Vergi Kesenlerin Dava Açma Hakki Konusunda Önemli Gelisme

11.01.2012 Dr. Basar SOYDAN- 3674 görüntülenme YAZDIR

Vergi Kesenlerin Dava Açma Hakki Konusunda Önemli Gelisme
11 Ocak 2012, Basar SOYDAN

(Bu makale Yaklasim Dergisinin Ocak 2012 Sayisinda da Yayinlanmistir.)


 I- GIRIS
Stopaj yoluyla yapilan vergilendirmelerde vergi kesenler de vergi sorumlusu sifatiyla yetkili vergi mahkemelerinde dava açabilir mi açamaz mi?” sorunu/tartismasi Idari Yargilama Usulü Mevzuati’nin yürürlüge girdigi yillardan beri devam etmektedir. Doktrinde bu soruna iliskin farkli görüsler ortaya koyuldugu gibi yargisal içtihatlarin da tutarli oldugunu söylemek pek mümkün degil.

Öncelikle belirtmek gerekir ki vergi yükümlülerinin (konumuz özelinde, istihkak sahibi vergi yükümlülerinin) dava açma haklari konusunda bir tereddüt bulunmamaktadir. Zira 213 sayili Vergi Usul Kanunu’nun (VUK), 2686 sayili Kanun’un 50. maddesiyle degistirilen, 377. maddesi, “Mükellefler ve kendilerine vergi cezasi kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karsi vergi mahkemesinde dava açabilirler.” hükmü, bu konuda bir tereddüde yer birakmamaktadir. Buradaki asil sorun, VUK’un madde 8’deki “Bu Kanun’un müteakip maddelerinde geçen ‘mükellef’ tabiri vergi sorumlularina da samildir.” hükmünün VUK md. 377’ye etkisi noktasindadir. Eklemek gerekir ki, sorunun çözümünün bir boyutu VUK’un bu ve diger ilgili maddeleriyle (9, 11 ve 378. maddeler)  ilgili oldugu kadar diger boyutu da 2577 sayili Idari Yargilama Usulü Kanunu’nun (IYUK) 2, 7, 14 ve 15. maddeleriyle, daha da önemlisi, bu Kanunlarin idari yargilama ve vergi yargilamasi usullerindeki konumlariyla ilgilidir.

Bu yazimizda, vergi kesenlerin vergi sorumlusu sifatiyla dava açma haklarinin bulunup bulunmadigi konusunu doktrindeki görüsler ve yukarida belirttigimiz kanunlar ve ilgili maddeleri çerçevesinde irdelemeye çalisacagiz. Bizi bu çalismaya iten sebep ise, Danistay 3. Dairesi’nin ‘kanun yararina bozma kararlari’(1) ile “….tarhiyata muhatap tutulan vergi sorumlularinin da muhatabi olduklari tarh isleminin iptali istemiyle yetkili vergi mahkemesinde dava açabileceklerine…” hükmetmesinin, stopaj yoluyla yapilan vergilendirmelerde vergi kesenlerin de vergi sorumlusu sifatiyla yetkili vergi mahkemelerinde dava açma haklarinin bulunup bulunmadigi konusundaki tartismayi yeniden gündeme getirmesidir. Dolayisiyla konuyu, Danistay kararlarinin tartismaya getirdigi katkiyi da degerlendirerek islemege çalisacagiz.

Ancak irdelememize baslamadan önce tartismayi tekrar gündeme getiren süreci kisaca özetleyelim:

Anayasa Mahkemesi’nin ücret kazanci elde edenlere uygulanan gelir vergisi tarifesiyle ilgili iptal kararindan(2) sonra, vergi sorumlularinin, ödedikleri ücretler üzerinden %35 oraninda vergi keserek ancak ihtirâzi kayitla verdikleri muhtasar beyannameleri üzerine icra olunan tarh islemi ve kesilen tahakkuk fislerini verginin %27 orani üzerinden hesaplanmasi gerektigi gerekçesiyle dava konusu etmeleri, vergi mahkemelerinin çelisik kararlarina konu olmus ve söz konusu bu kararlardan bazilari da Danistay 3. Dairesi nezdinde kanun yararina bozulmustur.

