ile ulasilacaktir. Yine adreste
bulunulmadigi durumlarda MERNIS üzerinde kayitli olan (varsa) kanuni
temsilcilerin ikametgâh adreslerinde teblig yapilacaktir. Bu kisilerin de
adreste bulunamamasi durumunda idarenin uygun görecegi bir sürenin sonunda
yeniden (ikinci kez) teblig yapilmaya çalisilacaktir. Ikinci kez de teblig
yapilamazsa teblig evraki ilgili vergi dairesine gönderilecektir. Bu asamada
posta memuru “tebligatinizi vergi dairenizden alabilirsiniz” serhini düserek,
kapiya pusula yapistiracaktir. Bunun tarihini teblig alindisina yazacaktir. Bu
tarihten itibaren 15 gün içinde tebligat gelip alinirsa bu tarihte, gelip
alinmazsa 15. günün sonunda teblig edilmis sayilacaktir.
Kanaatimce burada
tebligatin tamamlanmis sayilmasi dogru degildir. Bunun yerine ilanen tebligat
yoluna gidilmesi çok daha saglikli olacaktir. Böyle bir düzenlemenin pek çok
ihtilafi beraberinde getirecegi de unutulmamalidir. Yukarida da ifade edildigi
gibi yine pusulanin güvenligi, kopmasi, baskasi tarafindan kopartilmasi, uçup
düsüp kaybolma ihtimali, yapistirmanin ispati ve posta memurunun kayitsizligi
ile olasi sübjektif hususlarin durumu da belirsizdir. Hukuk devleti ve hak
arama özgürlügü bakimindan tüm bu hususlar tartismalidir. Anayasa Mahkemesinde
iptale konu olabilir. Ihtilafli durumlarla karsilasilmasi kaçinilmaz
görünmektedir.
3.
Ilanla Teblig Yöntemi
Tasarinin 21. maddesi
ile VUK’un “Tebligin Ilanla Yapilacagi Haller” baslikli 103. Maddesinde
yapilmasi öngörülen degisiklige göre;
“Asagida yazili hallerde teblig ilan yoluyla yapilir:
1.
Muhatabin bu Kanunun 101 incimaddesi kapsaminda bilinen adresi yoksa,
2.
Bu Kanunun 101 inci maddesinin birinci fikrasinin (1) ve (2) numarali
bentlerinde sayilan bilinen adreste teblig yapilamamasi halinde, muhatabin
adres kayit sisteminde kayitli bir adresi bulunmazsa,
3.
Yabanci memleketlerde bulunanlara teblig yapilmasina imkan bulunmazsa,
4.
Baskaca nedenlerden dolayi teblig yapilmasina imkan bulunmazsa”.
101. madde kapsaminda
bilinen adresinin olmamasi durumu fiilen nasil mümkün olacaktir gerçekten merak
konusudur. Zira MERNIS sisteminin kullanilmasi ve bu sistemden yararlanilmasi
öngörülen bir sistemde nasil olacaktir ki burada bir mükellefin adresi olmasin.
Isyeri adresini bildirmese de, kanuni temsilcisi vb. ikametgâh adresine
ulasilmasa da neticede MERNIS sisteminde kayitli olmadan nasil isyeri
açilacaktir? Vergi dairesi mükellef kaydi yaparken yerlesim yeri belgesi
istemeyecek midir? Yoksa istemeden mi islem yapmaktadir? Bu madde ile ilan yoluyla
tebligata çikilmasi ancak mükellefin önceden bildirdigi adreslerin tamamen
yaniltici (ya da sahte) olmasi ya da MERNIS’e yanlis adres bildirilmesi gerekir
ki o zaman daha da vahim bir sonuçla karsilasmaktadir. Bir kisinin MERNIS de
kaydinin olmamasi ya da olanin yanlis olmasinin ne gibi sonuçlar yaratacaginin
tehlikesini tartismak bile gereksizdir. Kaldi ki gerek bildirilen adreslerden
gerekse MERNIS üzerindeki ikametgah adresinden hem mükellefe ve varsa kanuni
temsilcisine ulasma olanaginin yüksek olmasi ihtimali sebebiyle ilan yoluyla
teblig kullanma oraninda ciddi düsüs yasanacagi fikrinin uyandigi da
belirtilmelidir.
SONUÇ
Tebligat vergisel
açidan önemli bir islemdir. Böylesine önemli bir islem her seyden evvel
verginin tahsilatini dogrudan etkiler. Öngörülen yeni kurallarin yeniden
incelenmesinde hem idare hem de mükellefler açisindan büyük fayda vardir.
Bu
makale Alomaliye.com adresinde yayinlanmistir.