2577 sayili Idari Yargilama Usulü Kanunu (IYUK)’nun 51. maddesine göre, “Bölge idare mahkemesi kararlari ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danistay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinlesmis bulunan kararlardan niteligi bakimindan yürürlükteki hukuka aykiri bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanliklarin gösterecegi lüzum üzerine veya kendiliginden Bassavci tarafindan kanun yararina temyiz olunabilir.” Temyiz istegi yerinde görülen bu karar, kanun yararina bozulur ancak; bu bozma karari daha önce kesinlesmis olan mahkeme veya Danistay kararinin hukuki sonuçlarini kaldirmaz ve bu kararin bir örnegi ilgili bakanliga gönderilir ve Resmi Gazete’de yayimlanir.

Nitekim, yukarida da belirttigimiz gibi, kanun yararina bozulan bu tür kararlar kapsaminda degerlendirilebilecek olan bir dizi karar yayimlanmis bulunmaktadir(3). Söz konusu kararlar Danistay Bassavcisi tarafindan Danistay 3. Dairesi nezdinde kanun yararina temyiz edilmistir.

II- VERGI KESENLERIN DAVA AÇMA HAKKININ BULUNUP BULUNMADIGINA ILISKIN GÖRÜSLER

Konuyla ilgili literatüre bakildiginda vergi sorumlularinin “muhatabi” olduklari tarh islemine karsi vergi mahkemesinde dava açabilecekleri ve açamayacaklari yönündeki argümanlarin güçlü oldugu gözlemlenmektedir. Bastan belirtelim, bizce bu durum söz konusu Kanun maddelerinin farkli yorumlara ve çikarimlara olanak vermesinden; belki de dogrudan kanunlarin kurgusundaki bozukluklardan kaynaklanmaktadir. Bu tartismayi bir kenara birakip konuyla ilgili karsit görüslere baktigimizda ise söyle bir tabloyla karsilasmaktayiz:

Bir tarafta, vergi kesintisi yapanlarin sorumlulugunun beyanname verdikten ve verginin ödendikten sonra bittigi, dolayisiyla hatali ya da fazla kesilen vergilerin istihkaklarindan kesinti yapilan vergi yükümlülerinin malvarligiyla ilgili bir hak durumuna girecegi ve nihayet dava açma hakkinin da vergi sorumlusunda degil vergi yükümlüsünde oldugu, zira ayni tarh islemine karsi hem vergi sorumlusunun hem de vergi yükümlüsünün dava açmasinin karisiklik yaratabilecegi nedeni ile pratik olmayacagi görüsleri(4) savunulmakta iken diger tarafta ise söz konusu kanun yararina bozma kararinda ifadesini bulan “213 sayili Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinde, mükellefin, vergi kanunlarina göre kendisine vergi borcu terettüp eden gerçek veya tüzel kisi, vergi sorumlusunun da, verginin ödenmesi bakimindan, alacakli vergi dairesine karsi muhatap olan kisi oldugu, Kanun’un müteakip maddelerinde geçen mükellef tabirinin vergi sorumlularini da kapsadigi; 11. maddede ise, yaptiklari veya yapacaklari ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanlarin, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve Kanunla ilgili diger ödevleri yerine getirmekten sorumlu olduklari, ayni Kanun’un 377. maddesinde, mükellefler ve kendisine vergi cezasi kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karsi vergi mahkemesinde dava açabilecekleri; 378. maddesinde de, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanin kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonu kararlarinin teblig edilmis olmasi, tevkif yoluyla alinan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapilmis ve ödemeyi yapan tarafindan verginin kesilmis olmasi gerektiginin kurala baglandigi, her ne kadar 377. maddede tarh edilen vergilere karsi vergi mahkemesinde dava açma hakkinin mükelleflere ait bulundugu öngörülmüsse de; 8. madde geregince, tarhiyata muhatap tutulan vergi sorumlularinin da, menfaatlerinin ihlâl edildigi gerekçesiyle muhatabi olduklari tarh isleminin iptali istemiyle yetkili vergi mahkemesinde dava açabilecekleri”(5) görüsleri savunulmaktadir.

Bu çerçevede;

Vergi sorumlularinin muhatabi olduklari tarh isleminin iptali için dava açma haklarinin bulunmadigini savunanlarin görüslerini söyle siralamak mümkündür:

* Her ne kadar VUK’un 8. maddesindeki “…mükellef tabiri vergi sorumlularina da samildir.” ifadesi vergi mahkemesinde dava açabileceklerin sayildigi VUK md. 377’de geçen “…mükellefler…” ifadesiyle örtüsse de vergi kesenlerin ödevlerinin kapsami VUK’un 11. maddesi ile dava açma haklarini dislayacak sekilde sinirlanarak, “…vergilerin tam olarak kesilip ödenmesi…” ve “…ödevlerin yerine getirilmesi…” seklinde belirlenmistir ve dolayisiyla dava hakkinin da bu çerçevede degerlendirilmesi ve sadece “eksik vergi kesildigi veya hiç kesilmedigi gerekçesi ile sorumlu aleyhine cezali tarhiyat yapilmasi” durumunda mümkündür(6)(7).

* “Idari Yargilama Usulü Kanunu’nun yapisi içerisinde vergi uyusmazliklari, tam yargi davasi olarak düsünülmekte ve bu tür davalarin yalnizca “haklari muhtel olanlar (zarar görenler) tarafindan” açilabilecegi hükme baglanmis bulunmaktadir. Verginin kaynakta kesilmesi yönteminde, verginin esas itibariyle yükümlünün mal varligindan çiktigi ve istihkak sahibinin mal varligini ilgilendirdigi de dikkate alinirsa, vergi kesenin, mal varligini ilgilendirmemesi dolayisiyla, haklari muhtel olanlar içinde düsünülmesi mümkün degildir. IYUK md. 15/1-d’de ise davanin ya bizzat davaci (hakki muhtel olan) tarafindan ya da avukat sifatina sahip vekili tarafindan açilacagi, aksi halde davanin bizzat veya avukat vasitasiyla 30 gün içinde açilmak üzere dilekçenin reddedilecegi hükme baglanmistir. Avukatlik Kanunu’nun 35. maddesi hükmüne göre de davada taraflar, yalniz avukat sifatini haiz kisilerce temsil olunabilir. Taraflarin davada kendilerini (kanuni temsilcileri disinda), avukat sifatini haiz olmayan bir vekile temsil ettirmeleri, yukarida anilan hükümler karsisinda mümkün degildir. Vergi kesen, hiçbir zaman yükümlünün vekili durumunda degildir ve bu iki taraf arasinda bir vekâlet iliskisi yoktur.”(8)

* IYUK md. 7/2-b’de kaynakta kesilen vergilerde dava açma süresi, davayi hak sahiplerinin açacagi kabulüne göre düzenlenmistir ve vergi kesenlerce idareye beyan ve ödemeyi dikkate almaksizin, istihkak sahiplerine ödemenin yapildigi günü izleyen günden baslatilmaktadir(9).

* “…Vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanlarin bu kesintiyi yapmamalari nedeniyle tarhiyata muhatap tutulmalari halinde, ödemeleri gereken vergiler önce onlarin malvarligindan çikacagindan itiraz hakkini kullanmalari düsünülebilir ise de, vergi sorumlularina ihtirâzi kayitla beyanname vermeleri kosuluyla itiraz hakki taninmasi halinde, ayni tarh islemiyle ilgili olarak istihkak sahipleri olan mükelleflerin de dava açma olasiliginin varligi karsisinda, uygulamada birçok karisiklik ve haksizliga yol açilacagi ve bu durumun ise pratik sonuç yaratmayacagi açiktir.”(10)

Vergi sorumlularinin muhatabi olduklari tarh isleminin iptali için dava açma haklarinin bulundugunu savunanlarin görüslerini ise söyle siralayabiliriz:

* VUK md. 377, mükelleflerin ve kendilerine vergi cezasi kesilenlerin, tarh edilen vergi ve cezalara karsi vergi mahkemesinde dava açabileceklerini hükme baglamaktadir. Ayni Kanun’un 8. maddesinin 4. fikrasi ise Kanun’un müteakip maddelerinde geçen mükellef tabirinin vergi sorumlularina da samil oldugunu öngördügünden, md. 377’nin uygulama alani, maddede geçen “mükellefler” tabiri nedeniyle vergi sorumlularini da içine alarak, genislemektedir(11).

* Vergi sorumlularinin kendisine “sorumlu” sifati dolayisiyla kesilen vergi cezalarina ve tarhiyata karsi dava açma haklarinin bulundugu konusunda herhangi bir tereddüt bulunmamakla birlikte, ilgili Kanunlar da, vergi sorumlusunun dogrudan dava açabilmesini engelleyen herhangi bir hüküm de bulunmamaktadir. Zira vergi sorumlularinin vergilendirme islemleri yüzünden IYUK md. 2/1-a’da geçen “menfaatleri ihlâl edilenler”den olmasi hasebiyle, özellikle iptal davasi niteligindeki vergi davalarini açmalari mümkündür. Zira vergi sorumlusunun sorumlu sifatiyla ödemek zorunda kaldigi vergi borcu için yükümlüye rücû edebilmesi, çogu zaman, hakli olmasina bagli olup; bu hakliligini yani sorumluluktan kaynaklanan ödevlerini zamaninda ve eksiksiz yerine getirdigini ve kendisine bir kusur izafe edilemeyecegini ise ancak dava açmak ya da açilmis bir davaya müdahale etmek suretiyle (her ne kadar kanuni temsilcilerin vergi sorumlulugu durumunda temsil edilen adina dava açabilecekleri mümkünse de bu durum kanuni temsilci olmayan vergi sorumlularinin dava açma haklarina engel degildir) ortaya koyabilecektir(12).

* Her ne kadar vergi davalari için özel bir yargilama kurali getiren (VUK, IYUK’a göre özel Kanun’dur ve ilk evvela özel kanun dikkate alinmalidir) VUK md. 377, VUK md. 8 ile birlikte degerlendirildiginde, dava açmaya yetkili olanlar arasinda vergi sorumlulari da sayilmis ise de; idari dava türlerinden “iptal davalari”nin açilmasinda genel kosul olarak IYUK md. 2’de belirtilen “menfaat ihlali” kosulu, “subjektif dava yetenegi” konusunu karsimiza çikarir ki vergi davalari idari dava tasnifi içinde ve hukuki niteligi itibariyle “iptal davasi” oldugu için(13), aksi yönde yasal düzenlemeler bulunmadigi sürece, burada davacinin (vergi sorumlusunun) subjektif dava yeteneginin yani menfaat ihlâlinin bulunup bulunmadiginin arastirilmasi ve saptanmasi gerekir. Kaldi ki yükümlünün vergi sorumlusuna karsi malvarligindan vergi sorumlusu tarafindan fazla ya da yanlis kesilerek vergi idaresine aktarilan tutarlari, özel hukuktaki “kusur sorumlulugu” müessesesi çerçevesinde her zaman isteme hakki (ugradigi zararin tazminini istemek için dava açma hakki) bulundugundan, her durumda, sorumlunun menfaati ihlâl edilmis olmaktadir(14).

* Vergi sorumlularinin dava açma haklarinin bulunmadigini savunan görüslerin dayandigi argümanlardan biri olan, dava sonucunda tesis edilen hükümden yararlanacak olanla davacinin ayni kisi olmasi varsayimina karsi savunulan argüman ise “niteligi itibariyle iptal davasi olan vergi davalarinda vergi sorumlusunun dava ettigi islemin iptal edilmesi sonucunda söz konusu olabilecek iade tutarinin kime yapilacagi hususunun davacidan bagimsiz olarak belirlenecegi”dir(15).

* “Ister vergi kesen, ister fer’i vergi borçlusu, isterse vergi ödevlisi konumunda olsun, vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakimindan muhatap kabul edilmesi ve vergiyi ödemek mecburiyetinde olmasi halinde, vergi idaresi karsisinda amme borçlusu statüsüne bürünmekte ve kendisine karsi cebri takibat yapilabilmekte veya hukuki yaptirim uygulanabilmektedir. Dolayisiyla, vergi sorumlusunun dava açma, düzeltme, uzlasma, takas ve terkin basvurularinda bulunma veya zamanasimini ileri sürme yetkisi bakimindan asil vergi mükellefinden farki kalmamaktadir.”(16)

Bu noktada konunun, asil konuya olumlu yönde hizmet eden, bir baska boyutuna da deginmemiz icap ediyor. O da sudur: “Vergi sorumlulari muhatabi olduklari tarh islemiyle ilgili olarak (kestikleri vergilerle ilgili olarak) idareye hata-düzeltme talebinde bulunabilir mi?”

Bu konuda Maliye Bakanligi’nin görüsü, düzeltmeye konu olan hatali vergilendirmelerde sorumlularin kendisinden fazla vergi istenen ve alinan kisi olmadiklari, dolayisiyla düzeltme talep etme yetkilerinin bulunmadigi yönünde(17) ise de Danistay bu konuda verdigi yeni tarihli(18)(19) Kararlarinda bunun aksine hükmetmektedir. Nitekim Danistay’in burada “Düzeltme Talebi” baslikli VUK md. 122’de geçen “Mükellefler…” tabirini VUK md. 8 ile birlikte degerlendirdigi ve ayrica idareye re’sen düzeltme yetkisi ve görevi verilmis iken basvuranin vergi mükellefi degil de vergi sorumlusu olmasi nedeniyle düzeltme talebini reddetmesini yerinde bulmadigi görülmektedir(20).

Konunun buraya kadarki kisminda vergi kesenlerin vergi sorumlusu sifatiyla muhatabi olduklari tarh islemine karsi vergi mahkemesinde dava açma haklarinin (ve idareden düzeltme talep etme haklarinin) bulunup bulunmadigina iliskin görüsleri derlemeye çalistik. Simdi bakis açimizi biraz daraltarak -bize göre- tartismanin dügümlendigi noktayi aktarmaya ve irdelemeye çalisacagiz ki bu da vergi uyusmaliklarinin iptal davasi mi yoksa tam yargi davasi mi olduguna iliskin tartismadir.

Vergi uyusmazliklarinin IYUK’ta belirtilen iptal davalarindan mi yoksa tam yargi davalarindan mi olduklari konusu farkli görüslerin ortaya çikmasina sebep olmustur. Baslarda tam yargi davasi olduklari görüsü agirlikta iken (özellikle idare hukukçulari tarafindan savunulan görüs) sonralari bu görüs yerini iptal davasi, kismen iptal kismen tam yargi davasi ya da bunlarin ikisi disinda bir dava tipi oldugu görüslerine birakmistir(21).

Bu konuda günümüzdeki baskin görüs, vergi davalarinin kural ve hukuksal nitelik olarak iptal davasi niteligi tasidigi, duruma göre tam yargi davasi sekline de bürünebilecegi yönündedir(22).

Konumuz özelinde bakacak olursak vergi sorumlularinin muhatabi olduklari tarh islemine karsi dava açma haklarinin bulunmadigini savunanlarin söz konusu uyusmazligin tam yargi davasi tipinde oldugunu kabul ederek konunun IYUK md. 2/1-b kapsaminda degerlendirilmesi gerektigi yönündedir. Zira bu durumda bir “menfaat ihlâli” degil “hak ihtâli” söz konusudur ve dava açma hakki vergi sorumlusunun degil hakki dogrudan muhtel olan istihkak sahibi vergi yükümlüsünündür.

Vergi sorumlularinin muhatabi olduklari tarh islemine karsi dava açma haklarinin bulundugunu savunanlar ise öncelikle konuyu dava tipine bakmaksizin, özel kanun genel kanun çerçevesinde ele alarak VUK md. 8 ile md. 377’yi birlikte degerlendirmekte olup; sayet dava tipine göre yorum yapilacaksa da söz konusu uyusmazligin hukuki nitelik olarak iptal davasi tipinde oldugunu ve burada da IYUK md. 2/1-a kapsaminda bir menfaat ihlalinin söz konusu oldugunu ifade etmektedirler.

III- DEGERLENDIRME VE SONUÇ

Idari yarginin islevleri ve ilkeleri çerçevesinde düsünülmesi gerektigine inandigimiz bu konu yukarida da özet bir sekilde açikladigimiz üzere çesitli tartismalara konu edilmistir ve edilmektedir.

Bize göre, vergi kesenlerin vergi sorumlusu sifatiyla muhatabi olduklari tarh islemine karsi vergi mahkemesinde dava açma haklarinin bulunup bulunmadigi sorusuna verilecek yanit, söz konusu uyusmazligin idari dava türlerinden hangisinin kapsamina girdigine verilecek yanitla yakindan ilgilidir. Zira hem doktrinde hem de ilgili yargi kararlarinda deginilen VUK md. 377 ve md. 8 degerlendirmesi yoruma açiktir. Aslinda, VUK’un IYUK’a göre özel kanun olmasi konusu da tartismaya açiktir. Zira VUK, özel bir idari usul kanunu iken IYUK ise genel bir idari yargilama usulü kanunudur. VUK’un içerisinde “Vergi Davalari” baslikli bir kitabin bulunmasi bu kanunu ayni zamanda özel vergi yargilama usul kanunu yapmaya yeter mi, yetmez mi, bu da tartismaya açiktir.

Söz konusu vergi uyusmazliklarinin iptal davasi niteliginde kabul edilmesi halinde “menfaat ihlâli” konusu gündeme gelecektir ve vergi sorumlularinin yukarida aktardigimiz kusur sorumlulugu ihtimali ve kusursuzlugunu da ancak mahkeme önünde ispatlayabilecek olmasi nedenleriyle, menfaati bulunmaktadir. Bununla birlikte, hukuka aykiri olan sakat bir idari islemin iptal edilmesi, ‘hukuk devleti’ ve “kanuni idare” ilkelerinin gerçeklestirilmesine davayi açan kisinin dava ehliyetinin bulunup bulunmadigi tartismasindan daha fazla hizmet eder. Idari yarginin (vergi yargisinin) islevlerinden biri, devletle birey arasindaki çikarlar dengesini hukuka ve kanunlara uygun bir sekilde denetlemek ve korumak oldugu için; yargiçlar bu islevi gerçeklestirirken idari yargiya özgü ilkelere göre hareket etmek durumundadir.

Bu ilkelerden birisi kamu yarari ilkesidir ve uygulanacak usul ve yöntemlerin düzenleyicisi olan temel kurallari bu en genel çerçeve içinde ele almak gerekir ve idari yargiyi da ancak ilgililer harekete geçirebilecegine göre bu yolla baslatilacak olan idari yargilama sürecinde yargiç, usul kurallarini gelistirici yönde yorum yapmak durumundadir(23).

Ayrica çabukluk ve ucuzluk (usûl ekonomisi) ilkeleri de idari yargilama (vergi yargilamasi) hukukunun ilkelerindendir. Konumuz özelinde bakacak olursak, zaten vergilendirme isleminin çabuk ve en az maliyetli bir sekilde gerçeklestirilmesi için getirilmis bulunan vergi sorumlulugu müessesesinin vergi yargisinda da çabukluk ve ucuzluk ilkesini gerçeklestirmek üzere kullanilmamasi düsünülemez. Zira ücret kazanci elde eden onlarca vergi mükellefi yerine bir tek vergi sorumlusunun dava açmasinin daha ekonomik olacagi süphe götürmemelidir.

“Vergi yargisinda objektif hukuki durumun ortaya çikartilmasi asil oldugundan, bu yargilama dalinda çabukluk ilkesinin geçerli olmasi, konunun bu objektif özelligi nedeniyle, belki medeni yargilama hukukundan daha fazla önem tasimaktadir. Ayrica bu ilkenin genis kapsamli olarak yargilamanin kamuya yararliligi ilkesiyle birlikte düsünülmesi de gerekmektedir. Daha çabuk (daha az maliyetle) isleyen yargilama, kamuya daha çok yarar saglayacaktir.”(24)

Bu nedenle vergi kesenlerin vergi sorumlusu sifatiyla muhatabi olduklari tarh islemine karsi ister hata-düzeltme yoluyla ister ihtirâzi kayit yoluyla açtiklari davalarda, mahkemelerin sorumlularin da dava açma ehliyetlerinin bulundugunu, Danistay 3. Dairesi’nin Karari’nda benimsedigi VUK md. 377 - md. 8 degerlendirmesiyle degil vergi sorumlularinin menfaatlerinin ihlâl oldugu gerekçesiyle kabul etmeleri gerektigi düsüncesindeyiz.


 
(*)          Arastirma Görevlisi, Marmara Üniversitesi, IIBF, Maliye Bölümü 
(1)         20.12.2011 tarih ve 28148 sayili Resmi Gazete’de yayimlanmistir.
(2)         Anayasa Mahkemesi’nin 15.10.2009 tarih ve E. 2006/95, K. 2009/144 sayili Karari (08.01.2010 tarih ve 27456 sayili Resmi Gazete’de yayimlanmistir. Erisim:http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/01/20100108.htm&main=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/01/20100108.htm
(3)         20.12.2011 tarih ve 28148 sayili Resmi Gazete’de yayimlanmistir.
(4)         Selim KANETI, Vergi Hukuku, Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayini, Istanbul, s.241-242.; A. Bumin DOGRUSÖZ, Türk Vergi Sisteminde Kaynakta Vergileme “Stopaj”, Istanbul SMMMO Yayini, Istanbul 1992, s. 46-48.; Veysi SEVIG, Vergi Yargisinin Evrimi (Türkiye Örnegi), Yayimlanmamis Doktora Tezi, Istanbul 1991, s.100-103.; Mehmet ARSLAN, Vergi Hukuku, Güncellestirilmis 7. Baski, MKM Yayincilik, Bursa 2011, s. 344-345; Akif ERGINAY, Vergi Hukuku, 15. Baski, Savas Yayinlari, Ankara 1995, s. 68-70; S. Ates OKTAR, Vergi Hukuku, 5. Baski, Türkmen Kitabevi, Istanbul 2010, s.384-385. Ayrica söz konusu kaynaklarda gösterilen Danistay Kararlarinin bilgileri de söyledir: DOGRUSÖZ, age, s.48: Dn. 4. D.’nin, 23.12.1964 tarih ve E. 1964/2547, K.1964/5932 sayili; Dn. 4. D.’nin, 23.12.1975 tarih ve E. 1975/2007, K.1975/3410 sayili; Dn. 4. D.’nin, E. 1982/1557, K.1982/2741 sayili Kararlari. KANETI, age, s.241: Dn. 4. D.’nin, 24.01.1982 tarih ve E. 1982/1710, K.1982/1767 sayili; Dn. 4. D.’nin, 12.04.1984 tarih ve E. 4428, K.1613 sayili Kararlari. ÖNCEL – KUMRULU - ÇAGAN, Vergi Hukuku, 20. Baski, Turhan Kitabevi, Ankara, s. 81: Dn. 3. D.’nin, 11.03.1986 tarih ve E. 1985/656, K.1986/796 sayili; Dn. VDDKGK’nin, 22.03.1994 tarih ve E.1993/118, K.1994/195 sayili; Dn. 4. D.’nin, E. 1999/4832, K. 2000/1330 sayili Kararlari.
(5)         Bkz. 20.12.2011 tarih ve 28148 sayili Resmi Gazete’de yayimlanan Danistay 3. Daire Kararlari.
(6)         DOGRUSÖZ, “Vergi Kesenlerin Dava Hakki”, Referans Gazetesi, 01.03.2010; Erisim:http://www.bumindogrusoz.com/m.aspx?id=474
(7)         KANETI, age, s.241-241
(8)         DOGRUSÖZ, agm.
(9)         DOGRUSÖZ, agm.
(10)       Dn. 3. D.’nin, 25.12.1984 tarih ve E. 1984/4075, K. 1984/3527 sayili Karari.
(11)       Mustafa AKKAYA, “Vergi Sorumlusunun Vergi Yargisi ve Vergi Idaresi Karsisindaki Konumu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1997, C.46, Sayi. 1-4, s. 192
(12)       Yusuf KARAKOÇ, Genel Vergi Hukuku, 4. Baski, Yetkin Yayinlari, Ankara 2007, s. 218
(13)       Mustafa AKKAYA burada ÖNCEL-KUMRULU-ÇAGAN’in görüsüne atif yaparak, vergi davalarinin “…kural olarak iptal davasi niteligi tasidigini, duruma göre tam yargi davasi sekline bürünebilecegi” görüsüne katildigini ifade etmektedir. Akkaya, s.195; Mualla ÖNCEL - Ahmet KUMRULU - Nami ÇAGAN, Vergi Hukuku, 20. Baski, Turhan Kitabevi, Ankara 2011, s.190-191
(14)       AKKAYA, agm, s.196
(15)       AKKAYA, agm, s.198
(16)       Adnan GERÇEK, “Türk Vergi Hukukunda Vergi Sorumlusu, Sorumluluk Halleri ve Türlerinin Incelenmesi”,  Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Ankara 2005, C.54, Sayi:3, s.165-166
(17)       ÖNCEL-KUMRULU-ÇAGAN, age, s.81
(18)       Vergi sorumlularinin düzeltme talebinde bulunamayacaklari yönündeki görüs ve ilgili Danistay kararlari için bkz. DOGRUSÖZ, age, s.46-47
(19)       Vergi sorumlularinin düzeltme talebinde bulunabilecekleri yönündeki görüs ve ilgili Danistay kararlari için bkz. ÖNCEL-KUMRULU-ÇAGAN, s.81; KARAKOÇ, age. s.219-220; Ayrica bkz. Dn. VDDK’nin, 13.11.1997 tarih ve E. 1997/335, K.1997/454 sayili; Dn. VDDK’nin, 09.03.2007 tarih ve E. 2006/287, K. 2007/94 sayili Kararlari.
(20)       AKKAYA, agm, s. 199 ve devami. Ayrica bkz. Dn. VDDK’nin 22.04.1994 tarih ve E. 1993/118, K. 1994/195 sayili Karari.
(21)       KARAKOÇ, age, s.751-752. Ayrica bu konudaki görüsler için Bkz. ÖNCEL-KUMRULU-ÇAGAN, age, s. 190; Kemal GÖZLER, Idare Hukuku Dersleri, 8. Baski, Eylül 2009, Bursa, Ekin Kitabevi, s. 839; A. Seref GÖZÜBÜYÜK - Turgut TAN, Idare Hukuku, C. II, 2. Baski, Turhan Kitabevi, Ankara 2006, s.701
(22)       ÖNCEL-KUMRULU-ÇAGAN, age, s.190-191; KARAKOÇ, age, s.751; AKKAYA, age; SEVIG, age, s.89-93; Ayrica bu konuda ayrintili bir degerlendirme için bkz. Turgut CANDAN, Açiklamali Idari Yargilama Usulü Kanunu, Genisletilmis 3. Baski, Adalet Yayinevi, Ankara 2009, s.211-220
(23)       Ahmet KUMRULU, Vergi Yargilama Hukukunun Kuramsal Temelleri, Ankara 1989, s.78
(24)       KUMRULU, age, s.101